Boşanma süreci, çiftler arasında birçok karmaşık duygunun ve hukuki meselelerin bir araya geldiği zorlu bir dönemdir. Ancak, bazı durumlarda Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi mümkün olabilir ve bu durum, taraflar için hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Yazımızda boşanma davası sürecinde eşlerin bir araya gelmesinin oluşturduğu hukuki sonuçları, boşanma davası devam ederken eşlerin barışması durumunda sürecin nasıl işleyeceği, boşanma davası devam ederken eşlerin aynı evde kalma durumunu ve eşlerin yeniden bir araya gelmesi halinde neler olabileceği gibi önemli konuları inceleyeceğiz. Ayrıca, boşanma nedenlerini ve bu nedenlerin ortadan kalkmasının sonuçlarını ayrıntılı bir şekilde ele alarak, yazımızda bu karmaşık durum hakkında kapsamlı bir bilgi vermeyi hedefliyoruz.
Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi
Eşlerin arasında yaşanan sorunlar bireylerin hayatını derinden etkileyebilir. Boşanma davası süreci, çiftler için karmaşık ve duygusal bir dönemdir. Bu süreç içerisinde, kimi zaman eşlerin birbirlerine karşı olan duyguları yeniden canlanabilir. İki taraf da ilişkilerini gözden geçirerek, eski bağlarını yeniden kurma isteğinde bulunabilir. Ancak, bu tür bir birleşme, dikkatlice değerlendirilmesi gereken bir durumdur.
Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi, aslında birçok açıdan farklı sonuçlar doğurabilir. Bu süreçte, eşler arasındaki iletişim ve anlayışın yeniden sağlanması önemli bir etken halini alır. Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi durumunda, çiftler eski sorunları aşabilme ve birlikte mutlu olabilme yönünde adımlar atabilir. Bununla birlikte, tekrar bir araya gelmenin hukuki boyutu da göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, boşanma davası sırasında birleşmiş bir çift, mahkeme tarafından uygulanan tedbirleri ihlal etmeme konusunda dikkatli olmalıdır.
Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi durumu af niteliğinde davranışlardandır. Bu nedenle eşler bu kararı verirken iyice düşünerek karar vermeli ve durumu iyi analiz etmeleri gereklidir. Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız durum taraflardan biri açılan boşanma davasında daha kusurluysa bu davayı kaybetmemek adına eşinden özür dileyip ikna ederek tekrar bir araya gelmektedir. Bir araya geldiklerine ilişkin delil topladıktan sonra aslında barışma çabalarının samimi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda boşanma davası sürecinde eşiyle bir araya gelen taraf için af durumu gerçekleştiğinden önceki olayları affetmiş sayılacağından boşanma davasında öne sürdüğü olayları boşanma sebebi olarak gösteremeyecektir. Bu nedenle eşlerin bir araya gelmesinde karşı tarafın samimiyeti çok iyi analiz edilmelidir.
Eğer taraflar barışmayı ve yeniden bir araya gelmeyi ciddi anlamda düşünüyorsa, bu süreçte durumun hukuki sonuçlarını göz önünde bulundurmalı ve gerektiğinde hukuki yardım alınmalıdır. Bu sayede doğabilecek hak kayıplarının önüne geçilmiş olunacaktır. Boşanma davası devam ederken eşinizle hangi nedenle bir araya geldiğinizin önemi olmayacak ve bir araya geldikten sonra tekrar problemlerin yaşanması durumunda ancak bu problemleri boşanma nedeni olarak öne sürebileceksiniz.
Boşanma Davası Devam Ederken Eşler Barışır İse Ne Olur?
Boşanma davası devam ederken eşlerin barışma durumu, çeşitli hukuki ve psikolojik sonuçlar doğurabilir. Öncelikle, eşlerin barışması, boşanma sürecinin seyrini değiştirme potansiyeline sahiptir. Eğer eşler, boşanma davası sırasında evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla barışırsa daha sonra evlilikte tekrar sorunlar yaşamaları durumunda barışma öncesinde gerçekleşen olaylara dayalı olarak boşanma kararı verilemez ve bu olaylar karşı tarafa kusur olarak yüklenemez. Ancak barışma sonrasında yeni olaylar gerçekleşmişse bunlara dayanarak boşanma davası açılabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 30.11.2011 tarihli 2011/634 esas 2011/720 sayılı kararında
Uyuşmazlık; tarafların bir araya gelmesinin, önceki olaylar yönünden birbirlerini bağışladığı anlamına gelip gelmeyeceği ve bu olaylara dayanılarak boşanma kararı verilip verilemeyeceği; ayrıca, bir araya gelinmesinden sonraki dönemde de evlilik birliğini temelinden sarsacak nitelikte olayların gerçekleştiğinin davacı yanca ispatlanıp, ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylardan sonra taraflar barışıp tekrar bir araya gelmiş ve evlilik birliğini devam ettirme iradesiyle birlikte yaşamaya başlamışlarsa, bu durum birbirlerini bağışladıkları anlamına gelir ve barışma öncesi nedenlere dayalı olarak boşanma kararı verilemez(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2007 gün 2007/2-156 E., 2007/157 K. sayılı ilamı). Barışma sonrasında da, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak olayların gerçekleştiği ileri sürülmüşse bu hususun ayrıca kanıtlanması gerekir.
Somut olayda:Boşanma istemine dayanak olarak gösterilen olaylardan sonra tarafların bir araya geldikleri olgusu, bir kısım tanıklarca beyan edildiği gibi, mahkemenin ve özel dairenin de kabulündedir.Taraflar yeniden bir araya gelmekle, geçmişteki olayları affederek, evliliklerini sürdürme iradesini ortaya koyduklarından, o zamana kadar aralarında geçen olaylar yönünden birbirlerini bağışladıklarının kabulü gerekir.Hal böyle olunca, tarafların birbirilerini bağışlamalarından önceki olaylara boşanma nedeni olarak dayanılması ve yine aynı nedenle boşanma kararı verilmesi olanaklı değildir.
Öte yandan, tanık beyanlarına ve dosya kapsamına göre, tarafların bir araya gelip birbirlerini bağışlamalarından sonraki dönemde, aralarında evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabule yeterli olabilecek, bir olayın varlığı da davacı yanca ispatlanmış değildir. O halde, yukarıda açıklanan ilave gerekçelerle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Her ne kadar Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi halindeki barışma, taraflar açısından olumlu bir gelişme gibi görünse de, iyi düşünerek karar verilmesi gereken ve hukuki sonuçları olan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukuki sonuçları iyi düşünülmeden verilen kararlar kişileri boşanma sürecinde zor durumda bırakabilir. Boşanma davasında öne süreceği olaylar bir anda hükümsüz hale gelebilir.
Boşanma Davası Devam Ederken Eşler Aynı Evde Kalabilir Mi?
Taraflar boşanma sürecine girdiklerinde davadaki uyuşmazlık içeren durumlar nedeniyle genellikle aynı evde kalmaları mümkün değildir. Taraflar arasındaki çekişme boşanma davası sürecinde en yüksek seviyeye geleceğinden tarafların boşanma davası devam eşlerin aynı evde kalmamaları beklenir. Eşlerin zorunluluk sebebiyle bir arada kalmaları boşanmada af sayılan hallerden değildir. Ancak eşlerin zorunluluk bulunmamasına rağmen aynı evde kalmaları boşanmada af sayılan hallerdendir. Bu durum boşanma davasında tarafların birbirlerine kusur olarak yüklediği olayları affettiği ya da en azından hoşgörüyle karşıladığı anlamına gelir. Affeden taraf da af durumundan önceki olayları boşanma nedeni olarak öne süremez, sürdüğü noktada da kusur belirlemesinde göz önünde bulundurulmaz.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 12.02.2018 tarih 2016/11205 esas 2018/1791 sayılı kararı
‘’Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan muhakemesi sonucunda tarafların zaman zaman ortak konutta tartıştıkları, bu tartışmalar sırasında davalı kadının eşine yüksek sesle bağırdığı, bu nedenle komşuların da aile içerisinde gerçekleşen tartışmalardan haberdar oldukları, tartışmalar sırasında davalının eşine karşı hakaret içeren sözler söylediği, ayrıca gündelik hayatta davalının aşırı kıskanç davranışlarda bulunduğu bu davranışlar nedeniyle evliliğin çekilmez bir hal aldığı, esasen taraflar arasındaki sözlü tartışmaların kaynağının da davalının aşırı kıskançlığı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu olduğundan bahisle davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle kanıtlaması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldikleri, ortak konutta birlikte yaşadıkları dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan anlaşılmakla davacı erkek, davalı kadının kusurlarını affetmiştir. Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmaya karar vermek için (TMK m.166/1-2) davalının az da olsa kusurlu bulunması gerekir. Davalı için kusur sayılabilecek tüm davranışlar affedildiğine göre davalı kusursuzdur. O halde, mahkemece davacı erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği yerde davanın kabulü doğru bulunmamıştır.’’
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 29.06.2015 tarih 2015/12802 esas 2015/13908 sayılı kararı
‘’Davalı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, bunun üzerine davacı kadının yaklaşık olarak on gün sonra müşterek haneden ayrılarak baba evine gittiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu olaylar sabit kabul edilmiş ancak davacının müşterek hanede dokuz-on gün kalması ‘af’ olarak değerlendirilerek dava reddedilmiştir. Davacının şiddet olayından sonra dokuz-on gün gibi kısa bir süre müşterek hanede kalması bizatihi af olgusunu ispatlamak için yeterli değildir. Af iradesini kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyan başka olgu ve delil de yoktur.
Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına (TMK. md. 1661/) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile isteğin reddi doğru görülmemiştir.’’
Sonuç olarak boşanma davası devam ederken eşlerin zorunlu haller bulunmadan aynı evde kalmaları af sayılan davranışlardandır. Bu durumda da affedilen olaylar boşanma davasında kusur belirlenirken değerlendirilmeyecektir. Bu nedenle de hukuki sonuçlarının iyi analiz edilmesi gereken bir süreçtir.
Boşanma Davasının Süreci
Boşanma davası, tarafların hukuki yollarla evlilik birliğini sona erdirmesi için başvurulan bir süreçtir. Bu süreç, birçok aşamadan oluşmakta olup, her aşamanın kendine özgü hukuki gereklilikleri vardır. İlk olarak, boşanma davası açmak isteyen taraf, mutlaka bir boşanma dilekçesi hazırlamalıdır. Bu dilekçede, boşanma sebepleri açık bir şekilde belirtilmeli ve bunları ispata yarayan deliller de eklenmelidir.
Dava Dilekçesinin Sunulması
Dava dilekçesi, yetkili aile mahkemesine sunulmalıdır. Bundan sonra dilekçeler aşaması dediğimiz aşama başlar. Bu aşama bittikten sonra mahkeme ilk duruşma olan ön inceleme duruşması günü verir. Bu duruşmada boşanma davasında taraflar arasındaki uyuşmazlık ortaya koyulur. Tanık ve delillerin sunulması için süre verilir. Bundan sonraki duruşmalarda tanıklar dinlenir.
Medeni Usul ve Süreç
Mahkeme, genellikle önce inceleme duruşmasında taraflara sulh olma barışma ihtimallerinin bulunup bulunmadığını bir araya gelme durumlarıyla ilgili düşüncesini sorar. Burada tarafların sulh olma durumları varsa süre verir. Taraflar bu aşamada barışma ihtimallerinin bulunmadığını belirtip yargılamaya devam edilse de daha sonra bir araya gelmeleri durumunda da davadan feragat ederken yargılamanın sonlandırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi durumu davanın her aşamasında değerlendirilebilir.
Nihai Kararın Verilmesi
Son olarak, mahkeme tüm delilleri ve tarafların beyanlarını gözden geçirdikten sonra, boşanma davasına dair nihai kararını verir. Bu karar tarafların müşterek çocuğun bulunması durumunda velayet, maddi ve manevi tazminat ve nafaka taleplerini içerir.Boşanma davası, çiftler için zorlu bir süreç olsa da, uygun adımlar atılarak bu süreç sorunsuz bir şekilde tamamlanabilir.
Boşanma Nedenleri Ve Dava Aşımı
Boşanma, birçok çiftin hayatında karşılaştığı zor bir süreçtir ve bu süreç, genel olarak çeşitli nedenlere dayanmaktadır. Boşanma davasının açılması, genellikle eşler arasında yaşanan uyumsuzluk, sadakatsizlik, ekonomik sorunlar veya iletişimsizlik gibi sebeplerle gerçekleşir. Bu nedenler, her çiftin kendine özgü dinamiklerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir ve bu sebeplerin her biri boşanma davasının zeminini hazırlayabilir.Bu süreçte, boşanma nedenlerinin belirlenmesi ve delillendirilmesi oldukça önemlidir. Mahkeme, boşanma davasında hangi nedenlerin geçerli olduğunu değerlendirirken, tarafların sunduğu kanıtları dikkate alır.
Boşanma davası sürecinde, taraflar müzakere ve anlaşma yoluyla bazı meseleleri çözmeye çalışabilirler. Boşanma davası aşamasında, eşler arasında barışma ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer taraflar, boşanma davası devam ederken yeniden bir araya gelir ve ilişkilerini düzeltme yoluna giderlerse, bu durum mahkemeye sunulabilir. Mahkeme, bu durumu değerlendirerek dava sürecini sonlandırabilir. Ancak, Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi, her zaman sürecin sona erdiği anlamına gelmez.
Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi gelmesi bazen tarafların evlilik birliğine devam etme kararı sonucunda olsa da bazen sadece zorunluluk sebebiyle veya çocukların durumuyla ilgili bir araya gelme şeklinde gerçekleşebilir. Bu durumlara göre hukuki sonuç da farklı olacaktır. Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi tarafların birbirlerini affetmesi ve evlilik birliğine devam ederek bir şans daha verilmesi durumunda af sayılacaktır. Bu aşamada afdan önce gerçekleşen olaylar boşanma nedeni olarak mahkemeye sunulamayacaktır.
Sonuç olarak, eşlerin bir araya gelmesi boşanma sürecinin dinamiklerini etkileyen önemli bir faktördür ve tarafların barışma çabaları, dava aşamasını etkileyebilir. Dolayısıyla, her iki tarafın da bu süreci dikkatli ve bilinçli bir şekilde değerlendirmesi gerekmektedir.
Boşanma Nedeninin Ortadan Kalkması
Boşanma süreci, çiftlerin yaşadığı çeşitli sorunların sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak bazı durumlarda, bu nedenler zamanla ortadan kalkabilir. Eşlerin birbirleriyle yeniden barışmaları, sorunların çözümü konusunda olumlu bir adım olabilir. Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi, sürecin seyrini etkileyebilir ve mahkeme sürecinde önemli bir rol oynayabilir.
Eğer çiftler, boşanma sebeplerini ortadan kaldıracak olumlu bir değişim sürecine girmişlerse, bu durumda mahkeme kararı değişecektir. Bu durumda belirsizliğin ortadan kaldırılması büyük öneme sahiptir. Yani ya taraflar tamamen barışma kararı vererek boşanma davasından feragat etmeliler ya da boşanma dava sürecini olumsuz etkileyebilecek af durumunun ortaya çıkabileceği davranışlardan kaçınmalıdırlar.
Eşlerin her ikisinin de anlaşarak boşanma taleplerinden vazgeçmeleri mümkündür. Bu durumda birlikte imza altına alacağı feragat dilekçelerini mahkemeye sunmaları en mantıklı çözümdür. Bu sayede taraflardan birinin davadan vazgeçmesi diğerinin vazgeçmemesi durumunda hak kaybının önüne geçilmiş olacaktır.
Sonuç olarak, eşlerin bir araya gelme durumu af niteliğinde davranışlardan olduğundan boşanma davasında öne sürülen barışmadan önceki boşanma nedenleri hukuken ortadan kalkmış olacaktır. Ancak eşlerin bir araya gelmesinden sonra yeni uyuşmazlıklar yaşanması durumunda yeni boşanma nedenleriyle dava açılabilir.
İlgili Makale : Boşanma Davasından Feragat Ettikten Sonra Tekrar Dava Açılır Mı?
Tarafların Boşanma Dilekçesi ‘’İçtihat Metni’’
Boşanma süreci, taraflar arasında meydana gelen hukuki bir durumdur ve bu süreçte doğru belgelerin hazırlanması büyük önem taşır. Boşanma Dilekçesi, davanın temelini oluşturan, mahkemeye sunulan resmi bir belgedir. Bu dilekçe, gerekçeleri ile birlikte tarafların boşanma isteğini mahkemeye iletir. Dilekçenin hazırlanmasında, “İçtihat metni” analizi son derece önemli bir rol oynamaktadır.
İçtihat Metni Nedir?
İçtihat, mahkemelerin belirli bir hukuki mesele hakkında verdikleri kararların tümüne denir. Boşanma davalarında, içtihat metinleri, önceki davalarda alınan kararlara dayanmaktadır. Bu, mahkemeye sunulan boşanma dilekçesinin güçlenmesini sağlar. Taraflar, uygulanabilir içtihatları göz önünde bulundurarak kendi durumlarını açıklayan bir dilekçe oluşturmalıdır.
Dilekçede Neler Bulunur?
Dilekçede, boşanma isteminin gerekçeleri net bir şekilde ifade edilmelidir. Tarafların ilişkilerindeki sorunlar, nedenlerinin açıklanması, bunların ispatına yarayan belgelerin sunulması ve tanık deliline başvurulması önemlidir. Her iki tarafın da talepleri, paylaşım konuları ve varsa çocukların durumu gibi unsurlar detaylı şekilde belirtilmelidir. Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Bir Araya Gelmesi durumunda, dilekçede bu gibi gelişmelerin etkileri de göz önüne alınmalıdır.
Son olarak, içtihat metinlerinin incelenmesi ve bunların dilekçeye nasıl entegre edileceği, bu sürecin sonuç açısından kritik noktalarındandır. Her iki tarafın haklarının düzeltilmesi için bu aşama büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle bu aşamada alanında uzman bir avukattan yardım alınması dava dilekçesinin uygun şekilde hazırlanması bakımından önemlidir.
Boşandıktan Sonra Tekrar Evlenilir Mi?
Boşanma süreci tamamlandıktan sonra, bireylerin tekrar evlenme kararı almaları oldukça yaygın bir durumdur. Ancak, bu kararın alınması sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı hukuki ve psikolojik faktörler bulunmaktadır. Öncelikle, boşanmanın üzerinden ne kadar zaman geçtiği önemli bir etkendir. Boşandıktan hemen sonra evlenmek, hem bireyin duygusal durumu hem de yeni bir ilişkinin sağlıklı bir temele oturması açısından sorgulanabilir.
Boşandıktan Sonra Tekrar Evlenilir Mi? sorusunun cevabında, hukuki olarak herhangi bir engel bulunmamaktadır. Boşanmayla birlikte evlilik birliği sona ereceğinden boşanmadan sonra eski eşle tekrar evlenilmesi için tekrar resmi nikah yapılması gerekir. Boşanmadan sonra tekrar evlenme durumunda iddet müddeti hususu gündeme gelecektir. İddet süresi, Türk Medeni Kanunu 132.maddede düzenlenen tekrar evlenmek için öngörülen bekleme süresi olarak tanımlanabilir.Türk Medeni Kanunu 132.maddeye göre;
- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe evlenemez.
- Doğurmakla süre biter.
- Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
Sonuç olarak, boşanma süreci tamamlandıktan sonra evlenmek bazı hukuki prosedürlere tabidir. Bu nedenle bu süreçler hakkında bilgi sahibi olunması kritik öneme sahiptir. Hukuki süreç dışında, duygusal ve psikolojik yönlerin de göz önünde bulundurulması gerektiği unutulmamalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
Boşanma davası sürerken eşlerin bir araya gelmesi hukuken mümkün müdür?
Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi hukuken mümkündür. Ancak bu durumun hukuki sonuçları hakkında bilgi sahibi olunması büyük öneme sahiptir. Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi durumu af niteliğinde davranışlardandır. Bu nedenle eşler bu kararı verirken iyice düşünerek karar vermeli ve durumu iyi analiz etmeleri gereklidir.
Eşlerin boşanma davası sırasında bir araya gelmesi, davanın seyrini etkiler mi?
Eşlerin boşanma davası sırasında bir araya gelmesi, davanın seyrini önemli şekilde etkileyecektir. Boşanma davası devam ederken eşlerin bir araya gelmesi tarafların aralarındaki sorunları çözüp evliliğe devam etmeleri amacıyla olmuşsa af niteliğinde davranışlardan sayılarak boşanma davasında öne sürülen nedenler davada kusur belirlemesinde dikkate alınmayacaktır. Bu durum evlilik birliğinde asli kusurlu tarafın belirlenmesini buna bağlı olarak da tazminat taleplerinin değerlendirilmesini etkileyecektir.
Boşanma davası devam eden eşler, aralarındaki anlaşmazlıkları nasıl çözmelidir?
Boşanma davası devam eden eşlerin, aralarındaki anlaşmazlıkları çözmeleri için öncelikle iyi bir iletişim kurmaları gerekmektedir. Bu noktada, arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri değerlendirilmelidir. Hususi durumlar için bir avukattan ya da profesyonel bir arabulucudan yardım almak, durumun daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesine ve her iki tarafın da menfaatlerinin gözetilmesine olanak tanıyabilir.
Boşanma sürecinde eşlerin bir arada yaşaması başka sorunlara yol açar mı?
Taraflar arasındaki çekişme boşanma davası sürecinde en yüksek seviyeye geleceğinden tarafların boşanma davası devam eşlerin aynı evde kalmamaları beklenir. Zorunluluk hali bulunmadan veya geçerli bir mazeret yokken tarafların birlikte kalmaları eşlerin barışması anlamına gelecektir. Bu durumda da boşanma davasında eşe yüklenen kusurlu davranışların affedildiği ya da en azından hoşgörüldüğü varsayılır.