Evi Terk Eden Anneye Velayet Verilir mi?

Evi Terk Eden Anneye Velayet Verilir mi - samsun avukat cansu bayramoğlu

Boşanma sürecinde velayet hususu ebeveynlerinde en merak ettiği konuların başında gelmektedir. Yazımızda, “Evi Terk Eden Anneye Velayet Verilir Mi” sorusunu cevaplamayı, evi terk eden bir annenin durumu nasıl değerlendirileceğini ve bu davranışın velayet hakkına etkisinin ne şekilde olacağıyla ilgili bilgi vermeyi amaçlıyoruz. Ardından hangi durumlarda velayetin anneye verilmediğini, terk etmenin boşanma sürecindeki yerini, geliri olmayan bir annenin velayet hakkının olup olmadığını ele alacağız.

Evi Terk Eden Anneye Velayet Verilir Mi?

Velayet, çocuğun bakım ve gözetim alanındaki en önemli konulardan biridir. Evi terk eden bir annenin velayet hakkı, birçok açıdan ele alınmalıdır. Öncelikle, terk etme olgusunun ardındaki nedenler ve çocuğun çıkarları göz önünde bulundurulmalıdır. Hukuk sistemimizde, velayet verilme kararı, her zaman çocuğun üstün menfaati gözetilerek verilir.

Velayet kararı pek çok husus göz önünde tutularak verilen bir karardır. Annenin evi terk etmesi tek başına velayet kararını etkileyen bir durum değildir. Eğer anne, çocuğuna yönelik herhangi bir tehlike yaratmıyor veya kötü koşullara maruz bırakmıyorsa, velayet hakkını kaybetmesi söz konusu olmayabilir. Terk edilen yer ve zaman dilimi de bu durumun belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Çocuk ile annenin arasındaki ilişki, çocuğun yaşı, gelişimsel durumu ve mevcut koşullar da dikkate alınmalıdır.

Dışarıdan bakıldığında, evi terk eden bir ebeveynin otomatik olarak kusurlu olduğu düşünülmesi yaygın bir yanılgıdır. Ancak, her olay kendi içinde değerlendirilmelidir. Örneğin, anne, şiddet gördüğü için evi terk ediyorsa, müşterek çocuğu bu nedenle yanına alamamışsa bu durumda çocuğun velayetini kaybetmesi söz konusu değildir.

Ancak anne zorunlu bir durum bulunmadan evi terk etmiş, çocuğun bakım yükümlülüklerini üstlenmek istemiyorsa bu durumda çocuğun üstün menfaati gözetilerek baba çocuğun bakımını sağlıyorsa velayetin babaya verilmesi gündeme gelir. Bu bağlamda, çocuğun velayetine karar verilmesi mevcut durumun şartlarına göre annenin hangi nedenle evi terk ettiği, çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını üstlenmek isteyip istememesine ve çocuğun güvenliği gözetilerek verilmelidir.

Mahkemeler velayet kararında çocuğun üstün menfaati, bakımı ve ihtiyaçlarına göre kararlarını verir. Dolayısıyla, evi terk eden anneye velayet verilmesi, yalnız terk etme durumuna göre değerlendirilmesi mümkün değildir. Çocuğun yaşının küçük olması nedeniyle annenin bakımına muhtaç olması, annenin zorunlu nedenlerle evi terk etmesi nedeniyle çocuğun baba yanında kalması annenin çocuğun bakım ve güvenliğini sağlamak konusunda istekli olması ve bunun için aranan şartları taşıması durumunda velayetin anneye verilme ihtimali yüksektir. Ancak, Evi Terk Eden Anneye Velayet Verilir Mi sorusu, her davaya özgü olarak ele alınmalıdır.

Evi Terk Eden Kadın Kusurlu Mu?

Evi terk eden anneye velayet verilir mi sorusu gündeme geldiğinde, ‘’evi terk eden kadın kusurlu mu sorusu da merak edilen bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.  Boşanmada terk eylemi tek başına kusur değerlendirmesine etkili olmayıp terk eyleminin neden olduğu hakim tarafından değerlendirilerek kusur değerlendirilmesi yapılmaktadır.

Terk, bazen bir kadının yaşadığı olumsuz koşulların sonucudur. Yani evi terk eden kadın diğeri tarafından ortak konutu terk etmeye zorlanmışsa veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellenmişse kusurlu olarak nitelendirilemez. Örneğin; eşini konuttan kovan , eşine fiziksel şiddet uygulayarak konutu terk etmeye zorlayan , ortak konuta dönmeye çalışan eşini kabul etmeyen eşin açtığı terk nedeniyle boşanma davası reddedilir. Ortak konutu terk edilmeye zorlandığını veya ortak konuta dönmek istediğinde kabul edilmediğini ispatlayabilen eş terk nedeniyle boşanma davası açabilir.

Kadın, terk etme eylemini gerçekleştirdiğinde, mahkemelerde bu durumun ne kadar haklı bir sebebe dayandığı dikkate alınır. Eğer terk etme sebebi, koca tarafından sağlanan kötü muamele veya şiddet gibi durumlarla ilişkilendirilirse, kadının kusursuz olduğu kabul edilebilir. 

Aynı zamanda, eğer terk durumu, ortak yaşamın huzurunu bozacak önemli sebeplerle ilişkilendirilmişse, bu da kadının kusurunun bulunmadığını gösterir. Örneğin, aşırı alkol tüketimi, sürekli kavga veya ekonomik sıkıntılar gibi nedenlerle yaşanılan tartışmalı bir ortamda kadının evi terk etmesi kadına kusur olarak yüklenemez. Ancak yaşanan bu durumların kadın tarafından ispatlanması gereklidir.

Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda, evi terk eden bir kadın otomatik olarak kusurlu sayılmaz. Mahkemeler, her vakayı kendi şartları ve özel durumu çerçevesinde değerlendirir. Evi terk eden kadın boşanma davasında kusurlu bulunsa bile boşanma davasında tarafların kusur oranları velayet hususuna tek başına etkili olmaz. Yani kadın evi terk ettiği için boşanma davasında kusurlu bulunsa bile bu durum tek başına velayeti kaybedeceği anlamına gelmez.  

Dolayısıyla, bir kadının terk etme eylemi, onun kusurunu belirlemede tek başına yeterli bir kriter değildir. Her durum kendi içinde değerlendirilmelidir.

Hangi Durumlarda Velayet Anneye Verilmez?

Boşanma çocukların velayet durumu üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Velayet, çocuğun yaşamı boyunca en iyi koşullarda yetiştirilmesi için kritik bir unsurdur. Ancak, her durumda velayet hakkının anneye verilmesi mümkün değildir. 

Anne çocuğun velayetini istemiyorsa çocuğun velayeti anneye değil babaya verilir. Yani anne herhangi bir nedeni olmadan evi terk etmiş, çocuğun sorumluluğunu almak istemeyip çocuğun bakım ve sorumluluklarını babasına bırakmışsa velayetin babaya verilmesi gündeme gelebilir.

Çocuğun idrak yaşında olması durumunda çocuğun isteğinin de sorgulanması gerekir. Çocuk idrak yaşında bulunup babasıyla birlikte yaşamak istediğini beyan ederse çocuğun velayeti babaya verilebilir. Ancak bu durumda çocuğun isteği bulunsa bile  hakim çocuğun üstün menfaatini gözeterek karar verir.

Anne haysiyetsiz bir yaşam sürüyorsa, genel ahlak kurallarına aykırı bir yaşamı alışkanlık haline getirmesi durumunda çocuğun velayeti anneye verilmez. Annenin psikolojik ,fiziksel  rahatsızlığının bulunması veya sağlık durumunun elverişsiz olması durumunda bu durum çocuğun bakımını olumsuz etkileyeceğine kanaat getirildiği durumlarda çocuğun velayeti anneye verilmez.

Annenin suçtan hüküm giymesi, tutuklanması veya kısıtlanması durumunda çocuğun velayeti anneye verilmez. Annenin uyuşturucu veya alkol bağımlılığının bulunması durumunda çocuğun velayeti babaya verilebilir. Annenin fiil ehliyetinin bulunmaması veya akıl sağlığının yerinde olmaması durumunda çocuğun bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğinden velayet anneye verilmez.

Mahkeme çocuğun velayeti hakkında karar verirken çocuğun üstün menfaatini ve çocuğun bakımının hangi tarafça yerine getirildiğini göz önünde bulundurur. Çocuğun annenin bakımına muhtaç olması durumunda velayet hakkının anneye verileceği düşünülse de annede mevcut bir durumun çocuğu fiziksel veya piskolojik açıdan olumsuz etkileme ihtimali bulunmaktaysa çocuğun velayetinin babaya verilmesine de karar verebilir. 

Yani annenin evi terk etmesi hem evlilik birliğinin yükümlülüklerinden kurtulmak hem de çocuğun bakımıyla ilgilenmemek için gerçekleşmişse çocuğun velayeti anneye verilmeyebilir. Bu durumda babanın müşterek çocuğun boşanma sırasında fiilen baba bakımında olması, çocuğun gelişimi için uygun bir ortamın bulunması, evin çocuğun ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş olması, çocuğun ihtiyaçları ve eğitimi için uygun koşulların sağlanması, babanın çocuğa ilgili ve özenli davranması durumlarında çocuğun velayetinin babaya verilme ihtimali artmaktadır.

Evi Terk Etmek Boşanmada Suç Sayılır Mı?

Evi terk eden bir tarafın durumu, boşanma davalarında önemli bir tartışma konusudur. Terk eylemi Türk Medeni Kanunununda özel boşanma nedenleri arasında gösterilmiştir. Ayrıca terk nedeniyle boşanma davası mutlak boşanma nedenlerindendir, yani evlilik birliğinin çekilmez bir hal alması aranmaz, şartların bulunması durumunda boşanma kararı verilir. Terk eylemi boşanma davasında mutlak ve özel bir boşanma nedenlerinden olsa da Türk Ceza Kanununda tanımlanmış bir suç değildir.

Evi terk etmek, boşanma dava sürecinde birçok kişi tarafından “suç” olarak nitelendirilse de, Türk Medeni Kanunu’na göre bu durumun bir suç olarak nitelendirilmeyip boşanma davasındaki kusur durumuna etki edecek bir durumdur. Boşanma davasında hakim terk eden kişinin mevcut durumuna bakarak terk eyleminin haklı nedenle yapılıp yapılmadığını değerlendirilir. 

Evi terk eden taraf, tarafında yaşanan olumsuz şartlar, fiziksel veya psikolojik şiddet, ekonomik sıkıntılar gibi nedenlerle bu kararı almış olabilir. Eğer terk etme sebebi meşru ve kabul edilebilir bir durumda ise, bu durum “suç” olarak görülmez bu nedenle de boşanma davasında terk eden eş kusurlu olarak nitelendirilmez.

Öte yandan, evi terk eden taraf, eğer keyfi bir şekilde ve hiçbir gerekçe göstermeksizin evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek için evi terkettiyse, bu nedenle boşanma davası açan kişinin boşanma davası kabul edilir. Mahkemeler, terk eden kişinin hangi şartlar altında evi terk ettiğini ve terk nedeniyle boşanma davasının şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirerek karar verir.

Geliri Olmayan Bir Anneye Velayet Verilir Mi?

Velayet, çocukların bakım, eğitim ve yetiştirilmesiyle ilgili önemli bir haktır ve tarafların ekonomik durumları, velayet kararlarının belirlenmesinde dikkate alınan faktörlerden biridir. Geliri olmayan bir anneye çocuğun velayetinin verilip verilmeyeceği merak edilen bir konudur. Bu noktada, öncelikle velayet kararının gelir durumundan daha fazla çocukların üstün menfaati gözetilerek verileceğini unutmamak gerekmektedir.

Geliri olmayan ve çalışmayan anneye de velayet verilebilir. Annenin gelirinin bulunmaması veya çalışmaması mahkemece nafaka hususu değerlendirilirken göz önünde tutulur. Hakim geliri olmasa da diğer şartların mevcut olması halinde çocuğun velayetini anneye verir, diğer tarafın da çocuğun bakım ve ihtiyaçlarının karşılanması için iştirak nafakası ödenmesine karar verir. Çocuğun velayeti konusunda çocuğun bakımı, güvenliği, ihtiyaçları, anneye olan bağlılığı ve taraflarla olan ilişkisi öncelikli olarak göz önünde bulundurulur. Yani annenin gelirinin bulunup bulunmaması velayet kararında öncelikli gözetilecek unsur değildir.

Kısacası, geliri olmayan bir anneye velayet verilip verilmeyeceği yalnızca ekonomik durumuna bağlı değildir. Her durum kendi içinde değerlendirilmelidir. Mahkemeler, anne ile çocuk arasındaki bağın gücünü, annenin çocuğa karşı gösterdiği ilgi ve şefkati, sosyal destek ağlarını ve çocuk için daha verimli bir yaşam sunup sunamayacağını göz önünde bulundurarak karar vermektedir. 

Terk Nedeniyle Boşanma Davası

Terk nedeniyle boşanma davası Türk Medeni Kanunu’nun 164.maddesine göre eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek için diğerini terk ettiği ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az 6 ay sürmüş ve bu durum devam ediyorsa istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş kabul edilir. Terk nedeniyle boşanma davasında dikkatli edilece en önemli husus dava şartlarının sağlanıp sağlanmadığının analiz edilmesidir.

Terk Etme Kavramı ve Hukuki Boyutu

Terk etme durumunun sebepleri son derece önemlidir. Terk, eğer keyfi nedenlerle gerçekleşmişse, karşı taraf için bir boşanma davası açma hakkı doğar. Ancak, terk eden tarafın bu kararı almasına sebep olan ağır bir durum söz konusuysa, bu hukuki olarak daha karmaşık bir tablo çizebilir. Eşlerden birinin iradi ve hukuka aykırı şekilde ortak yaşamdan ayrılması terk olarak kabul edilir. Ancak diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Bu nedenle evine dönemeyen ve ortak konutu terk etmesi için zorlanan eş de terk nedeniyle boşanma davası açabilir.

Boşanma Davası Açma Süreci

Terk etme nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, ilk olarak ortak yaşamdan ayrılmanın hukuka uygun bir nedene dayanmaması gerekir.Ortak konuttan ayrılma, ortak yaşama son verme kastıyla gerçekleşmelidir. Yani evi terk eden kişi evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla evi terk etmelidir. Bunların dışında terk eyleminin süresi ve ihtar koşulu boşanma davası açma sürecinde titizlikle incelenmelidir.

Gerçekten Terk Edilmiş Olmak

Boşanma davasında, belirli kriterlere göre ‘terk edilmiş olmak’ durumunun ispat edilmesi gereklidir. Bu nedenle, askerlik sebebiyle ayrı yaşama, cezaevinden bulunma sebebiyle ayrı yaşama, hastalık sebebiyle ayrı yaşama, öğrenim sebebiyle ayrı yaşama, memuriyetin gereği ayrılma sebebiyle ayrı yaşama, iş seyahati nedeniyle ayrı yaşama durumunda terkten söz edilemez.

Zorunlu Olmayan Durumlar

Terk etme eyleminde terk eden tarafın mutlaka kusurlu olduğu söylenemez. Eğer terk etme örneğin eşini konuttan kovan , eşine fiziksel şiddet uygulayarak konutu terk etmeye zorlayan , ortak konuta dönmeye çalışan eşini kabul etmeyen,ev almayan eşin açtığı terk nedeniyle boşanma davası reddedilir. Ortak konutu terk edilmeye zorlandığını veya ortak konuta dönmek istediğinde kabul edilmediğini ispatlayabilen eş terk nedeniyle boşanma davası açabilir. Bu nedenle, davanın tüm yönleriyle ele alınması tarafların haklı iken haksız duruma düşmemesi için profesyonel bir hukuki destek alması büyük öneme sahiptir.

Terk Sebebiyle Boşanma Davası Şartları

Terk nedeniyle boşanma davasında şartların sağlanmadığı durumda boşanmada haklı olsa bile davanın reddedilmesi gündeme gelebilir. Bu nedenle terk nedeniyle boşanma davasını açmayı düşünen kişi için sadece karşı tarafın evi terk etmesi yeterli olmayıp süreler ve ihtar gibi şartların varlığının dikkatli şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. 

Terk sebebiyle boşanma davası terk edilen eş tarafından açılabilir. Terk eden eş bu nedene dayanarak dava açamaz. Eşlerden birinin iradi ve hukuka aykırı şekilde ortak yaşamdan ayrılması terk olarak kabul edilir. Ortak konuttan ayrılma, ortak yaşama son verme kastıyla gerçekleşmelidir. 

Terk sebebiyle boşanma davasında ortak yaşama son vermenin boşanma sebebi olabilmesi için ortak yaşamdan ayrılmanın hukuka uygun bir nedene dayanmaması gerekir. Örneğin Türk Medeni Kanunun 197 maddesine göre eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkında sahiptir. Bu şekilde haklı bir sebebi bulunan kişinin istemi üzerine hakim birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyalarından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Bu haklı nedenlerle konuttan ayrılan eşin eylemi terk olarak nitelendirilmez. Yani hukuka uygun nedenlerle evi terk eden kişinin eylemi kusur olarak yüklenemez.

Terk eyleminden itibaren 4 aylık bekleme süresi, bekleme süresinin bitiminden sonra mahkeme kanalı veya noter aracılığıyla 2 ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıları içeren ihtarın terk eden eşe tebliğ edilmesi, ihtarın terk eden eşe tebliğ tarihinden itibaren iki ay geçtikten sonra çağrı sonuçsuz kalmışsa boşanma davası açılması gerekir. İlgili 4 ve 2 aylık süreler hak düşürücü nitelikte olup hakim tarafından uyulup uyulmadığına ilişkin inceleme yapılır.

Türk Medeni Kanunu’nun 164.maddesine göre eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek için diğerini terk ettiği ve haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az 6 ay sürmüş ve bu durum devam ediyorsa istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. 31.03.2011 tarihli değişiklik ile TMK 164.maddesinde değişiklik yapılmış ihtar sadece mahkeme vasıtasıyla değil noter aracılığıyla da çekilebilecektir. İhtar çekilmesi dava şartıdır, ihtarın amacı terk eyleminin sonucunu terk eden eşe bir kere daha hatırlatmaktır.

Dolayısıyla, boşanma davası açma şartlarını doğru bir şekilde yerine getirmek, hukuki sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi ve tarafların haklarının korunması açısından son derece kritik bir öneme sahiptir. 

Evi Terk Eden Anneye Velayet Verilir mi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Evi terk eden bir anneye velayet verilir mi?

Evi terk eden bir anneye velayet verilmesi, birçok faktöre bağlıdır. Mahkemeler, çocukların üstün menfaatlerini gözeterek karar verir. Bir anne, evi terk etmesine rağmen çocukların bakımını ihmal etmemişse, mahkeme bu durumu dikkate alabilir. Ayrıca, anne ile çocuk arasındaki ilişki, annenin finansal durumu ve çocuğun yaşam koşulları gibi unsurlar da göz önünde bulundurulur.

Evi terk eden anne, çocuğun velayetini kaybedebilir mi?

Evi terk eden annenin velayet durumu tek başına evi terk etmesine göre değerlendirilmez. Mahkemeler, velayet kararlarını verirken çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığını, çocuğun üstün menfaatini ön planda tutar. Eğer anne, çocuğun ihtiyaçlarını ihmal etmemişse ve çocuk için uygun bir yaşam ortamı sunabiliyorsa, velayet hakkı korunabilir. Ancak, annenin çocuğun bakımında ciddi bir yetersizliği tespit edilirse, velayet hakkı riske girebilir.

Evi terk eden anneyle baba arasında velayet çatışması olduğunda ne yapılmalı?

Evi terk eden anne ile baba arasında velayet çatışması söz konusu olduğunda, her iki tarafın da hukuki haklarını korumak adına bir avukattan destek almak kritiktir. Mahkeme, velayet kararını verirken çocuğun en iyi çıkarlarını gözeterek, her iki tarafı da dinler. Çocuğun ihtiyaçları, eğitimi, yaşı, taraflarla olan ilişkisi ve çocuğun bakımının kimin tarafından gerçekleştirildiğini göz önünde bulundurur.

Terk eden annenin geri dönmesi velayet kararını etkiler mi?

Terk eden annenin geri dönmesi, velayet kararını etkileyen bir husus değildir. Önemli olan çocuğun bakımının boşanma davası sürecinde ve sonrasında kimin tarafından en iyi şekilde sağlanacağıdır. Dolayısıyla annenin evi terk etmesi haklı bir nedene dayanıyorsa çocuğun bakımı için de gerekli şartları taşıyorsa velayeti anneye verilebilir. Ancak, bu süreçte annenin kalıcı ve sağlıklı bir yaşam düzenine sahip olması ve çocuğun güvenliği ön planda tutulacaktır.

bir yorum bırakın

Hemen Ara