Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında boşanma nedenleri özel boşanma nedenleri gibi kanunda ayrı ayrı düzenlenmemiştir. Bu nedenler genellikle yargıtayın içtihatları doğrultusunda belirlenmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasında eşlerden birinin diğerine psikolojik ( duygusal ), sosyal, ekonomik, cinsel, görsel ve fiziksel şiddeti boşanmaya neden olan davranışlardandır. Boşanma davasında psikolojik şiddet eşlerin birbirine karşı duygusal açıdan zarar veren her türlü davranışı veya sözü olarak tanımlanabilir. Yazımızda boşanma davasında psikolojik şiddet kavramını, evlilikte psikolojik şiddet örneklerini ve boşanma davasında psikolojik şiddetin ispatı hakkında ayrıntılı bilgiler vermeye çalışacağız. Ayrıca psikolojik şiddetin boşanma nedeni olup olmadığını, psikolojik şiddetin ceza hukuku anlamında yaptırımı ve genel olarak boşanma davasında psikolojik şiddetle ilgili yargıtay kararlarını sunarak boşanma gerekçesi oluşturan konularla ilgili farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz.
Boşanma davasında psikolojik şiddetin ispatı
Boşanma davasında psikolojik şiddet içeren davranışlara maruz kalan kişi için hangi davranışların psikolojik şiddet kapsamında değerlendirildiği kadar bunların boşanma davasında ne şekilde ispatlanacağı da önemli bir konudur. Boşanma sürecine giren taraflar için öncelikle evlilik birliğinde boşanmaya neden olan olayların ayrıntılı analiz edilmesi daha sonrasında bunların mahkemeye hukuki delillerle ispatlanarak sunulması gerekmektedir.
Boşanma davasında psikolojik şiddete maruz kalan taraf için öncelikle belirtmemiz gereken en önemli husus bu hareketlere maruz kalındıktan sonra bu davranışların hoş görülmesi ve evlilik birliğine devam edilmesi durumunda bu davranışlar bu davranışlar boşanma davasında gerekçe olarak gösterilemeyecektir. Sadece bu olaylara dayanılarak dava açılması halinde ise olaylar affedilmiş sayılacağı için davanın reddedilmesiyle karşı karşıya kalınacaktır.
Boşanma davasında psikolojik şiddete maruz kalan taraf sadece psikolojik şiddete ilişkin olayları mahkemeye sunması yeterli olmayıp aynı zamanda bunlar ispata yarar delilleri de sunması gerekmektedir. Boşanma davasında psikolojik şiddetin ispatından en önemli delil tanık beyanlarıdır. Tanıkların bu olaylara ilişkin gördüğü ya da duyduğu olayları mahkemeye aktarması boşanma davası sürecinde kritik öneme sahiptir. Tanıkların taraflardan aktarılan bilgileri mahkemeye sunmaları durumunda beyanları dikkate alınmayacaktır. Bu nedenle boşanma davasında psikolojik şiddetin ispatında tanıkların psikolojik şiddet içeren davranışları bizzat görmeleri veya duymaları gerekmektedir. Olaylara ilişkin ayrıntılara ve olayın tarihine ilişkin bilgi sahibi olmaları da önemlidir.
Boşanma davasında psikolojik şiddetin ispatında kullanılabilecek diğer deliller ise taraflar arasında gerçekleşen mesajlaşmalara ilişkin ekran görüntüleri, ses kaydı ve fotoğraflardır. Bu delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi de büyük öneme sahiptir. Aksi durumda hukuka aykırı olarak delil olarak kabul edilerek karar verilirken dikkate alınmayacaktır. Eşinizin size karşı göndermiş olduğu hakaret içerikli mesajları mahkemeye sunabilirken ortam dinlemesi şeklinde eşin haberi olmadan alınan ses kayıtları veya video görüntüleri hukuka aykırı delil olarak kabul edilir.
Sonuç olarak boşanma davasında psikolojik şiddetin ispatında en önemli delil tanık beyanlarıdır. Ancak evlilik birliğinde maruz kaldığınız psikolojik şiddet içeren davranışa göre mahkemeye sunulması gereken deliller çeşitlilik gösterecektir. Bu aşamada alanında uzman bir avukattan yardım alınması hem evlilik biliğinde maruz kaldığınız davranışların boşanma gerekçesi oluşturup oluşturmadığı hakkında yol göstermesi hem de durumunuza özel iddialarınızı hangi delillerle destekleyebileceğiniz hakkında bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacaktır.
Boşanma davasında psikolojik şiddet nedir?
Boşanma gerekçesi oluşturan davranışlar psikolojik, duygusal, ekonomik, cinsel, fiziksel ve sosyal şiddet olarak gruplandırılabilir. Şiddet çok boyutlu bir kavramdır. Şiddet; kişinin onuruna, bedensel bütünlüğüne, kişilik haklarına yapılan her türlü saldırıyı ifade eder. Psikolojik şiddet eşlerin birbirine karşı duygusal açıdan zarar veren her türlü davranışı veya sözü olarak tanımlanabilir Psikolojik şiddet kural olarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında yer alan şiddete konu davranışlardandır. Toplumda şiddetin sadece fiziksel davranışlar sonucu oluşacağı gibi yanlış bir anlayış bulunsa da psikolojik şiddet boşanma nedeni olarak en sık karşılaştığımız şiddet türüdür.
Evlilik süresince taraflar boşanma gerekçesi olarak pek çok nedene odaklansalar da bazı önemli nedenleri gözden kaçırabilmektedir. Bunun en büyük nedeni eşi tarafından maruz kaldığı davranışları bir süre sonra normalleştirmeye başlamalarından kaynaklanmaktadır. Genellikle psikolojik şiddet içeren evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine neden olan pek çok harekete maruz kaldıkları halde eşinin davranışları nedeniyle bunu o kadar normalleştirmişlerdir ki bu davranışların boşanma nedeni olduğunun farkında bile değillerdir. Özellikle narsist kişilik özelliklerine sahip kişiyle olan taraflar farkında olmadan psikolojik şiddete fazlasıyla maruz kalmaktadırlar. Psikolojik şiddet oldukça geniş bir kavramdır. Eşlerden birinin diğerine küçük düşürücü, suçlayıcı davranışları, hakaret etmesi, sevgisiz ilgisiz ve baskıcı davranması, güven sarsıcı davranışlarda bulunması, birlik görevlerine aykırı davranışlar sergilemesi psikolojik içeren davranışlardır.
Sonuç olarak boşanma davasında psikolojik şiddet geniş ve çok yönlü bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanma sürecine girecek taraflar için psikolojik şiddet içeren davranışlar hakkında bilinçli olunması boşanma dava sürecinde kritik öneme sahiptir. Bu süreçte alanında uzman bir boşanma avukatından yardım alınması evlilik birliğinde maruz kaldığınız şiddeti mahkemeye uygun bir şekilde sunmanıza yardımcı olacaktır.
İlgili makale: Narsist Eşten Boşanma
Evlilikte psikolojik şiddet örnekleri
- Eşinin kilosuyla, fiziksel özellikleriyle alay etmek
- Aşağılayıcı davranışlar sergilemek; ekonomik, fiziksel, cinsel, duygusal, sosyal yönden aşağılaması
- Küçük düşürmek, küçümsemek, başkalarıyla kıyaslamak, evlilik birliğindeki sırları açıklamak ( aile sırlarını, yatak odası sırlarını)
- Eşinin hakkında dedikodu çıkarmak, başkasıyla ilişkisi bulunduğu dedikodusu, bakire olmadığı dedikodusu
- Eşlerden birinin diğerine iftira atması,
- Eşini beğenmediğini ona veya çevresindekilere söylemek, eşinin yaptıklarını beğenmemek, eşini kendisine yakıştıramadığını söylemek
- Suçlayıcı davranışlar; çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlamak, hırsızlıkla suçlamak, bakire olmadığından dolayı suçlamak, sadakatsizlikle suçlamak, güven sarsıcı davranışla suçlamak, iktidarsızlıkla suçlamak,
- Hakaret etmek; eşine hakaret etmek, çocuklara hakaret etmek ( ortak çocuklara veya üvey çocuğa), eşinin ailesine hakaret etmek, eşine yapılan hakarete sessiz kalmak
- Sevgisiz davranmak; başkasını sevdiğini söylemek, çevresindekilere eşini sevmediğini söylemek, zorla evlendirildiğini söylemek, eşinden sıkıldığını söylemek, eşinden soğuduğunu ve istemediğini söylemek, evliliği istemediğini söylemek, eşiyle evlendiğine pişman olduğunu söylemesi, çocuklar arasında ayrım yapmak
- Baskıcı davranışlar; aşırıcı kıskançlık göstermek, başkalarıyla görüşmesini engellemesi ( arkadaşlarıyla, ailesiyle, komşu, yakınlarıyla görüşmesini engellemesi), tehdit etmesi ( eşini, çocuklarını, eşinin ailesini), kişiyi hürriyetinden yoksun kılması, şantaj yapması
- Eşini ailesinin yanına baba evine bırakması, eşini evine almaması, evin kilidini değitirmek, evden kovmak ( eşini, çocuklarını, eşinin ailesini), yurt dışında yanına götürmemek, eşinin eşyalarını evden atması,
- Evlilik içinde çeşitli konularda baskı yapmak; ev bağışlaması için baskı yapması, ailesinden para istemesi için baskı yapmak, eşine ailesiyle birlikte vakit geçirmesi için baskı yapılması
- Üvey çocuğa karşı kötü davranmak, üvey çocuğu istemediğini söylemek, üvey çocuğa bakmamak, özen ve ilgi göstermemek
- İlgisiz davranmak; çocuklarına ve eşine ilgisiz davranmak, eşinin doğumunda onunla ilgilenmemek, atandığı yere götürmemek, gece hayatına düşkün olmak, ayrı odalarda yaşamak
- Eşinin hastalığı ile ilgilenmemek, hastalığında eşini yalnız bırakmak, hasta eşin tedavisiyle ilgilenmemek, çocuğun hastalığıyla ilgilenmemek
- Evlilik birliğine aileler tarafından yapılan müdahaleye sessiz kalması
- Eşlerden birinin evle ilgilenmemesi, evi sık sık terk etmesi, eve bazı geceler gelmemesi, eve geç saatlerde gelmek
- Eşlerden birinin mevcut bir rahatsızlığı bulunmasına karşı bunun tedavisinden kaçınması
- Eşlerden birinin tüp bebek tedavisinden kaçınması, tedaviyle ilgilenmemesi
- Eşine hamileliğini sonlandırması için baskı yapması,
- Eşlerden birinin diğerinin bir kusuru bulunmadan sebepsiz yere intihara kalkışması,
- Eşine karşı görevlerini aksatacak derecede kahve alışkanlığı, eşinin bakıma muhtaç anne babasını istememek, eşine zaman ayırmamak, güven sarsıcı davranışlar sergilemek, eşinden habersiz hamileliği sonlandırmak,
- Başkasının fotoğrafını saklamak, çevresindekilere eski eşi veya sevgilisinden özlemle bahsetmek, eski sevgilisini unutamadığını söylemek, başkasıyla duygusal bir ilişki kurmak
Psikolojik şiddet boşanma nedeni midir?
Evlilik birliğinde psikolojik şiddete maruz kalan taraf için bu davranışların boşanma gerekçesi oluşturup oluşturmayacağı merak edilen konuların başında gelmektedir. Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız durum psikolojik şiddet içeren davranışlar genellikle evlilik birliğinde normalleştirilerek boşanma nedeni olduğu fark edilememektedir. Boşanma gerekçesi olarak farklı nedenlere odaklanan taraflar için bu davranışlar genellikle gözden kaçabilmektedir.
Psikolojik şiddet Türk Medeni Kanununda özel bir boşanma nedeni olarak düzenlenmemiştir. Ancak genel boşanma nedenlerinden olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davasında boşanma nedeni olan davranışlardandır. Bu nedenle psikolojik şiddet boşanma nedenidir. Bu duruma maruz kalan taraf maruz kaldığı davranışları ve bunları ispata yarayan delilleri mahkemeye sunarak boşanma davası açabilir. Psikolojik şiddet içeren davranışların kapsamı çok geniş olduğundan boşanma dava sürecinin başlangıcında hukuki yardım alınması kritik öneme sahiptir. Bu sayede maruz kaldığınız davranışlarla ilgili farkındalık oluşturarak boşanma davasında hak kaybına uğramanızın önüne geçilecektir.
Psikolojik şiddet nedeniyle boşanma yargıtay kararları
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 09.03.2017 tarih 2015/23190 esas 2017/2557 sayılı kararı
”Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı erkek ağır ve tam kusurlu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının eşi ile arasındaki mahrem konuları aile büyüklerine anlatarak kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, Erkek dava açmakta haklıdır. Erkeğin davasının kabulü yerine reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 20.02.2018 tarih 2016/12032 esas 2018/2194 sayılı kararı
”Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı kadının kusurlu olduğu belirtilerek, davalı-karşı davacı kadının davasının reddine, davacı- karşı davalı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin eşinin ailesini arayarak “kızınızı kapı dışarı ediyorum, gelin alın” dediği ve başkalarının yanında “çocuk benden değil” dediği anlaşılmaktadır. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklıdır. Davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulü gerekirken yetersiz gerekçe ile reddi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 08.04.2014 tarih 2014/6323 esas 2014/8286 sayılı kararında
” Mahkemece, davalı-karşı davacı (koca) ağır kusurlu bulunarak kadın yararına maddi tazminata hükmedilmiş, davalı-karşı davacı (koca)nın bu yöne ilişkin temyiz itirazları da reddedilerek hüküm onanmıştır. Oysa, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı (kadın)’ın, eşine “şerefsiz” diyerek hakaret ettiği, beğendiği bir başkasından söz ederek “seninle keşke evlenmeseydim” şeklinde sözler söylediği, cinsel ilişkiden kaçındığı ; kocanın ise, bağımsız ev temininden kaçındığı, aynı evde birlikte yaşayan ailesinin, eşini aşağılayıcı söz ve davranışlarına göz yumduğu, kayınvalidesinin davacıyı bakire olmamakla suçladığı yapılan soruşturma ve toplanan delilerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin her ikisinin ortak ve aynı oranda kusurlu davranışlarıyla temelinden sarsıldığı görülmektedir.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 17.11.2016 tarih 2015/21134 esas 2016/14838 sayılı kararında
Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı-karşı davalı kadının da kayınvalidesine hakaret ettiği ve eşini makasla yaraladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, erkek de dava açmakta haklıdır. Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 19.12.2017 tarih 2016/15140 esas 2017/14917 sayılı kararında
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı erkeğin eşini sevmediğini ve bıktığını söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 06.11.2014 tarih 2014/10368 esas 2014/21928 sayılı kararında
Mahkemece, davalı-davacı (koca)’nın tam kusurlu olduğundan bahisle, davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı-davacı (koca)’nın gece hayatına düşkün olup, sadakatsiz davranışlar sergilediği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve borçlandığı, buna karşılık, davacı-davalı (kadın)’ın da eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davacı-davalı (kadın)’ın az da olsa kusurunun bulunduğu ve kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. madde koşullarının gerçekleştiği nazara alınarak, davalı-davacı (koca)’nın boşanma davasının da kabulü gerekirken, reddi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kadının erkeğe psikolojik şiddeti yargıtay kararları
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 11.07.2012 tarih 2012/683 esas 2012/19443 sayılı kararı
”Toplanan delillerden davacı-karşı davalı kadının eşine sürekli “sen adam değilsin, sen erkek misin, geri zekalısın” şeklinde sözlerle hakaret ettiği ” sen beni geçindiremezsin, sen kazanamazsın, gideyim de bir gör, senin hizmetçin değilim” şeklinde sözler sarf ederek evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Tarafların fiilen ayrılmalarından sonra davalı-karşı davacı koca yakınlarının tarafların barışması için kendi kendilerine girişimde bulunmuş olmaları; af iradesini kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyan başka olgu ve deliller bulunmadıkça, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacının, eşini affettiği anlamına gelmez. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 12.07.2017 tarih 2016/2743 esas 2017/8925 sayılı kararı
”Mahkemece davalı-karşı davacı erkek kusurlu bulunarak açtığı boşanma davası reddedilmiş, davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının, eşine hakaret ettiği ve eşini başka erkeklerle kıyasladığı anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru olmamıştır.”
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 12.01.2017 tarih 2015/21718 esas 2017/329 sayılı kararı
”Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda kusurun davalı-karşı davacı erkekte olduğu, davacı-karşı davalı kadına atfı kabil kusurun varlığı ispat edilemediği kabul edilerek, davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıya hakaret ettiği ve aşağıladığı, erkeğin annesine oğlunu sevmiyorum, istemiyorum, onu boşayacağım dediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, davalı-karşı davacıda dava açmakta haklıdır. Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”
Eşin ailesinin evliliğe müdahalesi yargıtay kararı
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 18.04.2017 tarih 2016/24 esas 2017/4565 sayılı kararı
Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına karşılık, davacı-karşı davalı kadının da eşine hakaret ettiği ve annesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacının davasının da kabulü ile boşanmaya (TMK m.166/1-2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır.
Psikolojik şiddetin cezası
Boşanma davasında psikolojik şiddet içeren davranışlar evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasında boşanma nedeni olarak kabul edilir. Evlilik birliğinde psikolojik şiddete maruz kalan taraf boşanma davası dışında bu davranışların ceza hukuku bakımından suç teşkil edip etmeyeceği merak edilen konulardan biridir. Öncelikle ceza hukuku bakımında psikolojik şiddet kanunda bir suç tipi olarak düzenlenmemiştir. Ancak psikolojik şiddet içeren davranışlar ceza kanununda düzenlenen suç tiplerinden biriyse cezai sorumluluk mevcut olacaktır.
Psikolojik şiddet kapsamına giren suç tiplerinden biri, TCK m. 84/1’de düzenlenen intihara yönlendirme suçudur. Eşlerden biri diğerine karşı intihara ikna etme veya yardım etme şeklinde davranışlar sergilemişse ilgili kanun hükmü gündeme gelecektir. Yani eşini intihara azmettiren ve teşvik eden, intihar kararını kuvvetlendiren ya da intiharına herhangi bir şekilde yardım eden eş için TCK 84/1.maddesi gereğince cezai yaptırım söz konusu olacaktır.
Evlilik birliğinde psikolojik şiddet içeren davranışlardan olan baskıcı davranışlar bazı durumlarda taraflardan birinin diğerinin hürriyetini kısıtlayacak kadar ileri gidebilmektedir. Bu durumda TCK 109.maddesindeki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşabilmektedir. Bu suç kişiyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak eylemlerini içerir. Evlilik birliğinden eşlerden birinin diğerine karşı bu suçu işlemesi suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Evlilik birliğinde maruz kalınan psikolojik şiddet içeren davranışa göre düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, haberleşmenin engellenmesi, haberleşmenin gizliliğini ve özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi ve hukuka aykırı olarak yayılması gibi durumların bulunması durumunda da Türk Ceza Kanununda bu suç tiplerine düzenlenmiş yaptırımlar gündeme gelmektedir.
Evlilik birliğinde eşlerden birinin birden çok evlilik yapması durumu da psikolojik şiddet içeren davranışlardan biridir. Bu durum TCK 230.maddede ”Evli olmasına rağmen, başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde ceza hukuku bakımında yaptırımlara tabi tutulmuştur.
Psikolojik şiddert içeren davranışlardan biri de TCK 232.maddede düzenlenen Kötü Muamele Suçudur.
Buna göre; ”Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kişi hakkında 2 aydan 1 yıla hapis cezası verilmektedir. Sahip olduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişi hakkında 1 yıla kadar hapis cezası verilmektedir.” şeklinde yaptırımlar öngörülmüştür.
Evlilik birliğinde aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal edilmesi psikolojik şiddet kapsamında davranışlardan olup Türk Ceza Kanununda suç tipi olarak düzenlenmiştir. TCK 233. Maddeye göre; Bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün ihlali suçu işleyen kişi hakkında 1 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Hamile kişi terk eden kişi hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilmektedir. Çocuklara zarar verecek şekilde davranan anne ve/veya baba hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilmektedir.” şeklinde yaptırımlara maruz kalacaktır. Evlilik birliğinde maruz kalınan psikolojik şiddet içeren davranışa göre TCK m.106 kapsamında tehdit suçuna yahut TCK m.107 kapsamında şantaj suçları da oluşabilmektedir.
Sonuç olarak psikolojik şiddet Türk Ceza Kanunununda ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmemiş olsa da psikolojik şiddet içeren davranışın niteliğine göre ilgili davranış Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş bir suç tipinin kapsamına girdiğinde ilgili ceza yaptırımıyla karşı karşıya kalınacaktır.