Taraflar arasında boşanma davası açıldığında mal rejimi de sona ermektedir. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken “eklenecek değerler” göz önünde bulundurulur. Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir. Yazımızda boşanmadan önce satılan ev araba mallar söz konusu olduğunda mal kaçırma durumunun nasıl değerlendirileceğine ilişkin Yargıtay kararları sunacağız.
Boşanmadan 2 yıldan daha önce devredilen mallar ne olur?
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 09.05.2017 tarih 2015/16956 esas 2017/6714 sayılı kararı
”Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 229. madde sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır. Tasfiyede devredilen malvarlığının devir tarihindeki niteliği gözönünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm değeri esas alınır (TMK’nun m. 235/2).
Somut olaya gelince; eşler, 04.08.1988 tarihinde evlenmiş, 01.04.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu 13863 ada 3 parsel 2 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 27.09.2007 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalı eş taşınmazı 04.04.2011 tarihinde 3. kişiye satmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın satışından elde edilen paranın davalı tarafından evin ve çocukların ihitiyaçlarına harcandığını savunmasına karşı davacının harcanmadığına yönelik yeminli beyanına göre taşınmazın davacının katılma alacağını azaltma kastı ile devredildiği kabul edilerek katılma alacağına hükmedildiği, davalı adına satın alınan tasfiyeye konu 13863 ada 3 parsel 2 nolu bağımsız bölümün boşanma dava tarihinden yaklaşık iki yıl önce devredildildiği anlaşılmıştır. Mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konu mevcut mal olmadığına göre, TMK 229 maddesine göre eklenecek değerlerin varlığını yani, mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir olduğunu davacının ispatlaması gerekir (TMK m. 6, HMK m. 190). Taraf ve tanık beyanları ile toplanan tüm delillere göre, davacı tarafından taşınmazın devir parasının mevcut olduğunun iddia ve ispat edilmemiş, ayrıca davalının diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir yaptığı ispatlanamamıştır. Kaldı ki ispat külfeti davacı da olmasına rağmen mahkemece yemin hakkı yanlış tarafa yöneltilmiştir. O halde Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.”
Boşanma davasından çok kısa süre önce kardeşe yapılan devir diğer tarafın katılma alacağını azaltma kastıyla yapıldığı kabul edilir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 24.10.2018 tarih 2016/14281 esas 2018/17838 sayılı kararı
Tasfiyeye konu her iki taşınmazın da, boşanma dava tarihinden yaklaşık 5,5 ay önce 15.11.2011 tarihinde aynı gün davalı eşin kardeşi olan diğer davalı …’ye tapuda satış yoluyla devredildiği anlaşıldığına göre, yapılan devirlerin davacının katılma alacağını azaltma kastıyla yapıldığının kabulü gerekir.
Boşanmadan önce bankadaki para çekilirse ne olur?
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.04.2022 tarih 2021/7039 esas 2022/3468 sayılı kararı
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı hesaplanırken “eklenecek değerler” göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
Somut olayda, mahkemece, kadının … hesabından çekilen 15.036,42 USD yönünden eklenecek değer kabul edilerek alacak hesaplanmış ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, banka hesabından paranın boşanma dava tarihinden (09.08.2017) yaklaşık bir buçuk yıl önce 06.01.2016 tarihinde hesaptan çekildiği, mal rejimin devamı süresince diğer eşin alacağını azaltmak kastıyla paranın hesaptan çekildiğinin davacı-davalı erkeğin iddia ve ispat etmesi gerektiği, erkeğin süresinde mal kaçırma kastıyla paranın hesaptan çekildiğini iddia etmediği gibi, tarafların arasındaki ilk boşanma dava tarihinden önce paranın çekilmiş olması, para çekildikten sonra ilk boşanma dava tarihinden önce kadın adına taşınmaz alınarak kadının mal edinmeye devam etmesi, tarafların barışarak bir araya gelmesi ve paranın çekildiği tarih ile mal rejiminin sona erdiği tarihler arasındaki süre ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde mevcut delil itibariyle paranın mal kaçırma kastıyla bankadan çekildiği de ispatlanamamıştır. O halde, mahkemece, … hesabından çekilen 15.036,42 USD yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.03.2025 tarih 2024/3358 esas 2025/2449 sayılı kararı
”Mahkemece tasfiye konusu banka hesaplarından davalı-davacı erkeğin babasına evlilik birliği içinde düzenli ve sürekli para aktarımı olmadığı, havale tutarlarının küçük miktarlı olduğu, taraflar arasında anlaşmazlık yaşanmadığı dönemde de para gönderildiği, bu haliyle davalı-davacı erkeğin katılma alacağını azaltma kastı olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, tarafların anlaşmazlık yaşayarak 2012 yılı Haziran ayında ayrı yaşamaya başladıkları, 2012 yılı Eylül ayında bir araya geldikleri, 2013 yılı Haziran ayında yeniden anlaşmazlık yaşayarak ayrı yaşamaya başladıkları ve 2013 yılı Temmuz ayında boşanma davasının açıldığı, davalı-davacı erkeğin babasına 02.08.2012 tarihinde 20.000,00 TL, 03.08.2012 tarihinde 9.515,00 TL, 07.08.2012 tarihinde 1.620,00 TL, 13.08.2012 tarihinde 2.500,00 TL, 14.08.2012 tarihinde 640,00 TL, 17.08.2012 tarihinde 1.900,00 TL, 27.08.2012 tarihinde 500,00 TL, 31.12.2012 tarihinde 11.000,00 TL, 20.06.2012 tarihinde 4.850,00 TL, 21.06.2012 tarihinde 800,00 TL, 21.06.2012 tarihinde 520,00 TL olmak üzere toplam 53.845,00 TL gönderdiği, davalı-davacı erkeğin gönderilen paraların iş ilişki içinde gönderildiğini de mevcut delil itibariyle ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.
O halde, öncelikle, sırf paranın ve malın değerinin düşük olması eklenecek değer olup olmadığını etkilemez, kaldı ki davalı-davacı erkek tarafından taraflar arasında geçimsizlik olduğu dönemde gönderilen toplam para miktarının paranın gönderildiği 2012 yılındaki satın alma gücü gözetildiğinde azımsanamayacak miktarda olduğu, davalı-davacı erkeğin gönderilen paraların iş ilişki nedeniyle gönderildiğini ispatlayamadığı ve son olarak davalı-davacı erkeğin babasında taraflar arasında anlaşmazlık olmadan önce para da göndermediği gözetildiğinde, Mahkemece, davalı-davacı erkeğin babasına banka hesabından gönderilen paraların eklenecek değer olduğu kabul edilerek tasfiyede dikkate alınması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 02.10.2014 tarih 2014/14937 esas 2014/17712 sayılı kararı
Davacı vekilinin bankada bulunan paraya ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davaya konu hesap 06.01.2011 tarihinde 10.761 TL olarak açılmış ve para aynı gün çekilmiştir. Hesabın açıldığı tarih itibariyle taraflar arasında TMK’nun 202 ve devamı maddeleri uyarınca edinilmiş mallara katılma rejimi bulunmakta olup davalı tarafından aksi ispatlanmadığından belirtilen meblağın aynı Yasa’nın 222/son maddesine göre edinilmiş mal olarak kabulü doğru olmakla birlikte mahkemenin varmış olduğu sonuca katılmak mümkün bulunmamaktadır. TMK’nun 228. maddesinde boşanma tarihinde mevcut malların tasfiyeye tabi tutulacağı düzenlenmiş ise de, aynı Yasa’nın 229. maddesi bir eşin mal rejiminin devamı sırasında diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapmış olduğu devirlerin eklenecek değer olarak edinilmiş mallara katılacağına amirdir. Somut olayda edinilmiş mal olan ve 06.01.2011 tarihinde davalı tarafından hesaptan çekilen paranın evlilik birliği içinde harcandığı davalı tarafından iddia edilmediği ve tarafların sosyal eokonomik durumuna göre bu miktarda paranın hayatın olağan akışı içinde harcanması mümkün bulunmadığından TMK’nun 236. maddesine göre bu miktarın yarısına katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
İlgili Makale: Boşanmadan Önce Satılan Mallar Ne Olur?
Evlilik devam ederken malın 3.kişiyi satışı ve boşanma davasından sonra yeniden devralınması mal kaçırmaya girer mi?
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 12.04.2021 tarih 2020/3418 esas 2021/3357 sayılı kararı
Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının taşınmazı 2014 yılındaki 3.kişiye devrinin katılma alacağını azaltma kastıyla yapılmadığı kabul edilerek, davacı tarafın katılma alacağı talebi reddedilmiş ise de, boşanma dava dosyasında dinlenen tanık beyanlarına göre, tarafların Ekim 2014 yılında meydana gelen tartışma sonrası ayrıldıkları, bu tartışmadan sonra yeniden bir araya geldikleri, 2015 yılının sonuna doğru yeniden anlaşmazlığa düştükleri ve ayrıldıkları, bu anlaşmazlık sonrası açılan boşanma davası sonrasında boşandıkları, davalının davacıyla Ekim ayındaki tartışmaları sonrasında, 11.11.2014 tarihinde taşınmazı 3.kişiye devrettiği, daha sonra boşanma davasından sonra 2018 yılında yeniden taşınmazı devraldığı dikkate alındığında, davalının davaya konu taşınmazı davacının katılma alacağını azaltma kastıyla devrettiğinin kabulü gerekir. Buna göre, dosyadaki toplanmış veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, davacının artık değere katılma alacağı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle davacının katılma alacağının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Evlilik birliğinde satılan malın bedelinin ihtiyaçlara harcandığını ispatlanamaması durumu
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 04.04.2024 tarih 2023/8831 esas 2024/2418 sayılı kararı
”dava konusu aracın davalı tarafından 12.11.2019 tarihinde edinildiği, 22.09.2020 tarihinde ise satıldığı, eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin eklenecek değerler olarak hesaplamada dikkate alınabileceği, dosya kapsamı ve davalının hesap hareketleri incelendiğinde davalının hesaplarına aracın satım bedelinin aktarılmamış olduğu, taraflar arasında 27.09.2019 tarihinde açılmış olan boşanma davasına ilişkin Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.11.2019 tarihli 2019/560 E., 2019/695 K. sayılı ilamı ile her iki davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, yapılan satış işleminin karar tarihinden kısa süre önce gerçekleştiği, davalının araç bedelini ihtiyaçlara harcadığına ilişkin somut bir delil ibraz edemediğinin anlaşılması karşısında dava konusu aracın bedelinin tasfiyede eklenecek değer olarak dikkate alınması gerektiği ve hesap bilirkişisi raporunda bu doğrultuda yapılan hesaplama dikkate alınarak dava konusu taşınmaz ve araca yönelik katılma alacağı talebi yönünden davanın kabulü toplam 323.446,39 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının davasının dava konusu taşınmaza yönelik değer artış payı alacağı talebi yönünden kabulü ile 280.362,16 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.”
Taraflar ayrı yaşadıkları sırada mal satılması mal kaçırma sayılır mı?
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 14.11.2022 tarih 2022/228 esas 2022/9229 sayılı kararı
”Somut olayda, mahkemece … plakalı araç ve 3997 ada 23 parsel 3 nolu bağımsız bölüm yönünden malların boşanma dava tarihinden önce devredildiği, mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, davalı erkeğin taşınmaz ve aracı evlilik birliği içinde satın aldığı ve aynı …, boşanma dava tarihinden (03.10.2017) kısa süre önce 15.09.2017 tarihinde devrettiği, boşanma gerekçesine göre tarafların 02.09.2017 tarihinden beri ayrı yaşadıkları, davacının davalının tasfiyeye konu malları davacının haklarına kavuşmasını engellemek için devredebileceğini de iddia ettiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece taşınmaz ve aracın devir tarihi ile tarafların ayrı yaşamaya başladıkları tarih ve boşanma dava tarihi göz önünde bulundurulduğunda TMK 229/2. bent. gereğince taşınmaz ve aracın eklenecek değer kabul edilerek tasfiyede dikkate alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.”
Eşlerden birinin satın aldığı arsaya yapılan evler edinilmiş mallara dahil mi?
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 21.06.2016 tarih 2016/9813 esas 2016/10955 sayılı kararı
Buna karşılık, davalının amcasına ait 1/2 hissenin bir kısmının evlilik birliği içinde 18.07.2006 tarihinde davalı ve kardeşine satış yoluyla devredildiği ve arsa üzerine inşa ettirilen binanın 02.08.2006 tarihinde kat irtifakı tesis edilerek davaya konu 6, 7 ve 9 nolu meskenlerin 1/2 hisselerinin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu bağımsız bölümlerdeki hisseler mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olup, sonraki bir tarihte (04.02.2008) dava dışı üçüncü şahıslara devredilmiştir. Dolayısıyla aksi ileri sürülüp kanıtlanamadığına göre dava dışı amcadan alınan paya isabet bölümle sınırlı olmak üzere sonradan inşa ettirilen 6, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, davacının talep miktarı gözetilerek yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda işlem ve inceleme yapılarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Eşlerden birine ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devredilen mal edinilmiş mallara dahil midir?
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 06.04.2021 tarih 2019/1098 esas 2021/3188 sayılı kararı
”Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Edinilmiş mallar, TMK’nin 219. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olarak tanımlanmıştır. Buna göre bir malvarlığının edinilmiş mal sayılabilmesi için kural olarak öncelikle; mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması ve malvarlığının karşılığı verilerek elde edilmiş olması gerekmektedir. Örnekleme ile sayılan edinilmiş mallardan ilki, TMK’nin 219. maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinde düzenlenmiştir. Buna göre bir eşin çalışmasının (emeğinin) karşılığı olarak edinilen malvarlığı edinilmiş mal kabul edilecektir.
Ölünceye kadar bakma akdi sonucu edinilen edinimler de bu kapsamda edinilmiş maldır. Ölünceye kadar bakma akdi, TBK’nin 611 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Karşılıklı taahhüt ve ivazlar içermektedir. Bakım borçlusu ölene kadar bakmak, bakım alacaklısı ise sözleşmeye konu malı bakım alacaklısına devretme taahhüdü altındadır. Ölünceye kadar bakma akdi karşılığında eşe herhangi bir malvarlığı devredilecekse bu malvarlığının edinilmiş mal olduğu ve diğer eşin bu malvarlığı üzerinde kural olarak yarı pay oranında katılma alacağı hakkının olduğu söylenebilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, borçlu eşin bakım süresi ve bu sürenin geçtiği dönemdir. Bakım süresinin bir kısmının mal rejimi içinde bir kısmının ise mal rejiminin dışında geçmesi durumunda ise kıdem tazminatına benzer bir hesaplama yöntemi ile mal rejimi dışındaki sürenin karşılığına denk gelen malvarlığı bölümü kişisel mal, mal rejimi devamı sürecindeki bakım süresine denk gelen malvarlığı bölümü ise edinilmiş mal kabul edilerek oranlama yapılmalıdır. Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; Dava konusu taşınmaz, evlilik birliği içinde eşler, arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 14.04.2008 tarihinde, davalı eşe annesi tarafından tapuda devir edilmiş olup, devrin ölünceye kadar bakım akdi karşılığı yapıldığı sabittir. Tasfiyeye konu taşınmaz, evlilik birliği içinde başlayan ve boşanma davasından sonra da devam eden bakım borcu karşılığında edinilmiş, yani taşınmazın karşılığı olan edim (bakım borcu) boşanma davasından sonra da devam etmektedir.
Tüm bu açıklamalara göre, taşınmazın bir kısmı evlilik birliği içinde emek karşılığında edinildiğine göre, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapıldığı tarih ile edimin devam ettiği boşanma dava tarihinden sonraki/bakım alacaklısının vefat ettiği tarihler, evlilik birliği içindeki süreler dikkate alınarak, edimin tamamının süresinin evlilik birliği içindeki edim süresine oranı belirlenerek, bu oran ile taşınmazın tasfiye (bozma ile güncelliğini yitireceğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) tarihi itibariyle sürüm değeri çarpılmak suretiyle bulunacak artık değerin yarısı üzerinden davacının katılma alacağı hesaplanmalıdır. Mahkemece, yanılgılı ve dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde davanın inançlı işleme dayalı olduğuna ve taşınmazın tamamının kişisel mal olarak kabulüne dair tespitler hatalı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
Baba Adına Kayıtlı Olup Fiilen Eş Tarafından Kullanılan Taşınmazın Mal Rejimine Ekleneceğine İlişkin Karar
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 05.12.2018 tarih 2017/15191 esas 2018/19775 sayılı kararı
“Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, 3354 ada 3 parselde 96 nolu bağımsız bölümün davalının babası adına 05.04.2007 tarihinde satın alındığı, aynı tarihte davalının Akbank hesabından 198.000,00 TL … Bülbül adına gönderildiği, ayrıca … Bülbül adına farklı tarihlerde ödemelerin olduğu, site aidat ödemelerinin davalı adına ödendiği, 2009 yılı kira kontratlarında davalının kiraya veren olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar taşınmaz davalının babası adına edinildiğinden davacının alacak hakkı olmadığı gerekçesi ile bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye elverişli değildir. O halde, Mahkemece taşınmazın edinildiği tarihte davalının hesabından para gönderilen kişi ile taşınmazı satan kişi arasında ilişki olup olmadığı, taşınmazın bedelinin kim tarafından ödendiği, taşınmazın edinme tarihindeki değeri gibi hususlar araştırılarak, taşınmaz davalının babası adına edinilmiş olsa da TMK’nin 229. maddesi gereğince eklenecek değer olup olmadığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.”