Boşanmadan Nafaka Alınır Mı?

Boşanmadan Nafaka Alınır Mı?

Nafaka konusu genellikle boşanma davası sürecinde sıkça gündeme gelen bir konu olsa da boşanmadan nafaka talebi evlilik birliği içinde ekonomik zorluk çeken kişiler için merak edilen konulardandır. Bazı durumlarda evlilik birliği içinde meydana gelen olaylar nedeniyle bir taraf diğerini mali olarak desteklemeyi bırakabilmektedir. Bu durumda ” Boşanmadan Nafaka Alınır Mı” sorusu gündeme gelmektedir. Yazımızda boşanma davası açmadan nafaka talep edilip edilemeyeceğini, çocuk için nafaka durumunun nasıl olacağı, evliyken nafaka davasının şartları, açılacak davada delillerin neler olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler vereceğiz. Ayrıca evlilik içinde boşanma olmadan diğer tedbir kararlarını, davanın hangi mahkeme de açılacağı ve tedbir nafakası bağlanma sürecine ilişkin bilgiler vermeyi hedefliyoruz.

Boşanmadan nafaka alınır mı?

Taraflar evlilik birliği içindeyken bazı durumlarda bir taraf diğerine ekonomik olarak destek olmayı bırakabilmektedir. Bu durum genellikle taraflardan birinin evden ayrılarak eşine veya çocuğuna maddi desteği bırakması durumunda gerçekleşmektedir. Maddi olarak zorluğa düşen taraf boşanma davası açarak mahkemeden dava sürecinde ve sonunda kendisi ve çocuk için nafaka talep etmektedir. Burada toplumda boşanma davası açmadan nafaka talep edilemeyeceği gibi yanlış bir algı bulunmaktadır. Nafaka sadece boşanma davasında değil boşanmadan da talep edilebilmektedir.

Evlilik birliği içinde diğer tarafın ekonomik desteğini kaybeden taraf çeşitli nedenlerle boşanma davası açmak istemeyebilir. Evden ayrılan tarafın başka biriyle ilişkisinin olması durumunda boşanma davası açmayarak onunla evlenmesini engellemek ya da eşine kalacak mirastan mahrum kalmama düşüncesi en sık karşılaştığımız durumlardır. Bu noktada Boşanmadan Nafaka Alınır Mı sorusunu sıkça gündeme gelmektedir. Boşanma davası açmak istemeyen ancak eşi tarafından maddi açıdan zor durumda bırakılan kişiler boşanma davası açmadan nafaka talep edebilirler.

Nitekim TMK madde 197’de; ‘Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.

Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.

Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir” şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Sonuç olarak evli çiftlerin birbirlerinden nafaka talep edebilmesi için boşanmış olmalarına veya boşanma davası açmaları gibi zorunlulukları bulunmamaktadır. Eşlerden biri şartları taşıması halinde boşanmadan nafaka alabilecektir.

Ayrı yaşanması durumunda nafaka talebi

Evlilik birliğinde taraflarda biri bazı durumlarda diğer tarafla birlikte yaşamaktan kaçınabilmektedir. Bu durumun haklı bir sebebe dayanıp dayanmamasına göre bazı hukuki sorumluluklar doğacaktır. Eşlerden biri güvenliği, aile huzuru, kişiliğinin zarar görmesi gibi benzeri durumlar varsa ayrı yaşama hakkına sahiptir. Bu durumda haklı gerekçelerle birlikte yaşamaktan kaçınan eş mahkemeden nafaka, konut ve ev eşyalarından yararlanma ve malların yönetimine ilişkin çeşitli önlemler alınmasını talep edebilmektedir.

Diğer taraftan eşlerden birinin haklı bir gerekçesi bulunmadan ortak yaşamdan ayrılması ve geri dönmemesi, birlikte yaşamaktan kaçınması durumunda aynı taleplerde bulunulabilir. Burada açılacak davada birlikte yaşamaktan kaçınmanın haklı sebebe dayanıp dayanılmadığının uygun şekilde ispatlanması büyük önem taşır. Aksi halde açılan davanın reddedilme olasılığıyla karşı karşıya kalınacaktır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 20.09.2017 tarih 2017/14600 esas 2017/12294 sayılı kararında

” Davacı; tarafların evli olduklarını, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, davalının davacı ve çocuklarının geçimi ve masraflarıyla ilgilenmediğini, davalının evlilik dışı başka bir kadınla birlikte yaşadığını, davalının davacı üzerinden 30.000 TL kredi çektiğini, davacının asgari ücretle çalıştığı için bu krediyi ödemekte zorlandığını belirterek, davacı kadın için aylık 600,00 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 400,00’er TL, toplam 1.400,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı; davacının sorumluluklarını yerine getirmediği için bir müddet ayrı yaşadıklarını, ayrı yaşadıkları dönemde evin ve çocukların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, işsiz olduğunu, davacının talep ettiği nafakayı ödemesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacı lehine talep edilen tedbir nafakası talebinin reddi ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müşterek çocuklar 15/10/2001 d.lu Kağancan ve 25/10/2002 Altay lehine ayrı ayrı 175’er TL olmak üzere toplam aylık 350 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.

Türk Medeni Kanunu’nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin “ekonomik güçleri” ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.

Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının … kaydına göre aylık 1.201,50 TL geliri bulunduğu, 300,00 TL kirada oturduğu; davalının ise çalışmadığı, dava tarihinden önce işinden ayrıldığı, duruşmalardaki beyanlarından ise dava dışı bir kadınla birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır.Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin güçleri esas alınmıştır.

Davalı koca birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Davacı kadının maaşının olması, gelirinin davalı kocadan az veya çok olması, davalı kocanın ortak giderlere katılma yükümlülüğünü büsbütün ortadan kaldırmaz. Zira evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılaması gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Bu giderlere örnek olarak kira parası, yakıt parası, elektrik, su ve telefon parası gibi giderler gösterilebilir. Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini, ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Davacının gelirinin olmasının nafaka miktarını tayin ederken nazara alınır, davalının gelirinin az bulunması veya gelirinin bulunmaması davalıyı nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. En azından asgari ücret seviyesinde gelirinin bulunduğunun kabulü gerekir.

O halde mahkemece; ayrı yaşamada haklılığını ispat eden davacı kadının, davalı eşi ile birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği gözetilerek, davacı kadın lehine de tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesine uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı kadın yönünden tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumu, tedbir nafakasının niteliği, çocukların yaşı, ihtiyacı, eğitim durumu dikkate alınarak, mahkemece müşterek çocuklar lehine takdir edilen nafakalar bir miktar az olup, Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.”

Boşanmadan çocuk için nafaka talep edilebilir mi?

Boşanma davası açmadan gerekli olması durumunda mahkeme tarafından pek çok önlem alınabilmektedir. Talep halinde boşanma davası açmadan da çocuk için nafaka talep edilebilmektedir. Taraflar birlikte yaşamaya ara vermesi durumunda çocuk fiilen taraflardan birinin yanında bulunacaktır. Türk Medeni Kanununun 327/1. maddesi gereğince; ana babanın küçük çocuğun bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderlerini karşılamakla mükellef olduğundan çocuk hangi tarafla fiilen kalıyorsa o taraf çocuk için nafaka talep edebilecektir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumu, çocukların yaşı, ihtiyacı, eğitim durumu dikkate alınarak nafaka miktarı belirlenecektir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 18.01.2017 tarih 2016/21352 esas 2017/197 sayılı kararı

”Davacı; davalı ile 23.10.2003 tarihinde evlendiklerini, davalının ailesinin sürekli evliliklerine müdahale ettiklerini, davalının da buna ses çıkarmadığını, evlilik birliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediğini, en sonunda da kendisini ve çocukları evden kovduğunu, bir daha da arayıp sormadığını, dolayısıyla ayrı yaşamada haklı olduğunu iddia ederek, kendisi ve müşterek iki çocuğu lehine ayrı ayrı 400’er TL tedbir nafakasının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu, evlilikleri boyunca davacının çoğunlukla kendi ailesinin evinde kaldığını, en sonunda da tatile gideceğini söylediği halde bir daha eve dönmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının kendi iradesi ile evden ayrılıp annesi yanına döndüğü, davacının ayrı yaşama hususunda haklı olduğunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından davacı kadının, ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat edemediği anlaşılmasına göre; mahkemece, kadının tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, bu nedenle bu yöne ilişen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davada, ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı davacı kadın ve müşterek çocuklar lehine tedbir nafakası istenilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 327/1. maddesi gereğince; ana babanın küçük çocuğun bakım, eğitim ve korunması için gerekli giderlerini karşılamakla mükellef olmasına ve müşterek çocuğun fiilen davacı anne yanında bulunduğunun anlaşılmasına göre; çocukların ihtiyaçları, tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyet ölçüsünde davacı anne yanında bulunan çocuklar lehine, uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken (davacı kadının ayrı yaşamada haklı olmadığından bahisle) küçük için istenen tedbir nafakasının da reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

İlgili Makale: Nafaka Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi?

Boşanma olmadan evlilik içi tedbir kararları

Genellikle boşanma davası açılmadan nafaka davasının açılacağı konusunda bilgiler verilmişse de mahkemeden talep edilebilecek diğer tedbirler hakkında çoğu kişinin bilgi sahibi olmadığıyla sık sık karşılaşmaktayız. Mahkemenin evlilik birliğinin korunması amacıyla alabileceği nafaka kararı verebileceği gibi diğer pek çok önlem kararı da alabilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alabilir. Eşin talepte bulunması gerekli olup mahkemenin bu kararları eşlerden birinin talebi olmadan kendiliğinden alması mümkün değildir.

Türk Medeni Kanununun birliğin korunması başlıklı 195.maddesinde ”Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler.
Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir.
Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır” şeklinde düzenlenmiştir.

Taraflardan birinin birlikte yaşamaya ara vermesinin haklı bir sebebe dayanması durumunda ya da haklı bir sebep olmaksızın birinin diğeriyle birlikte yaşamaktan kaçınması halinde talep üzerine mahkeme tarafından nafaka, konut ve ev eşyasından yararlanma, malların yönetimine ilişkin önlemler alınabilmektedir.

Mahkeme talep halinde borçlulara ait önlem kararı da verebilmektedir. Türk Medeni Kanununun 198.maddesinde ”Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Ayrıca taraflardan biri aile birliğine karşı ekonomik sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındığı halde savurganlık yaparak ailenin ekonomik varlığını ihlal içine giriyorsa hakim gerekli önlemleri alabilir. Türk Medeni Kanununun 199.maddesinde ”Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Boşanma davası açmadan nafaka davasında deliller

Boşanma davası açmadan nafaka davası açılması durumunda nafaka talebinin haklılığını ispatlayacak gerekçelerin ortaya konulması ve delillendirilmesi önemlidir. Öncelikle boşanmadan nafaka davasında ilk ispatlanacak olgu tarafların birlikte yaşamaya ara vermesinin nedenleridir. Nafaka talep eden kişi mevcut durumun şartlarına göre ayrı yaşamakta haklı gerekçelerinin bulunduğunu ispat etmeli ya da haklı neden olmadan eşinin birlikte yaşamaktan kaçındığını ispatlaması gerekmektedir. Bunu ispat için kullanılabilecek en uygun delillerden biri tanık ifadeleridir. Dava dosyasına sunacağız tanıklar hem birlikte yaşamaya ara verilmesinin gerekçelerini hem de karşı tarafın ekonomik katkı sağlamadığı hakkında bilgi vermesi önemlidir. Yani kadının ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat etmesi ya da eşinin haklı bir neden olmadan eve dönmediğini ispatlaması gerekir. Birlikte yaşamaya ara verilmesinin gerekçesi net olarak ispatlanamadığı durumlarda davayı kaybetme riski yüksektir.

Nafaka talep eden kişi yaşadığı ekonomik yönden mağduriyeti ayrıntılı olarak açıklamalıdır. Bunu açıklarken hem kendi durumu hem de karşı tarafın ekonomik ve sosyal durumuyla ilgili ayrıntılı bilgi vererek bunları ispatlayacak delilleri mahkemeye sunmalıdır. Bu noktada aile birliğinin giderlerini, konut kirası, faturalar, diğer ihtiyaçlar, özel durumların varlığı halinde bunlara ilişkin belgeleri dava dosyasında yer verilmelidir. Ayrıca karşı tarafın sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin belgeleri tanık ifadeleri ile destekleyerek sunulması nafaka miktarının belirlenmesi sırasında büyük öneme sahiptir.

Sonuç olarak boşanmadan nafaka davasında birlikte yaşamaya ara verilmesinin nedenleri ispatlanmalı daha sonrasında her iki tarafın ekonomik ve sosyal durumları ayrıntılı şekilde ortaya koyulmalıdır. Her durum kendine özgü durumlar barındırdığı için sürecin başından sonuna kadar alanında uzman avukattan yardım alınması hak kaybına uğramamanız için büyük öneme sahiptir.

Boşanmadan nafaka davası hangi mahkemede açılır?

Boşanmadan nafaka davası açılırken görevli ve yetkili mahkeme merak edilen konulardan bir diğeridir. Öncelikle boşanmadan nafaka davasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla görevlidir. Boşanma davası açmadan açılacak nafaka davasında yetkili mahkeme taraflardan birinin yerleşim yeridir. Eşlerden her ikisi de evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler için dava açmışsa yetkili mahkeme ilk davayı açan tarafın yerleşim yeri yetkilidir. Boşanmadan nafaka talebi evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemlerden biridir.

Türk Medeni Kanununun 201.maddesinde ”Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk istemde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.

Önlemlerin değiştirilmesi, tamamlanması veya kaldırılması konusunda yetkili mahkeme, önlem kararını veren mahkemedir. Ancak, her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse, yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yeni yerleşim yeri mahkemesidir” şeklinde düzenlenmiştir.

Tedbir nafakası ne kadar sürede bağlanır?

Boşanmadan nafaka alınır mı sorusuna ayrıntılı olarak yanıt verdikten sonra bundan sonraki merak edilen konu dava açtıktan sonra ne kadar sürede nafaka bağlanacağıdır. Bu noktada kesin süre vermek mümkün değildir. Tedbir nafakasının bağlanma süresi davanın açıldığı mahkemenin yoğunluğuna, dava ve cevap dilekçelerinin hazırlanma süresine, tanık dinlenmesi durumunda tanıkların sayısı ve duruşmaya katılım durumlarına, mahkeme tarafından talep edilen evrakların dönüşünün hızı gibi pek çok faktöre göre değişiklik göstermektedir.

bir yorum bırakın

Hemen Ara