Boşanma Davasında Uyuşturucu Kullanımı

Boşanma Davasında Uyuşturucu Kullanımı

Boşanma süreci taraflar bakımında hem hukuki hem de duygusal açıdan zorlu bir süreçtir. Evlilik birliğinde taraflardan birinin uyuşturucu madde bağımlılığının bulunması diğer taraf için evlilik birliğini çekilmez hale getirebilir. Boşanma davasında uyuşturucu kullanımı tarafları hem duygusal hem de ekonomik açıdan zor durumda bırakabilmektedir. Yazımızda boşanma davasında uyuşturucu kullanımını, bunun boşanma sebebi olup olmadığını, hangi şartlarda dava açılabileceği hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi amaçlıyoruz. Ayrıca boşanma davasında uyuşturucu kullanıldığının nasıl ispatlanacağını, boşanma davası sürecinde uyuşturucu testi istenme durumunu ve uyuşturucu bağımlılığının velayet üzerine olan etkisi hakkında da ayrıntılı bilgiler vererek bu duruma maruz kalan kişiler için boşanma sürecinde karşılaşılabilecek durumlar hakkında bilgi sahibi olunmasını hedefliyoruz.

Boşanma Davasında Uyuşturucu Kullanımı

Evlilik birliğinde taraflardan birinin uyuşturucu kullanımı ve bu durumun sürekli şekilde ve alışkanlık hale gelmesi durumu diğer tarafın evliliği sürdürmesini zorlaştırmaktadır. Boşanma davasında uyuşturucu kullanımında uyuşturucu kullanan taraf sıklıkla evlilik birliğinden doğan sorumluluklarını ihmal etmekte, bağımlılığın etkisiyle eşine çoğu zaman psikolojik şiddet uygulamakta ve bağımlılığı çoğu zaman aile ekonomisine de zarar vermektedir. Tarafların müşterek çocuğun bulunması durumunda çocuğun gelişimi de olumsuz etkilenmektedir. Bu şartlar altında boşanma davasında uyuşturucu kullanım durumu boşanma gerekçesi oluşturabilmektedir.

Boşanma davasında uyuşturucu kullanımı diğer eş için zorlu bir süreç oluşturmaktadır. Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız durum uyuşturucu kullanan taraf diğer tarafı uyuşturucu kullanımnın nadir olduğunu söyleyerek bağımlılık durumunun olmadığı şeklinde ikna eder ve diğer taraf da bu duruma göz yumar. Ancak daha sonra uyuşturucu kullanımı alışkanlık halini aldığında diğer taraf durumun ciddiyetini fark eder. Bu noktada uyuşturucu kullanan taraf tedavi görmesi için ikna edilmeye çalışılsa da genellikle reddedilir.

Boşanma davasında uyuşturucu kullanımı evlilik birliğinde taraflar için kritik sonuçlar oluşturabilecek bir durumdur. Evlilik birliğinde uyuşturucu kullanan tarafın davranışlarına maruz kalan diğer taraf için boşanma sürecine girilmesi durumunda hem eşin uyuşturucu kullanımı ispatlanmalı hem de bu durumun evliliğe olan etkisi ve boşanma kararı almaya getiren olayların ayrıntılı olarak açıklanması gerekmektedir.

Boşanma davasında uyuşturucu kullanıldığı nasıl ispatlanır?

Boşanma davasında eşlerden birinin uyuşturucu kullanıma bağlı olarak diğer tarafı maruz bıraktığı olayların sadece mahkemeye sunulması yeterli olmayı ayrıca bu durumun hukuka uygun delillerle ispatlanması gerekmektedir. Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız yanlış algı boşanma davasında uyuşturucu kullanan tarafın uyuşturucu kullanmadığını ispatlaması gerektiği düşünülmesidir. İspat yükü eşinin uyuşturucu kullandığını iddia eden ve bu nedenle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia eden tarafa aittir.

Boşanma davasında uyuşturucu kullanımının hukuka uygun delillerle mahkemeye sunulması gerekmektedir. Bu delillerden en önemlileri eşin uyuşturucu kullanımın hastane kayıtları ve doktor raporlarıyla sabit olması durumunda bunların mahkemeye sunulmasıdır. Böylece mahkeme uyuşturucu madde bağımlılığının boyutunu somut şekilde uzman raporlarıyla görebilecektir. Diğer bir delil ise uyuşturucu kullanan tarafın uyuşturucu madde kullanımı, bulundurması veya uyuşturucu maddenin ticareti nedeniyle suç kayıtlarıdır. Bu durumun mutlaka boşanma davasında mahkemeye sunulması ve ilgili suç dosyalarının da celp edilerek incelenmesi talep edilmelidir. Kişinin bu suçlarla ilgili ceza alıp almaması boşanma davasına bakan mahkeme için önemli değildir.

Boşanma davasında uyuşturucu kullanımına ilişkin en önemli delillerden biri de tanık ifadeleridir. Tanıkların uyuşturucu kullanan tarafın eşine ve çocuklarına olan olumsuz tavrıyla ilgili bilgi sahibi olmaları durumunda ifadeleri büyük öneme sahiptir. Ayrıca tanıkların evde uyuşturucu kullanımına yarayan malzemeleri evde görmesi, uyuşturucu kullanan tarafı madde etkisindeyken görmeleri gibi durumlarda da bunlara ilişkin şahitlikleri dava sürecinde kritik öneme sahiptir. Tanıkların bu durumlara ilişkin bizzat gördükleri veya duydukları olayları mahkemede ifade etmeleri önemlidir. Boşanma davasının tarafı olan kişinin aktardıklarıyla tanıklık yapılması durumunda ifadelerine önem verilmeyecektir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.03.2024 tarih 2023/4940 esas 2024/1565 sayılı kararında

”davalı erkeğin evlilik birliği içinde hırsızlık suçundan cezaevinde 20 ay yattığı, bunun yanında davalı erkeğin uyuşturucu uyarıcı madde kullandığı, tanıkların müşterek konutta uyuşturucu madde örneklerine bizzat şahit oldukları, yine davalı erkeği gözlerinin altının morarmış ve kendinde olmayan bir halde gördükleri, bu haliyle erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 27.11.2013 tarih 2013/14497 esas 2013/27700 sayılı kararında

”tanıkların huzurunda “15-16 yaşımdan beri uyuşturucu kullanıyorum bana kimse karışamaz” dediği ; buna karşılık davalı-davacı kadının da, eşine sürekli hakaret ettiği, eşinin akrabalarını istemediği anlaşılmaktadır.”

Sonuç olarak boşanma davasında uyuşturucu kullanımının ispatında pek çok delil kullanılabilir. Deliller mevcut durumun koşullarına göre çeşitlenecektir. Örneğin uyuşturucu kullanan tarafın bu nedenle iş yerinde bir sorun yaşaması durumunda bu durumun yazılı olarak tutanak altına alınmışsa veya bir şikayet durumu mevcutsa bu belgelerin de mahkeme aracılığıyla celp edilmesi istenebilir. Bu nedenle boşanma davasında uyuşturucu kullanımının ispatında mevcut duruma özel olarak belirlenecektir.

Boşanma davasında uyuşturucu testi istenir mi?

Boşanma davasında uyuşturucu kullanımının ispatında mahkeme tarafında uyuşturucu testi talep edilip edilemeyeceği merak edilen konuların başında gelmektedir. Boşanma davasında tarafların muvafakati olması durumunda mahkeme tarafından uyuşturucu testi istenebilir. Mahkeme bu durumda uyuşturucu testi için kendi belirlediği bir hastaneden rapor alınmasını talep eder. Ancak uyuşturucu kullanan tarafın teste onay vermemesi durumunda kişiden zorla test alınamaz.

Boşanma davasında aile mahkemesi tarafından uyuşturucu kullanan tarafın onay vermesi durumunda uyuşturucu testi için rapor talep etmesi durumu her zaman olumlu sonuç oluşturmaz. Bunun nedeni uyuşturucu kullanan taraf evlilik birliğinde uyuşturucu kullansa da boşanma davasında bu durumun aleyhine sonuç oluşturacağını öngörmesi nedeniyle dava sırasında uyuşturucu kullanımına dikkat ederek uyuşturucu testinde madde kullandığının çıkmasını engelleyebilir. Bu şekilde testin negatif çıkmasını sağlayarak bir nevi kendini aklamış duruma geçebilir.

Uyuşturucu kullanan kişinin kullandığı maddeye göre uyuşturucu testinde kullanım hakkında verilecek bilgi değişecektir. Uyuşturucu testi için kan, saç ve idrar örneği alınabilmektedir. Bu testlerde:

  • İdrar testinde kullanılan maddeye göre değişmekle birlikte genellikle 3 günlük kullanım hakkında bilgi verir. Eroin idrarda 2-4 gün arasında kalır, bu süre geçtikten sonra verilen idrar testi negatif çıkar. Esrar 1-3 gün, kokain 12-48 saat idrarda kalmaktadır.
  • Saç numunesinde uyuşturucu testi 4 ile 6 ay içinde madde kullanımına dair bilgi verir.
  • Kan testinde ise her uyuşturucunun kalma süresi farklıdır. Örneğin; kokain yaklaşık 24-48 saat, esrar genellikle 1-3 gün, eroin 6-12 saat içinde tespit edilebilir, metabolitleri ise 1-3 güne kadar amfetaminler 12 saat ila birkaç gün arasında kullanımı hakkında bilgi alınabilmektedir.

Görüleceği gibi uyuşturucu testinde madde kullanımına ilişkin bazı süreler bulunup boşanma davasında uyuşturucu testi talep edilmesi durumunda testin verileceği zaman kişi tarafından bilineceğinden bu sürelere dikkat ederek testin negatif çıkması sağlanabilir.

Sonuç olarak boşanma davasında uyuşturucu testi uyuşturucu kullandığı iddia edilen tarafın muvafakati varsa istenebilir. Ancak uyuşturucu kullanımının uyuşturucu testiyle ispatında bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle uyuşturucu kullanımının ispatında tanık ifadeleri, hastane kayıtları ve doktor raporları, suç kayıtları gibi somut delillerle ispatlanması büyük öneme sahiptir. Bu noktada alanında uzman avukattan hukuki yardım alınması boşanma dava sürecinde kritik rol oynar.

Eşin uyuşturucu kullanması boşanma sebebi mi?

Eşlerden birinin uyuşturucu kullanımı diğer taraf için boşanma nedeni oluşturup oluşturmayacağı hakkında yanlış bilinen bir çok bilgi bulunmaktadır. Öncelikle eşin uyuşturucu kullanması başlı başına bir boşanma sebebi değildir. Eşin uyuşturucu kullanımının diğer eşe ve evlilik birliğine olan etkisi önemlidir. Eşin uyuşturucu kullanması sürekli ve alışkanlık haline geldiğinde bağımlılığı nedeniyle aile birliğinin sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmiyorsa, ailesini ihmal ediyorsa, bağımlılığı nedeniyle ailenin ekonomik durumuna zarar veriyorsa, uyuşturucu kullanımı nedeniyle eşine psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakıyorsa bu nedenlerle evlilik birliği diğer eş açısında çekilmez bir hal aldıysa boşanma nedeni olarak öne sürülebilir.

Eşin uyuşturucu kullanımının boşanma davasında boşanma sebebi olarak öne sürülebilmesi için bazı dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmaktadır. Öncelikle eşin uyuşturucu kullanımının sıklığı, alışkanlık haline gelip gelmediği büyük öneme sahiptir. Ayrıca uyuşturucu kullanımının boşanma davası açılmadan ne kadar önce gerçekleştiği de büyük öneme sahiptir. Eşin uyuşturucu kullanımı alışkanlık halini almadıysa ve boşanma davası açılmadan çok önce gerçekleşen bir kullanım sonrası evlilik birliğine devam edildiyse boşanma davası açan taraf bunu boşanma nedeni olarak öne süremez, boşanma nedeni olarak sunulması durumunda ise erkeğe kusur olarak yüklenemez. Bu nedenle eşin uyuşturucu kullanımının boşanma sebebi olarak kabul edilip edilmeyeceği mevcut durumun şartlarına göre değerlendirilmesi gereklidir.

Sonuç olarak eşin uyuşturucu kullanması boşanma nedenidir. Ancak eşin uyuşturucu kullanımının boşanma sebebi olarak öne sürülmesi yeterli olmayıp aynı zamanda diğer tarafın bu nedenle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini ve evlilik birliğine devam etmenin kendisinden beklenemeyecek hal aldığını da mahkemeye sunması ve ispatlaması gerekmektedir.

Uyuşturucu madde bağımlılığı nedeniyle boşanma davası

Uyuşturucu madde bağımlılığı nedeniyle boşanma davası Türk Medeni Kanununda özel bir boşanma nedeni olarak düzenlenmemiştir. Ancak uyuşturucu madde bağımlılığı, evlilik birliğinde diğer taraf açısından evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi durumunda genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davasında boşanma nedeni olarak öne sürülebilir. Uyuşturucu madde bağımlılığını evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında boşanma davasında sunabilmek için bazı koşulların mevcut olması gerekmektedir. Bunlar:

  • Uyuşturucu kullanımının sürekli ve alışkanlık hale gelmesi ve bunun ispatlanması,
  • Uyuşturucu kullanan eşin davranışları nedeniyle diğer eş açısından evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi ve bunun ispatlanması
  • Boşanma gerekçesi olarak sunulan olaylardan sonra evlilik birliğine devam edilmemiş olması

Sonuç olarak uyuşturucu madde bağımlılığı nedeniyle özel bir boşanma sebebi kanunda düzenlenmemiş olsa da evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davasında uyuşturucu kullanımı şartları taşıması halinde boşanma gerekçesi olarak sunulabilecektir.

İlgili Makale: Çocuğun velayeti hangi durumlarda anneye verilmez?

Uyuşturucu kullanan babaya velayet verilir mi?

Boşanma sürecinde tarafların müşterek çocuğunun bulunması durumunda velayet konusu en önemli konulardan biridir. Evlilik birliğinde eşinin uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle bir çok zorlukla karşılaşan taraf için çocuğun velayeti konusunda nasıl karar verileceği kritik öneme sahiptir. Öncelikle mahkeme velayet konusunda her aşamada çocuğun üstün menfaatini ön planda tutacaktır. Çocuğun gelişimi, güvenliği, sağlığı ve ihtiyaçları velayet konusunda ön planda tutulacak faktörlerdir. Uyuşturucu kullanan baba çocuğa yeterli bakım ve gözetim yükümlülüğünü sağlayamayıp, çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği ve uyuşturucu kullanımı çocukla olan ilişkisine de zarar vereceğinden velayetin bu şartlarda babaya verilmesi söz konusu olmayacaktır.

Yargıtayın da aynı görüşte bir çok kararı bulunmaktadır. Hatta ilk derece mahkemesi tarafında uyuşturucu kullanan babaya velayetin verilmesi ve annenin bu konuda itiraz etmemesi halinde bile ilgili kararın çocuğun üstün menfaatine aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 08.02.2018 tarih 2016/10592 esas 2018/1617 sayılı kararında

”Tarafların ortak çocuklarından …’ın velayeti davacı anneye, … ile …’ın velayetleri ise davalı babaya verilmiş, davalı …’ın velayetinin de kendisine verilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmü bu yönden de temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalının uyuşturucu kullandığı, bu sebeple hakkında ceza kararları bulunduğu, yine ortak çocuk …’a karşı fiziksel şiddet eyleminden dolayı hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmaktadır. Velayet kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında hakim tarafından ortaya çıkan koşulların değerlendirilmesi veres’en dikkate alınması gerekir.

Her ne kadar davacı kadın … ve …’ın velayeti yönünden temyiz talebinde bulunmamış ise de Dairemiz’ce bu husus resen dikkate alınarak inceleme yönüne gidilmiştir. O halde mahkemece yapılan iş aile mahkemeleri nezdinde bulunan sosyal çalışmacı, pedagog ve psikologlardan çocukların velayeti konusunda rapor alınması, idrak çağında olan …’ın mahkemede bizzat hakim tarafından dinlenilerek çocukların üstün yararı ve kardeşlerin birbirinden ayrılmaması ilkesi de gözetilerek velayet konusunda karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenle hükmün ortak çocuklar … ve …’ın velayetleri yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 27.10.2021 tarih 2021/6445 esas 2021/7818 sayılı kararında

”Kişisel ilişki kurulurken analık ve babalık duygularından önce çocuğun üstün yararı dikkate alınmalıdır. Dosyada toplanan delillere ve erkeğe yüklenen kusurlara göre davalı- karşı davacı erkeğin şiddet içerikli davranışlarda bulunduğu, alkol ve uyuşturucu madde kullandığı, Amatem’de tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, velayeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulması konusunda uzman raporu alınarak ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çocuğun üstün yararını tehlikeye düşürmeyecek ve amaca da uygun şekilde kişisel ilişki tesisi gerekirken, açıklanan husus nazara alınmadan eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 02.10.2014 tarih 2014/8526 esas 2014/19193 sayılı kararında

”Her ne kadar sosyal hizmet uzmanı tarafından düzenlenen raporda çocukların baba yanında kalmasının uygun olduğu belirtilmiş ise de; dinlenen tanık beyanlarından babanın uyuşturucu maddeler kullandığı, kullanınca kendini kaybettiği, eşyaları kırıp zarar verdiği, uzun süreler eve gelmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, çocukların üstün yararı gereği velayetlerinin anneye verilmesi gerekirken, yazılı şekilde babaya verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle boşanma yargıtay kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 14.04.2021 tarih 2021/1246 esas 2021/3011 sayılı kararı

”Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi tarafından erkeğe alkol ve uyuşturucu madde kullanımından kusur verilmiş ise de, erkeğe bu kusurun yüklenmesi doğru görülmemiş, erkeğin bir dönem uyuşturucu ve alkol kullandığı tanık beyanlarından sabit ise de, erkeğin, tanıkların alkol ve uyuşturucu kullanımına tanıklık ettiği zamandan sonra devamlılık arz edecek şekilde alkol ve uyuşturucu kullandığı hususunda dosyaya yansımış delil bulunmadığı ve buna göre erkeğin kusursuz olduğu anlaşıldığından, kadının asıl davasının reddine karar verilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden eşlerin fiili birlikteliği sırasında davalı-karşı davacı erkeğin evlilik birlikteliğini çekilmez hale sokacak şekilde ve sürekli alkol ve uyuşturucu madde kullandığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde, davacı-karşı davalı kadının davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.09.2018 tarih 2016/21591esas 2018/9036 sayılı kararı

”Mahkemece,…Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/86 esas, 2011/151 karar sayılı ve 10/10/2011 kesinleşme tarihli dosyasının incelenmesi sonucunda; erkeğin esrar kullandığını ceza davasında vermiş olduğu savunmasında ikrar ettiği ve erkeğin esrar elde etmek amacıyla kenevir bitkisi ekimi yapmak suçundan dolayı 10 ay hapis cezası aldığı görülmekle, davacı kadının , davalı erkek hakkındaki uyuşturucu madde ve esrar kullandığı iddiası erkeğin ikrarları ile sabit olduğu gerekçesi ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de ; söz konusu ceza dosyasındaki suç tarihinin ve erkeğin bu suça ilişkin savunma tarihinin evlilik tarihinden önce olduğu, davacı kadın tarafından evlilik birliği içerisinde davalı erkeğin uyuşturucu kullandığı vakıasının başka delillerle de ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Buna göre; esrar ve uyuşturucu kullanma vakıası, davalı erkeğe kusur olarak yüklenemez.

Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilememiş, Türk Medeni Kanununun 166/1’nci maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsuru davada gerçekleşmemiştir. Durum böyleyken mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçeyle boşanma kararı verilmesi doğru değilse de; boşanma hükmü temyiz edilmediğinden bu husus bozma nedeni yapılmamış; yanlışlık eleştirilmekle yetinilmiştir.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 23.05.2024 tarih 2023/5251esas 2024/3791 sayılı kararında

”Bölge Adliye Mahkemesinin14.06.2021 tarih ve 2020/622 Esas 201/816 Karar sayılı kararı ile,davalıya ait tedavi kayıtlarında, davalının 3 yıldan beri yoğun biçimde madde kullandığı, yapılan tetkikler sonucunda ayrılıkları ve farklılıkları tespit arasında manidar bir fark bulunduğu, bu durumun değerlendirilmeye alınmasının önerildiği, kannabinoid kullanımına bağlı zihin ve davranış bozuklukları tespit edildiği, mental esneklik ve akıl yürütme becerilerinde güçlük olduğu yönünde görüş bildirilmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesince davalının, dava ve fiil ehliyetini ortadan kaldıracak derecede uyuşturucu bağımlılığı bulunup bulunmadığı hususu araştırılmamıştır.

Sağlık raporu aldırılmadığı gerekçesi ile; davalının dava ve fiil ehliyetini ortadan kaldıracak derecede uyuşturucu bağımlılığı bulunup bulunmadığının tespiti için tam teşekküllü bir hastaneden sağlık kurulu raporu aldırılması, dava ve fiil ehliyetini ortadan kaldıracak derecede uyuşturucu bağımlılığı bulunduğunun tespiti halinde davalıya vasi atanması yönünde Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulması, vasi atandığı takdirde vasinin davaya katılımı sağlanarak davanın görülmesi için başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

.

bir yorum bırakın

Hemen Ara