Boşanma davasında tarafların boşanma nedeni olarak gösterdiği olayları ispatlaması boşanma dava sürecinde kritik öneme sahiptir. Boşanma dava sürecinde ispat için pek çok delil kullanılabilmektedir. Bunlardan biri de taraflar arasında gerçekleşen olayları ispatlar ses kayıtlarıdır. Ancak ses kaydının boşanma davasında delil olarak kullanılabilmesi için hukuki uygun şekilde elde edilmesi gerekmektedir. Yazımızda ses kaydının boşanma davasında delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı, kanıt oluşturmak için ses kaydı alınmasının suç oluşturup oluşturmayacağı, ses kaydının hangi durumlarda delil sayılacağına ilişkin ayrıntılı bilgi vereceğiz. Ayrıca eşin bilgisi dışında alınan telefon konuşması kaydı, eşin telefonuna casus yazılım yükleyerek elde edilen ses kaydı, konuta veya araca ses dinleme cihazı yerleştirilerek alınan ses kaydının delil niteliği hakkında da ayrıntılı bilgiler vermeyi hedefliyoruz.
Boşanma davasında ses kaydı delil sayılır mı?
Boşanma davasında öne sürülen olayların ispatında ses kayıtlarının kullanılıp kullanılamayacağı özellikle hangi yoldan elde edilen ses kayıtların mahkemeye sunulabileceği merak edilen konuların başında gelmektedir. Taraflar boşanma sürecinde güven sarsıcı davranışlar, küfür, hakaret gibi olayların ispatında ses kayıtlarına sıkça başvurmaktadırlar. Ancak ses kayıtlarının hukuka aykırı şekilde elde edilmesi durumunda mahkeme tarafından olayın ispatında dikkate alınmayacaktır. Yani mahkeme hukuka aykırı delile dayanarak tarafa kusur yükleyemez.
Boşanma davasında ses kaydının hukuka aykırı şekilde yaratılması örneğin mevcut ses kaydında yapılan oynamalar ve montajla sonucunda elde edilmesi durumunda hukuka aykırı delil niteliğindedir. Eşin bilgisi dışında ortak konuta veya araca yerleştirilen ses kayıt cihazından elde edilen delillerde kullanılamaz. Yine eşiyle olan telefondaki konuşmaları eşin bilgisi dışında önceden hazırlıklı şekilde telefonunda bulunan ses kaydı uygulamalarıyla kaydetmesi durumunda elde edilen kayıtlar hukuka aykırı delil niteliğindedir. Bu şekilde elde edilen ses kayıtları hukuka aykırı delil niteliğinde olduğundan kusur belirlemesinde dikkate alınamaz. Yani hukuka aykırı delil hükme esas alınmayacaktır.
Boşanma davasında ses kaydının hukuka uygun şekilde mahkemeye sunulabileceği durumlar oldukça sınırlıdır. Örneğin tarafların birbirlerine whatsapp üzerinden gönderdikleri ses kayıtları boşanma davasında sunulabilecek hukuka uygun delillerdendir. Yine ses kaydının tarafların bilgisi dahilinde alınması durumunda da hukuka uygun delil niteliğindedir.
Sonuç olarak boşanma davasında ses kaydı delil sayılır mı sorusunun cevabı mevcut durumun koşullarına göre değişiklik gösterecektir. Ses kaydının hukuka uygun şekilde elde edilmesi durumunda boşanma davasında delil olarak sayılır. Ancak ses kaydının hukuka aykırı yoldan elde edilmesi halinde mahkemeye delil olarak sunulmuş olsa bile hükme esas alınmayacaktır.
Kanıt için ses kaydı almak suç mu?
Boşanma davasında ses kaydı deliline başvuran taraflar için ses kaydı almanın suç oluşturup oluşturmayacağı kritik bir konudur. Ses kaydının boşanma davasında mahkemeye sunulması özel hayatın gizliliği ya da haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşturup oluşturmayacağı taraflar açısından merak edilen konulardan biridir.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu Türk Ceza Kanununun 132.maddesinde ‘’
(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur’’ şeklinde düzenlenmiştir.
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ise Türk Ceza Kanununun 134.maddesinde ‘’Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır’’ şeklinde düzenlenmiştir.
Kanıt için ses kaydı alınması durumu ceza hukuku açısından içerikleri elde eden eş bunu yalnızca boşanma dava dosyasında delil olarak kullanmak üzere sunmuş ve başka herhangi bir yerde kullanmamışsa, bu durumda hukuka aykırılık bilinci bulunmaması sebebiyle suç oluşturmayacağı noktasında görüş birliği bulunmaktadır. Ancak ses kayıtlarını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıtılması, mahkeme dışında başkalarına gönderilmesi durumunda suç teşkil edecektir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 16.05.2017 tarih 2015/16839 esas 2017/3990 sayılı kararı
”Dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi olan katılan … tarafından şahsına sürekli hakaret edildiğini iddia eden sanık …‘ın, henüz boşanma davasının açılmadığı ve katılanla fiilen birlikte yaşadıkları dönemde, katılanın kendisine yönelik onur, şeref ve saygınlığını rencide eden sözlerini gizlice kaydedip, söz konusu ses kayıtlarını, boşanma davasının görüldüğü mahkemeye vekili aracılığıyla vermiştir.
Bu olayda katılana ait ses kayıtlarını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, haksız bir saldırı altında ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, daha sonra açtığı boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı kabul edilemeyeceğinden, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraat hükmü kurulması gerekir” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 08.09.2014 tarih 2014/2511 esas 2014/17251 sayılı kararı
Fiilen de beraber oldukları dönemde, resmi nikahlı eşi katılanın sadakatinden kuşkulanan ve kendisini aldattığını düşünen sanığın, birlikte yaşadıkları evin mutfağına ses kayıt cihazı yerleştirerek katılanın bir kişiyle telefonda yaptığı konuşmalara dair seslerini kaydedip, bu kayıtları katılanın kendisini aldattığını söyleyerek müşterek arkadaşları N. ve D.’a dinletmesi, bilahare bu kayıtları açılan boşanma davasında mahkemeye delil olarak sunması biçiminde gelişen olayda; sanığın, kendisini aldattığı düşüncesiyle boşanma aşamasına geldiği katılan hakkında açacağı boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacıyla ses kayıt cihazı ile kayıt yaptığı, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği, ancak şikayetçiye ait ses kayıtlarını müşterek arkadaşlarına dinleterek ifşa eden sanık hakkında, TCK’nın 134/2. maddesi uyarınca özel hayatın gizliliğini ifşa suçu nedeniyle mahkumiyet kararı verilmesi gerekir.
Eşin Hakaret İçerikli Sözlerini Gizli Ses Kaydına Almak Suç mudur?
Evlilik birliğinde taraflar arasında gerilimler ortaya çıktığında bazen taraflar birbirlerine hakaret edebilmektedir. Eşlerden birinin diğerine hakaret içerikli sözler söylemesi psikolojik şiddet içeren davranışlardan olduğundan boşanma nedeni olarak öne sürülebilecek olaylardan sayılmaktadır. Bu durumu boşanma davasında ispatlayabilmek için gizli olarak ses kaydı en fazla başvurulan ispat yöntemidir. Bu noktada gizli alınan ses kaydının boşanma davasında mahkemeye sunulması durumunda ceza hukuku bakımından suç oluşturup oluşturmayacağı taraflar için en merak edilen konulardan biridir. Yargıtayın bu konudaki kararı:
Yargıtay 12.Ceza Dairesi 16.05.2017 tarih 2015/16839 esas 2017/3990 sayılı kararında
”Dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi olan katılan … tarafından şahsına sürekli hakaret edildiğini iddia eden sanık …’ın, henüz boşanma davasının açılmadığı ve katılanla fiilen birlikte yaşadıkları dönemde, katılanın kendisine yönelik onur, şeref ve saygınlığını rencide eden sözlerini gizlice kaydedip, söz konusu ses kayıtlarını, boşanma davasının görüldüğü mahkemeye vekili aracılığıyla vermiştir.
Bu olayda katılana ait ses kayıtlarını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, haksız bir saldırı altında ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, daha sonra açtığı boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı kabul edilemeyeceğinden,
Sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraat hükmü kurulması gerekirken, aynı Kanun’un 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince bozulmasına” şeklinde karar verilmiştir.
Sonuç olarak eşin hakaret içerikli sözlerini gizli ses kaydına alınması, kaydın üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıtılması gibi bir durum bulunmuyorsa kişi ilgili kayıtları sadece boşanma davasına sunmuşsa suç olarak tanımlanmayacaktır.
Ses kaydı almak hangi durumlarda delil sayılır?
Ses kaydı delilinin hangi durumlarda delil sayılacağı tarafların merak ettiği konulardan bir diğerini oluşturur. Ses kaydının özel hukuk ve ceza hukuku bakımından delil sayılma durumu farklı olarak değerlendirilmelidir. Ses kaydının boşanma davasında mevcut durumun şartlarına göre değişmekle birlikte kendisine karşı yapılan, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı ispatlamak amacıyla kayıt altına alması durumunda hukuka uygun delil sayılabilir. Ancak bu durumun tesadüfen ve ani gelişen bir olay olması gerekmektedir. Bu nedenle sistematik ve planlı şekilde sadece delil oluşturmak amacıyla kayıt altına alınması durumunda hukuka aykırı delil olarak kabul edilir.
Ses kaydını yapan kişi kaybolma olasılığı bulunan kanıtların başka şekilde elde edilme ihtimali yoksa delil olarak kabul edilebilir. Ancak kayıtların üçüncü kişilerle üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıtılması, mahkeme dışında başkalarına gönderilmesi durumunda suç teşkil edecektir. Boşanma davasında kişinin kendisinin veya bir yakının öne sürdüğü olayın ispatında kamuya açık alanda video kaydına alması durumunda hukuka uygun delil olarak sayılabilir.
Hukuka aykırı olarak yaratılan ses kaydı boşanma davasında delil olarak kullanılamaz.
Boşanma davasında ses kaydı delil sayılır mı sorusuyla ilgili ses kaydının hukuka aykırı şekilde yaratılması durumunun ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ses kaydının hukuka aykırı yoldan elde edilmesi durumunda mahkeme bazı durumlarda mevcut durumun şartlarını göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmaktadır. Ancak hukuka aykırı yaratılma durumu yani ses kaydının montajla değiştirilerek seslerin birbirine eklenmesi, çıkarılması, değiştirilerek yaratılması durumunda mahkeme tarafından hükme esas alınması mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 tarih 2011/703esas 2012/70 sayılı kararında
”Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de Hukuk Genel Kurulu Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir. Mahkemece, hükme esas alınan CD, davalı kadının rızası dışında kaydedildiği gibi sırf boşanma davasında delil olarak kullanılmak amacıyla bir kurgu sonucu oluşturulmuştur. O halde bu şekilde oluşturulmakla usulsüz olarak yaratılmış bu delilin hükme esas alınması mümkün değildir.” şeklinde karar verilmiştir.
Hukuka aykırı elde edilmiş ses kayıtları delil olarak kullanılamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 29.05.2017 tarih 2016/34 esas 2017/6403 sayılı kararı
”Mahkemece davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Mahkemece davacı-karşı davalı kadın tarafından sunulan ses kaydı kusur belirlemesinde dikkate alınmış ise de, ses kaydının hukuka aykırı olarak elde edilmesi sebebiyle hükme esas alınması mümkün değildir.
Diğer delillerin değerlendirilmesi neticesinde; davalı-karşı davacı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve bağımsız konut temin etmediği; davacı- karşı davalı kadının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmakladır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile reddi doğru bulunmamıştır.”
Eve gizli ses kayıt cihazı yerleştirilerek elde edilen delil hukuka uygun mı?
Müşterek konuta eşten gizli şekilde ses kaydının yerleştirilmesi durumunda bunun boşanma davasında kullanıp kullanılmayacağı mevcut duruma göre farklılık göstermektedir. Eski yargıtay kararlarında tarafların müşterek konutunun eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp, aile yaşamı alanı olarak nitelendirildiği bu nedenle eşlerden birinin aile hayatının gizliliğinini ihlal etmesi ve bunun ses kaydıyla ispatlanması halinde hukuka aykırı olarak nitelendirilmemiştir. Ancak Yargıtay yeni kararlarında eşlerden birinin diğerinden gizli şekilde eve dinleme cihazı yerleştirilmesi sonucu elde edilen ses kaydı hukuka aykırı delil olarak kabul edilmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 22.11.2017 tarih 2016/6077 esas 2017/13267 sayılı kararı
Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; hukuka aykırı olarak elde edilen deliller hükme esas alınamaz. Bu sebeple, davacı-karşı davalı erkeğin eve dinleme cihazı yerleştirmesi sonucu elde edilen “Evliliğin özel anlarını başkaları ile paylaşma” vakıası davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenemez.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı-karşı davalı erkeğin eve dinleme cihazı yerleştirdiği ve aşırı kıskanç davranışlar sergileyerek eşini kontrol altında tutmaya çalıştığı, davalı-karşı davacı kadının ise; birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşine hakaret ettiği anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. O halde davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-karşı davalı erkek lehine maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.10.2008 tarih 2007/17220 esas 2008/13614 sayılı kararı
”Sunulan delil, eşlerin birlikte yaşadıkları konutta, davalının bilgisi dışında koca tarafından hazırlanan bir sistemle elde edilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, (CD)’deki ses kayıtlarının, orijinal olduğu, üzerinde ekleme, çıkarma, kesinti ve kopyalama bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı-davacı, kayıt altına alınan konuşmaların kendisine ait olmadığına ilişkin bir iddia ileri sürmemekte, bu delilin özel hayatının gizliliği ihlal edilerek elde edildiğini belirterek karşı çıkmaktadır.
Bir delilin elde edilişi, kişilerin Anayasa ile tanınmış haklarının ihlali suretiyle gerçekleşmiş ise, onun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin kabulü gerekeceğinde duraksama bulunmamaktadır. Delilin elde edilişinde hukuka uygunluk nedenleri varsa, o zaman kanuna aykırılık ortadan kalkar. Kuşkusuz Anayasaya göre; herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Ancak, evlilik birliğinde eşlerin, evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları da yasal bir zorunluluktur. Eşlerden birinin, bu alana ilişkin özel yaşamı, evlilikle bir araya geldiği ve birlikte yaşadığı hayat arkadaşı olan diğer eşi de en az kendisininki kadar yakından ilgilendirir. O nedenle, evlilikte; evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp, aile yaşamı alanıdır. Bu alanla ilgili de eşlerin tek tek özel yaşamlarının değil, bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır.
Bu bakımdan evliliğin yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir. Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konuta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek, eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz.
Aksine, aile birliğine ilişkin ortak yaşanılan mekana davalının, meşru olmayan bir amaç için arkadaşlarını kabul etmesinde, aile hayatının gizliliğini ihlal söz konusudur. Bu bakımdan sözü edilen delilin elde edilişinde hukuka aykırılık bulunduğundan söz edilemez. O halde yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı-davacının; meşru olmayan bir amaç için karşı cins de dahil olmak üzere arkadaşlarını müşterek konuta aldığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerçekleşmiştir. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu koşullar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı koca tarafından açılan boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
Önceden hazırlıklı planlı şekilde alınan ses kaydı suç oluşturur.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 12.01.2015 tarih 2014/11623 esas 2015/20 sayılı kararı
”Sanık savunması, katılanın beyanı, ses kayıtları çözümüne ilişkin bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; sanığın, eşiyle arasındaki boşanma davasında tanıklık yapan ve aynı zamanda bacanağı olan katılanın, duruşmada, eşinin başka bir kişiyle ilişkisi olduğunu bildiği halde ilişkiyi bilmediğine dair yalan beyanda bulunarak suç işlediğini ispat etmek amacıyla, katılanla yaptığı telefon görüşmesinde, katılana özel olarak sorular sorarak, katılanın cevaplarını ve aralarındaki tüm konuşmaları cep telefonuyla gizlice kayda aldığı, bilahare ses kayıtlarını CD’ye aktarıp C.Başsavcılığına ibraz ederek katılan hakkında yalan tanıklık suçundan şikayetçi olduğu ve kayıtları boşanma davasına da delil olarak sunduğu olayda;
Sanığın, bir daha delil elde etme olanağının bulunmadığı bir durumda iken, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delilin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, katılan hakkında C.Başsavcılığına yapacağı şikayete ve boşanma davasına delil oluşturmak amacıyla hareket ederek gizlice kayıt yapıp, bu ses kayıtlarını içerir CD‘yi, adli makamlara delil olarak sunduğu, somut olayda, sanığın, hukuka uygun davrandığının kabul edilemeyeceği cihetle, atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla, mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, eksik incelemeye, suçun unsurlarının oluşmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak onanmasına ” şeklinde karar verilmiştir.
Eşin telefonundan casus yazılım vasıtasıyla alınan ses kaydı delil olarak kullanılır mı?
Boşanma davasında taraflar arasında güven sarsıcı davranışların bulunması durumunda bunların mahkemede ispatlanması için delil toplama süreci gündeme gelmektedir. Eşinin kendisini aldattığından şüphelenen taraf bazı durumlarda eşinin telefonuna çeşitli casus yazılımlar yükleyerek eşinin telefon konuşmalarını veya mesajlaşmalarını elde etme yoluna gidebilir. Mahkeme tarafında olayların ispatındaki delillerin dikkate alınması için bu delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi gerekmektedir. Eşinin telefonuna yüklediği program ile elde edilen görüşme ses kayıtlarının hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle mahkeme tarafından olayın ispatında dikkate alınmayacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 21.12.2021 tarih 2021/7539 esas 2021/9869 sayılı kararı
”Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Hükme karşı, davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince, kadının cep telefonu ile başka erkeklerle görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle davalı kadının tamamen kusurlu olduğundan bahisle erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı tanıkları, davalı kadına ait telefonda resim ve yazışmalar gördüklerini beyan etseler de davacı erkeğin duruşmadaki “ kadının telefonuna “disk digger” isimli programı kurduğu, telefondaki silinen kayıtları geri getirdiği” beyanı dikkate alındığında erkeğin eşinin telefonuna yüklediği program ile elde edilen görüşme kayıtlarının hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, hukuka aykırı bu delil kusur belirlemesinde dikkate alınamaz ve bu delil ile kanıtlanmak istenen vakıa kadına kusur olarak yüklenemez.
Diğer yandan davacı erkek tarafından dosyaya sunulan ve davalı kadına ait olduğunu iddia ettiği yazışmaların davalı kadın tarafından kabul edilmediği, davalı tarafından yazıldığı iddiasının soyut kaldığı anlaşılmakla bu yazışmalar da kusur belirlemesinde dikkate alınamaz. Bu durumda, dinlenen tanıkların davacıdan edindikleri duyuma dayalı anlatımları da dikkate alındığında, davalı kadına yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
İzinsiz ses kaydı delil olur mu?
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 05.07.2018 tarih 2016/16767 esas 2018/8668 sayılı kararı
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-karşı davalı kadına yüklenen eşinin annesine hakaret ve beddua etme, eşini evden kovma ve evi terk etme vakıalarının davalı-karşı davacı erkeğin feragat ile sonuçlanan … 4. Aile Mahkmesinin 2014/922 esas sayılı dosyasında feragat tarihinden önce meydana gelen olaylar olduğu ve kadına kusur olarak yüklenilemeyeceği, davalı-karşı davacı erkeğe yüklenen eşini tehdit etme vakıasının ise davacı-karşı davalı kadının taraflar arasında geçen konuşmayı davalı-karşı davacı erkeğin haberi olmaksızın kayıt etmesi sonucunda oluşturulan ses kaydına dayandırıldığı ancak elde edilen bu kaydın hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu ve kusur belirlemesine esas alınamayacağı”
Telefon konuşması kaydı mahkemede kullanılır mı?
Taraflar arasında gerçekleşen telefon konuşmalarının kayıt altına alınması durumunda bu ses kaydının boşanma davasında mahkeme açısında ne şekilde değerlendirileceği kaydın ne şekilde alındığıyla değişmektedir. Telefon konuşması kaydının mahkeme tarafından hukuka uygun delil olarak kabul edilebilmesi için kaydın karşı tarafın bilgisi ve rızası kapsamında alındığının ispatlanması gerekmektedir. Aksi halde hukuka aykırı olarak nitelendirilecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 25.04.2022 tarih 2022/2263 esas 2022/3877 sayılı kararı
”İlk derece mahkemesince tarafların karşılıklı açtıkları boşanma davalarının yapılan yargılaması neticesinde, davalı-davacı erkek tarafından sunulan ve taraflar arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasına ilişkin ses kaydının, davalı-davacı erkeğin yönlendirici beyanı olmadığından bahisle mahkemece hükme esas alınarak, görüşme içeriği itibari ile davacı-davalı kadının boşanma davasında ileri sürdüğü vakıaları affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilerek davalı-davacı erkeğin kusurunun bulunmadığı, davacı-davalı kadının ise boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu kabul edilerek kadının davasının reddine, erkeğin davasının ise kabulüne karar verilmiştir.
Davalı-davacı erkek tarafından dosyaya sunulan ve taraflar arasındaki telefon görüşmesinin ait olduğu iddia edilen ses kaydına ilişkin delilin, davacı-davalı kadının bilgisi ve rızası kapsamında kaydedildiği ve hukuka uygun olarak oluşturulduğu hususun davalı-davacı erkek tarafından ispat edilemediği bu kapsamda hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, hukuka aykırı bu delil kusur belirlemesinde dikkate alınamaz ve bu delil ile kapsamında tarafların kusur belirlemesi yapılamaz. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan diğer deliller hep birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir” şeklinde karar verilmiştir.
İlgili Makale : Boşanma Davasında Telefon Kayıtları İstenebilir Mi?
Boşanma davasında ses kaydı yargıtay kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 08.10.2018 tarih 2016/24760 esas 2018/10726 sayılı karar
Mahkemece, davalı erkek kusurlu kabul edilerek kadının boşanma davası kabul edilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadın tarafından sunulan ses kayıtlarına ilişkin CD’nin erkeğin “özel hayatının gizliliği” ihlal edilmek suretiyle hukuka aykırı yolla elde edildiği anlaşılmaktadır. Hukuka aykırı delil, hükme esas alınamaz. Davalı erkeğin boşanmayı gerektirecek başkaca kusurlu bir davranışı ise kanıtlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalının kusuru ispatlanamadığından boşanma davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 04.12.2018 tarih 2017/3024 esas 2018/13969 sayılı kararı
Bölge Adliye Mahkemesince; ortak eve ve davalı-karşı davacı erkeğin kullandığı otomobiline, davalı-karşı davacı erkeğin haberi olmaksızın, onun bilgisi ve rızası dışında ses kayıt cihazı yerleştirilmek suretiyle elde edilen ses kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunun kabulü ile tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlarının belirlenmesinde dikkate alınmaması (HMK m. 189/2) doğru olup, davalı-karşı davacı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarını ispata yarar başkaca bir delil de bulunmamaktadır, ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğe yalnızca hukuka aykırı yolla elde edilmiş ses kayıtlarına göre “sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar” vakıası kusur olarak yüklenmiş, bu karara karşı yalnızca davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf isteğinde bulunulmuştur.
Davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf isteğinde bulunulmadığına göre istinaf isteğinde bulunan davalı-karşı davacı erkeğin aleyhine olacak şekilde ilk derece mahkemesi tarafından davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenmeyen hakaret ve tehdit vakıalarının Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesi doğru değildir. Aynı şekilde ilk derece mahkemesince davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenen “eşinin başkalarıyla ilişkisi olduğunu yakınlarına anlatmak suretiyle eşini küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu” şeklindeki vakıada kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmaması sebebiyle kesinleşmiş olup, gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu hale gelmiştir. O halde, davacı-karşı davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, yazılı şekilde kusur belirlemesi yapılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.06.2019 tarih 2019/377 esas 2019/7006 sayılı karar
Yapılan incelemede, davalı erkeğe yüklenen hakaret ve tehdit vakıalarının, taraflar arasında geçen telefon konuşmasının kaydedilmesi suretiyle oluşturulan ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına dayandığı görülmüştür. HMK m. 189/2’ye göre, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz. Taraflar arasında geçen bir konuşmanın, davacı kadınca erkeğin bilgisi olmaksızın kayda alınması hukuka aykırı olduğundan, bu ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemez.
Bir ispat aracının Anayasa m. 36 anlamında “Meşru vasıta” olarak kabul edilebilmesi ve buna ispat gücü tanınabilmesi için, hukukun izin verdiği şekilde elde edilmesi gerekir. Hukuka aykırı yollardan elde edilen delillere veya bunların varlığına ilişkin tanık beyanlarına ispat gücü tanınması, hukuk usulünde geçerli olan silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Bu sebeplerle, davalı erkeğe yüklenen hakaret ve tehdit vakıaları, hukuka uygun delillerle inandırıcı şekilde ispat edilememiştir. Bir başka ifadeyle, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Açıklanan sebeplerle davacı kadının davasının reddi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.