Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Nafaka Öder mi?

Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Nafaka Öder mi-samsun avukat cansu bayramoğlu

Boşanma süreçleri, özellikle taraflar arasında mali yükümlülüklerin nasıl belirleneceği konusunda çok sayıda soruyu da beraberinde getirir. Bu bağlamda Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Nafaka Öder mi? sorusu, pek çok kişinin merak ettiği bir konudur. Yazımızda boşanma davasının kim tarafından açıldığı, boşanmanın mali sonuçlarını etkileyip etkilemeyeceğini, kadınların boşanma davası açtıklarında hangi hakları talep edebileceği konusunda ayrıntılı bilgi vermeyi hedefliyoruz. Boşanma davasında talep edilebilecek haklar, boşanma sürecinde tarafların psikolojik ve mali durumları üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Yazımızda, kadınların boşanma davası açtıklarında karşılaşabilecekleri durumları detaylı bir şekilde ele alacak ve bu süreçte erkeklerin mali yükümlülüklerine dair açıklık getireceğiz.

Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Nafaka Öder mi?

Boşanma süreci, taraflar arasında birçok hukuki ve mali sorunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu bağlamda, Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Nafaka Öder mi? sorusu, özellikle kadınların maddi durumları açısından büyük önem taşımaktadır. Toplumda kadının boşanma davası açması durumunda belirli hakları talep edemeyeceği veya kusurlu sayılacağı gibi yanlış bir algı bulunmaktadır. Kadının boşanma davasını ilk açan taraf olması boşanmada talep edeceği talep ya da haklarını değiştirmeyecektir. Nafaka için şartları taşıması durumunda erkek nafaka ödemekle yükümlü olacaktır.

Kadının boşanma davasındaki haklarından olan yoksulluk nafakası TMK 175. maddesinde ‘’Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.’’ şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre kadın karşı tarafa göre kusursuz veya daha az kusurluysa, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecekse karşı taraftan nafaka talep edebilir. Görüleceği gibi kadının boşanma davasını ilk açan taraf olması erkeğin nafaka ödemesini engellemeyecek, kadın yoksulluk nafakası şartlarını taşıdığında erkek süresiz olarak nafaka ödeyecektir.

Hakim nafaka miktarını belirlerken nafaka ödeyecek kişinin maaşı ve ek gelirlerine dikkat ederken aynı zamanda nafaka talep eden kişinin çalışıp çalışmadığına, ailesinden ek bir gelirinin bulunup bulunmadığını, yaşına göre çalışma durumuna, çocukların bulunup bulunmadığına ve çocukların yaşlarına, tarafların evlilik birliğindeki yaşam biçimleri ve sosyal hayatları gibi pek çok faktörü göz önünde bulundurur.

Nafaka, yaşam standartlarının devam ettirilmesi adına mahkeme tarafından belirlenir. Mahkeme, davanın koşullarını değerlendirirken, tarafların maddi durumunu, boşanmanın nedenlerini ve çocuk varsa onların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurur. Özellikle, kadın çalışmıyor ve ekonomik bağımsızlığı yoksa, nafaka talebi mahkeme tarafından dikkate alınacaktır.

Bu noktada, nafaka miktarı, tarafların gelir düzeyleri ve yaşam standartları doğrultusunda belirlenir. Kadının boşanma davasını açan taraf olmasının erkeğin nafaka yükümlülüğüne etkisi yoktur. Toplumda kadının boşanma davasındaki haklarıyla ilgili pek çok yanlış algı bulunmaktadır. Bu nedenle, boşanma sürecini ve nafaka düzenlemelerini anlayabilmek için hukuki destek almak önem arz etmektedir.

İlgili Makale: Boşanmada Kadının Nafaka Hakkı Ne Kadar?

Kadın Dava Açarsa Nafaka Alır Mı?

Boşanma süreci, tarafların mali haklarını etkileyen birçok durumu beraberinde getirir. Kadın boşanma davası açarsa erkek nafaka öder mi? sorusu, bu süreçte sıkça sorulan bir meseledir. Kadının dava açması durumunda da boşanma davası sonucunda nafaka talep edebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır.

Nafaka talebi, boşanma davasında mahkeme tarafından değerlendirilir. Boşanacak olan kadının maddi durumu, mahkeme tarafından incelenerek nafakanın belirlenmesinde önemli bir rol oynar.  Tarafların birbirlerine yakın gelir ve giderleri bulunmaktaysa genellikle hakim tarafından yoksulluk nafakasına hükmedilmez. Tarafların gelir düzeyi, nafaka talep eden kişinin mesleğinin bulunup bulunmadığı, iş bulma durumu, yaşı, boşanma sonrasında ortaya çıkacak ek giderler, çocukların varlığı gibi unsurlar yer alır. Burada mahkeme nafaka hususunda taraflar tarafından sunulan delilleri de inceleyerek mevcut durumun şartlarını da dikkate alacaktır. Örneğin kadının çalışabilecek durumunda olup mesleğinin bulunması halinde sadece nafaka almak için çalışmaması veya çalışıyor olsa da sigorta yaptırmayıp kendisini çalışmıyor gibi göstermesi durumlarında nafaka talebini bu şartlar altında değerlendirecektir. Eşlerden birinin çalışabilecek durumda olması ancak keyfi nedenlerle çalışmak istememesi nafaka almak için işe girmemesi durumunda hakim tarafından  yoksulluk nafakasına hükmedilmeyebilir. 

Kadın dava açarsa nafaka alıp almayacağı boşanma davasındaki kusur durumuna göre de değişiklik gösterecektir. Boşanmada eşe ödenecek yoksulluk nafakası TMK 175. maddesinde ‘’Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.’’ şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davasında nafaka talep eden kusursuz veya daha az kusurlu ise nafaka talep edebilecektir.Yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için nafaka talep eden tarafın ağır kusurlu olmaması ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması gerekmektedir. Bu nedenle boşanma davasında tarafların eşit kusurlu olduklarına karar verilmişse eşit kusurlu lehine yoksulluk nafakası verilebilecektir.

Sonuç olarak, kadın dava açtığında nafaka alması mümkün olup, bu durum birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bu değişkenlerin titizlikle incelenmesi mahkeme tarafından verilecek nafaka kararını ve miktarının belirlenmesi açısından önem arz etmektedir. Kadının nafaka talebini ilişkin göz önünde bulundurulacak faktörlerin mahkemeye delilleriyle birlikte ayrıntılı şekilde sunulması dava sonunda oluşabilecek hak kayıplarının önüne geçecektir. Bu nedenle bu aşamada alanında uzman boşanma avukatından yardım alınması önemlidir.

Boşanmayı Kadın Açarsa Ne Olur?

Uygulamada sıkça karşılaştığımız durum boşanma davası açmayı düşünen kadınlar bu düşüncelerini karşı tarafa iletip anlaşmalı boşanmak istediklerinde genellikle karşı taraf durumun ciddiyetini anlamayıp kadının boşanma isteğini dikkate almamaktadır. Bu talebin sadece lafta kalacağını boşanma davası açmak gibi bir hamle yapamayacağını düşünmektedirler. Ancak boşanma davasını ilk kadın açtığında karşı taraf da durumun ciddiyetini fark ederek anlaşmalı veya çekişmeli boşanma ihtimalleri değerlendirilmeye başlanacaktır.

Uygulamada boşanma davasını kadının açması durumunda boşanma davasındaki taleplerde değişiklik olacağı gibi bir yanılgı bulunmaktadır. Boşanma davasında kadının hakkı olan taleplere davayı kimin açtığının etkisi bulunmamaktadır. Yani kadın davayı açan taraf da olsa davalı konumunda cevap veren taraf da olsa şartları taşıması halinde aynı taleplerde bulunabilecektir. 

Boşanma davasını kadının açması durumunda taraflar boşanma davası öncesinde ayrı şehirlerde yaşamaya başlamışlarsa kadının açacağı dava yetkili mahkemenin belirlenmesine yardımcı olacaktır. Boşanma davasında yetkili mahkeme Türk Medeni Kanunun 168.maddesinde “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle taraflar boşanma davası öncesinde ayrı yerlerde yaşamaya başlamışlarsa yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yer mahkemesi olacaktır. Boşanma davasını kendi yaşadığı yerde takip eden taraf daha avantajlı olacak, farklı bir yerde yaşayan davalı ise yerleşim yerinin dışında olan bir mahkemede boşanma davasını sürdürmeye çalışarak dezavantajlı konuma düşecektir.

Boşanmayı kadının açması durumunda kadının en büyük avantajı mal paylaşımı davasında kendini göstermektedir. Eşler arasında boşanma davası gündeme geldiğinde sıklıkla mal paylaşımı davasında eşine mal vermek istemeyen taraf malları üçüncü kişilere devrederek, bağışlayarak veya satarak mal kaçırmaya çalışmaktadır. Diğer taraf bu durumdan çoğunlukla boşanma davası ve mal rejiminin tasfiyesi davası açıldığında bilgisi olmaktadır. Eşinin mal kaçıracağını düşünen taraf boşanma davasını açtıktan hemen sonra mal rejiminin tasfiyesi için dava açtığında bu davada malların satılmaması için tedbir talep ettiğinde eşinin kendisinden mal kaçırma amacıyla yapacağı devirlerin önüne geçmiş olacaktır. Boşanma davası açma konusunda çekimser davranan veya karşı tarafın boşanma davasını açmasını bekleyen taraf bu süreçte malların kaçırılma durumuyla karşı karşıya kalabilecektir. 

Kadının boşanma davası açması, sadece kişisel bir mücadelenin değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal sonuçların da vuku bulduğu bir durumdur. Dolayısıyla, boşanma sürecinde her iki tarafın da hakları ve yükümlülükleri adaletli bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu aşamada hukuki danışmanlık almak, sürecin daha sağlıklı ilerlemesi açısından önemli bir adım olacaktır.

Boşanmada kadın erkeğe tazminat öder mi?

Boşanma sürecinde en çok merak edilen konulardan biri, kadının erkeğe tazminat ödeyip ödemeyeceğidir. Bu durum, tamamen boşanma nedenlerine ve tarafların maddi durumlarına bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik süresince eşlerin birbirlerine karşı yükümlülükleri bulunmaktadır.

Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat Türk Medeni Kanununun 174.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre ‘’ “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” İlgili düzenlemeye bakıldığında tazminat ödenmesi noktasında kadın erkek olarak bir ayrım yapılmamıştır. Maddi ve manevi tazminat konusunda belirleyici olan tarafların boşanma davasındaki kusur dağılımlarıdır. Kadın kendi kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin sona ermesine sebep olmuşsa ya da kusurlu hareketleri kocasına kıyasla daha fazla ise açacağı boşanma davasında erkeğin talep etmesi durumunda tazminat ödemekle yükümlü olabilecektir.

Evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadın kocasını fiziksel, duygusal, ekonomik , sosyal ve cinsel şiddete maruz bırakmışsa boşanma davasında kusurlu olarak değerlendirilir. Boşanmada kusur kavramı oldukça geniş bir kavramdır. Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliğinin mutluluğunu el birliği ile sağlamak, çocukların bakımına eğitimine ve gözetimine özen göstermek, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak , birbirine yardımcı olmak gibi çeşitli yükümlülükler doğar. Evlilik birliğinin yükümlülüklerine aykırı davranışlar sergileyen kadın boşanma davasında kusurlu kabul edilir. Mahkeme her iki tarafın da boşanma gerekçesi olarak sunduğu olayları değerlendirerek taraflar arasında asli veya ağır kusurlu olan tarafın tespitini yapacaktır. Kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında asli kusurlu olduğunun tespiti yapılırsa tazminat ödemek durumunda kalabilecektir.

Dolayısıyla, boşanmada kadın erkeğe tazminat öder mi sorusuna verilecek cevap, birçok değişkene bağlıdır. Bu konuyla ilgili uzman bir avukatla görüşmek, sürecin daha sağlıklı yönetilmesine yardımcı olacaktır.

Kadın boşanmak isteyip erkek istemezse ne olur?

Kadın, boşanma talebiyle mahkemeye başvurduğunda ancak erkek bu duruma itiraz ederse, süreç karmaşık hale gelebilir. Öncelikle kadın boşanmak isteyip erkeğin istememesi durumunda taraflar arasında anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmeyecektir. Anlaşmalı boşanma tarafların boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu ile ilgili konularda ortak karar vererek gerçekleştirebilecekleri bir süreçtir. 

Uygulamada sıklıkla eşlerden biri boşanmak isteyen tarafı ‘’ mahkemede eşimi seviyorum, boşanmak istemiyorum’’ şeklinde sözler söyleyeceğini ve boşanamayacaklarını söyleyerek boşanma kararından vazgeçirmeye çalışmaktadır. Çoğu kişi de eşinin boşanmak istememesi durumunda boşanmanın gerçekleşmeyeceği gibi yanlış bir algıya kapılmaktadır. Ancak eşlerden birinin boşanmak istememesi sadece boşanma davasını açan kişinin kusurlu hareketlerine rağmen dava açması durumunda önemli hale gelir. Örnekle açıklamamız gerekirse evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde asli kusurlu olan taraf kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafa boşanma davası açtığında karşı taraf itiraz ederse açılan boşanma davasının reddedilme ihtimali oldukça yüksektir. Kusuru bulunmayan veya daha az kusurlu olan eş boşanmak istemediğinde asli kusurlu olan tarafın açtığı boşanma davası reddedilir. Eşlerden birinin boşanmak istememesi durumunda boşanmak isteyen taraf evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, ortak yaşamın yeniden kurulmasının imkansız olduğunu, boşanma gerekçeleri geçerli şekilde öne sürüp ve en önemlisi ispatlayabiliyorsa karşı tarafın muhalefetine karşı, hakim diğer tarafın rızasını almaksızın da boşanma kararı verebilir. 

Sonuç olarak, kadının boşanmayı isteyip erkeğin istememesi durumu çekişmeli boşanma davasında boşanmayı engelleyen bir durum olmayıp dava sürecini ve süresini etkileyen bir faktördür. 

Erkek Boşanmak İstemezse Dava Uzar Mı?

Erkek boşanmak istemezse, dava süreci uzayabilir. Boşanmak için dava açan kadın, mahkemede talebini dile getirirken, erkek tarafının karşı itirazları ya da itirazda bulunmaması durumunda süreç farklı şekillerde ilerleyebilir..

Öncelikle, kadının açacağı davada erkek boşanmak istemezse evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kusurlu olmadığını dile getirip buna ilişkin deliller sunarsa boşanma süreci uzayacak ve kadının asli kusurlu olması durumunda açacağı boşanma davası reddedilecektir. Erkeğin boşanmak istememesi boşanma sürecinin uzamasına neden olan faktörlerdendir. Mahkeme tarafların karşılıklı dilekçeleri, delilleri ve gerekçeleri değerlendirilirken, süreç yavaş ilerleyebilir. Mahkemelerin iş yükü, taraflar arasındaki uzlaşmazlık, talep edilen hususlar, boşanma nedenleri, delillerin toplanması gibi etmenler çekişmeli boşanma davalarının süresini doğrudan etkiler.

Mahkeme, her iki tarafın beyanlarını ve kanıtlarını dikkate alarak, boşanmanın davasının kabulüne veya reddine karar verecektir. Erkeğin sadece boşanmak istememesi mahkemenin karar sürecini doğrudan etkilemeyecektir. Eğer erkek, boşanmayı istemediğini temellendirerek mahkemeye başvuran kadının boşanma talebine karşı çıkarsa, mahkeme gerekli incelemeleri yapacağından süreç uzayacaktır. 

Bu nedenle, Kadın Boşanma Davası Açarsa Erkek Nafaka Öder mi? sorusu gibi önemli hususları ele alırken, boşanma sürecinin karmaşıklığını ve uzayabilme ihtimalini göz önünde bulundurmak son derece önemlidir.

Boşanmak İsteyen Erkek Neden Dava Açmaz?

Boşanmak isteyen bir erkeğin dava açmaktan kaçınmasının birçok sebebi bulunabilir. Öncelikle, duygusal etkenler önemli bir rol oynamaktadır. Erkekler, boşanma sürecinin getirdiği zorlu yaşam koşullarını ve belirsizlikler nedeniyle boşanma davası açmakta çekimser kalabilirler. Boşanmak isteyen erkeklerin dava açmamasının en büyük nedeni boşanmanın mali sonuçlarının olacağının farkında olmalarıdır. Boşanma sonrasında ortaya çıkabilecek nafaka ödeme yükümlülüğü, maddi ve manevi tazminat, mal rejiminin tasfiye edilmesi gibi konular erkeklerin dava açmamasının en büyük nedenlerinden biridir.Diğer bir neden müşterek çocukların bulunması durumunda boşanma davasında çocukların velayetinin anneye verilmesi ve çocuklarını istediği sıklıkta göremeyecek olmasıdır. 

Boşanma sürecinde ve sonrasında oluşacak düzen değişikliği de erkeklerin boşanma davası açmasında çekimser davranmasına neden olmaktadır. Boşanma sürecinde oturulan konutun kadına tahsis edilme ihtimali, uzaklaştırma kararı alınması durumunda konuta yaklaşamaması, çocukların velayetini alamaması durumunda onlarla ilgili kararlarda istediği gibi aktif rol alamayacak olması erkeklerin boşanma davası açmasını engellemektedir.

Eşler arasında boşanma davası gündeme geldiğinde sıklıkla mal paylaşımı davasında eşine mal vermek istemeyen taraf malları üçüncü kişilere devrederek, bağışlayarak veya satarak mal kaçırmaya çalışmaktadır. Boşanmak isteyen ancak boşanma davasını açmak konusunda adım atmayan erkeklerin bir diğer nedeni de mal kaçırmak için zaman kazanmak amacıyla boşanma davasını açma sürecini ertelemeleridir. 

Son olarak, toplumsal normlar ve beklentiler, boşanma davası açma kararını etkileyebilir. Birçok erkek, boşanmanın ailenin ve çocukların geleceği üzerindeki olumsuz etkilerini düşünerek, bu süreçten uzak durmaya çalışabilir. Kısacası, boşanmak isteyen bir erkeğin dava açmaktan kaçınmasının sebepleri, duygusal, maddi ve toplumsal pek çok faktörden kaynaklanmaktadır.

Aldatan Erkek Neden Boşanmak İstenmez?

Aldatan erkeklerin boşanma isteksizliğinin arkasında çeşitli faktörler yatmaktadır. Erkeklerin bu durumda boşanmak istememelerinin altında yatan en önemli faktör mali nedenlerdir. Aldatan erkek boşanma davasında kusurlu çıkacağını bildiğinden maddi ve manevi tazminat, nafaka ve mal paylaşımında aleyhine doğabilecek sonuçlar nedeniyle boşanmayı istemez. Ayrıca aldatan eş boşanma davasında ortaya çıkabilecek mali sonuçları kabul etse bile kendisi evlilik birliğinde kusurlu olduğundan eşine kusur olarak yükleyebileceği durumların bulunmaması durumunda açacağı dava reddedilecektir. 

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddenin 1 ve 2.  fıkralarında; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.”  şeklinde düzenleme mevcuttur. Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 12.10.2021 tarih 2017/3156 esas 2021/1209 sayılı kararında

‘’Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddenin 1 ve 2. Fıkraları; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” hükmünü taşımaktadır.

Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır. Çünkü tam kusurlu eşin boşanma davası açması tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki “birlik artık sarsılmıştır” diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer (TMK m. 2). Nitekim benzer ilkeye HGK’nın 04.12.2015 tarihli ve 2014/2-594 E., 2015/2795 K. sayılı kararında da değinilmiştir. Bu durumda kusur ilkesine göre genel sebeple (TMK m. 166/1) boşanmaya karar verebilmek için davalının az da olsa kusurlu olması gerekir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasıyla boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz, az kusurlu veya eşit kusurlu (TMK m. 166/1) olmaya gerek olmayıp, ağır kusurlu tarafın dahi (TMK m. 166/2) dava hakkı vardır. Maddenin ikinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Tarafların TMK’nın 166/2. maddesine göre boşanmalarına karar verilirken dikkat edilmesi gereken husus; az kusurlu durumda olan davalı eşin açılan davaya itiraz hakkı olduğudur. Böyle bir durumda hâkim “ileri sürülen itirazın, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğuna ve ayrıca evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı” kanaatine vardığı takdirde boşanmaya karar verilebilecektir.’’

Sıkça Sorulan Sorular

Kadın boşanma davası açtığında, erkek nafaka ödemek zorunda mı?

Kadın karşı tarafa göre kusursuz veya daha az kusurluysa, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecekse karşı taraftan nafaka talep edebilir. Kadının boşanma davasını ilk açan taraf olması erkeğin nafaka ödemesini engellemeyecek, kadın yoksulluk nafakası şartlarını taşıdığında erkek süresiz olarak nafaka ödeyecektir. nafaka miktarı, tarafların gelir düzeyleri ve yaşam standartları doğrultusunda belirlenir. Kadının boşanma davasını açan taraf olmasının erkeğin nafaka yükümlülüğüne etkisi yoktur.

Nafaka miktarı nasıl belirlenir?

Nafaka miktarı, çeşitli faktörlere göre belirlenir. Hakim nafaka miktarını belirlerken nafaka ödeyecek kişinin maaşı ve ek gelirlerine dikkat ederken aynı zamanda nafaka talep eden kişinin çalışıp çalışmadığına, ailesinden ek bir gelirinin bulunup bulunmadığını, yaşına göre çalışma durumuna, çocukların bulunup bulunmadığına ve çocukların yaşlarına, tarafların evlilik birliğindeki yaşam biçimleri ve sosyal hayatları gibi pek çok faktörü göz önünde bulundurur.

Boşanma davasında nafaka talepleri ne zaman gündeme gelir?

Nafaka talepleri, boşanma davasında dava dilekçesi hazırlanırken mutlaka mahkemeye sunulmalıdır. Mahkeme boşanma dava sürecinde tedbir nafakasına, boşanma sonrasında ise mevcut şartların bulunması durumunda iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedebilmektir.

Erkek nafaka ödemekten kaçınabilir mi?

Erkek nafaka ödemekten kaçınamaz. Mahkeme nafaka ödenmesine karar verdiyse, bu karar yasal bir yükümlülük oluşturur.  Nafaka alacağı öncelikli olan alacaklar arasındadır. Nafaka borcunun ödenmemesi halinde icra takibi başlatılarak nafaka ödemekle yükümlü kişinin maaşına haciz konulması mümkündür. İcra takiplerine rağmen nafaka borcunun ödenmemesi durumunda tazyik hapsi gündeme gelmektedir. İcra ve İflas Kanunu 344.maddesine göre ‘’ Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.’’şeklinde düzenlenmiştir.

bir yorum bırakın

Hemen Ara