
Evlilik birliği içinde doğan çocuklarla ilgili karmaşık bir durum bulunmasa da evlilik dışı doğan çocuğun haklarının neler olduğu ve bunların ne şekilde talep edileceği merak edilen bir konudur. Bu noktada en sık evlilik dışı doğan çocuğa nafaka verilir mi sorusu gündeme gelmektedir. Bunun dışında nafakanın miktarının nasıl belirleneceği, evlilik dışı doğan çocuğun miras hakkı ve diğer hakları, velayetinin kime ait olacağı gibi konular hakkında bilgi sahibi olunması büyük önem taşır. Evlilik dışı doğan çocuğun velayetinin değiştirilmesi, babaya verilip verilmeyeceği gibi konularda yargıtay kararları ışığından ayrıntılı bilgi vermeyi hedefliyoruz.
Evlilik dışı doğan çocuğa nafaka verilir mi?
Evlilik dışı doğan çocuğu doğurmaya karar veren anne için çocuğun ekonomik olarak hangi haklarının bulunduğu ve bunun babadan nasıl talep edilebileceği önemli bir konudur. Öncelikle evlilik dışı doğan çocuk için nafaka talep edebilmek için çocuk ile babanın soybağının kurulması gerekmektedir. Evlilik dışı doğan çocuğu baba kabul ederse tanıma ile soybağı kurulabilecektir.
Tanıma Türk Medeni Kanunun 295.maddesinde ”Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Tanıma yoluyla evlilik dışı doğan çocukla soybağı kurulan baba çocuğa ekonomik yönden destek olmuyorsa velayet sahibi anne babaya nafaka davası açabilecektir.
Evlilik dışı doğan çocuğu babanın kabul etmemesi durumunda ise anne babalık davası ile birlikte çocuk için nafaka talep edebilecektir. Türk Medeni Kanununun 333.maddesinde ”Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hâkim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Ayrıca babanın mallarını kaçırma, gelişigüzel harcama ve kaçma hazırlığı içinde bulunduğu ispatlanabilirse mahkemeden önlemlerin alınmasını talep edebilirler. Türk Medeni Kanununun 334.maddesinde güvence verilmesi başlığından ”Ana ve baba nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmezlerse ya da kaçma hazırlığı içinde bulundukları, mallarını gelişigüzel harcadıkları veya heba ettikleri kabul edilebilirse hâkim, gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin olarak uygun bir güvencenin sağlanmasına veya gerektiğinde diğer önlemlerin alınmasına karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sonuç olarak, evlilik dışı doğan çocuk nafaka verilmesi mümkündür. Bu talep velayet sahibi ann tarafından babalık davasıyla birlikte öne sürülebileceği gibi ayrı dava açılarak da talep edilebilir. Bu noktada babanın ekonomik gücünün ispatı büyük önem taşıyacaktır. Bu nedenle süreçte alanında uzman avukattan yardım alınması hak kaybına uğramamanız için büyük öneme sahiptir.
Evlilik dışı çocuğa nafaka ne kadar ?
Evlilik dışı çocuğa nafaka verilir mi sorusundan sonra akla gelen ilk soru nafaka miktarının ne kadar olacağıdır. Mahkeme nafaka miktarını belirlerken pek çok faktör göz önünde bulundurulur. Bu noktada en önemli faktör anne ve babanın ekonomik durumları, yaşam şekilleri ve çocuğun ihtiyaçlarıdır. Türk Medeni Kanununun 330.maddesinde ”Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Nafaka miktarı belirlenirken hakim pek çok faktörü göz önünde bulundurarak karar verecektir. Tarafların ekonomik durumları, babanın evli olup olmaması evliyse ekonomik olarak bakma durumunda olduğu eş ve varsa çocukların sayısı ve durumu, tarafların barınma durumları, giderleri, babanın sağlık durumu, çalışıp çalışmaması, çocuğun sağlık durumu, yaşı eğitim durumu, ihtiyaçları gibi etmenler nafaka miktarını etkileyen faktörlerdir.
Hakimin nafaka miktarını belirlerken gözeteceği hususlarla ilgili delil sunulması önemlidir. Örneğin hakim tarafından çocuk için nafaka belirlenirken ortalama benzer yaştaki bir çocuğun ihtiyaçlarına göre belirleme yapılır. Ancak çocuğun herhangi bir sağlık problemi nedeniyle ilaç veya tedavi için özel ihtiyaçları bulunuyorsa bunların mahkemeye sunulması durumunda hakim mevcut durumun şartlarını gözeterek nafaka miktarını belirler. Ya da babanın ekonomik durumları araştırılırken kişi yüksek maaş almaktayken kendisini asgari ücretle gösterip geri kalan maaşını elden alması durumunda dosyaya bunu ispatlayacak deliller sunulmazsa mahkeme asgari ücretle çalıştığını düşünerek daha az miktarda nafaka belirleyecektir. Bu nedenle nafaka miktarının belirlenmesinde mevcut durumun delillerle ispat edilmesi büyük öneme sahiptir.
Sonuç olarak evlilik dışı doğan çocuk için nafaka belirlenirken bir çok etmen göz önünde bulundurulur. Durumun şartlarına göre mevcut faktörlerin uygun delillerle mahkemeye sunulması nafaka miktarı belirlenirken dava sonucunda hayal kırıklığına uğramamanız açısından büyük öneme sahiptir.
Evlilik dışı doğan çocuğun hakları
Evlilik dışı doğan çocuğa nafaka verilir mi sorusu dışından başka hangi haklarının bulunduğu bilgi verilmesi gereken önemli bir konudur. Yukarıda açıkladığımız gibi evlilik dışı çocuğun babası tarafından kabul edilmemesi durumunda velayet sahibi anne babalık davasıyla birlikte çocuk için nafaka talep edebilecektir. Ananın babalık davası hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir.
Evlilik dışı doğan çocuk ile babası arasındaki soybağı babanın tanıması veya babalık davası ile kurulabilmektedir. Bu durum evlilik dışı doğan çocuk babasının soyadını alma hakkına sahiptir. Bunun dışında baba ile çocuk arasındaki soybağı kurulduğundan evlilik birliğinde doğan bir çocuk gibi miras hakkına sahip olacaktır.
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti annesine aittir. Ancak evlilik dışı doğan çocuk babası tarafından tanınması veya babalık davasıyla babalığın tespiti yapıldıktan sonra babayla kişisel ilişki kurma hakkı bulunmaktadır. Mevcut durumun şartlarına göre babası velayet talep edebilecek velayetin değiştirilmesi için dava açabilecektir.
İlgili Makale: Evlilik Dışı Hamile Kalan Kadının Hakları
Evlilik dışı doğan çocuğun miras hakkı
Evlilik dışı doğan çocuğun durumuyla ilgili toplumda miras hakkının bulunmadığı gibi bir yanılgı bulunmaktadır. Ancak evlilik dışı doğan çocuğun babası tarafından tanınması veya babalık dava ile soybağının kurulması durumunda miras hakkına sahip olacak, evlilik birliğinde doğan çocukla aynı miras hakkına sahip olacaktır. Evlilik dışı doğan çocuğu babanın kendi isteğiyle kabul etmesi durumunda tanıma yoluyla soybağı kurulacaktır ve çocuk babanın mirasçısı olacaktır. Ancak evlilik dışı doğan çocuğun baba tarafından kabul edilmemesi durumunda çocuğun miras hakkında süreç daha karmaşık ilerleyecektir.
Evlilik dışı doğan çocuğu baba kabul etmezse anne veya çocuk babalık davası açarak babalığın tespiti isteyebilecektir. Türk Medeni Kanununun 301.maddesinde dava hakkı ”Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle babalık davası babaya karşı açabileceği gibi babanın ölmesi durumunda mirasçılarına karşı da açılabilecektir. Mahkeme tarafından babalığın tespiti yapıldığında baba ile çocuk arasında soybağı kurulacak ve çocuk miras hakkına sahip olacaktır.
Ancak burada dikkat çekmemiz nokta babalık davasında mahkeme sürecinde DNA testi nedeniyle mahkeme masraflarının fazlalığı düşünüldüğünden babanın ölmesi durumunda mirasçılara karşı açılacak baba davasında hem DNA testi yapılması hem de ölen babanın mezarının açılarak örnek alınması nedeniyle mahkeme masrafları daha da artabilmektedir. Bu nedenle davanın baba ölmeden açılması mahkeme masrafları bakımından daha avantajlıdır.
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti hem anne hem de baba tarafından merak edilen konulardan bir diğeridir. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti Türk Medeni Kanununun 337.maddesinde ”Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.” şeklinde düzenlenmiştir. Düzenlemeden açıkça görüleceği üzere evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anneye aittir. Kanunda kısıtlı bazı durumlarda çocuğun velayetinin babaya verilebileceği düzenlenmiştir. Uygulamada en sık karşılaştığımız durum annenin yaşı küçük olup evlilik dışı hamile kalma durumudur. Bu durumdan anne küçük olduğundan velayet hakkını kullanamayacaktır. Mahkeme evlilik dışı çocukla baba arasında soybağının kurulması durumunda çocuğun velayetinin babaya verilmesine karar verebilecektir.
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti babaya verilir mi?
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti Türk Medeni Kanununun 337.maddesinde açıkça düzenlenerek anneye ait olacağı vurgulanmıştır. Ancak aynı düzenlenmede annenin küçük, kısıtlı, ölmüş veya velayet kendisinden alınmışsa çocuğa vasi atanabileceği ya da babaya verilebileceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla babayla çocuk arasındaki soybağı kurulmuşsa mahkeme bu durumda çocuğun velayeti babaya verilebilir. Ancak dikkat çekilmesi istisnaî hallerin dışında, evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun baba ile soybağının kurulması, velâyetin babaya verilmesi için yeterli değildir.
Evlilik dışı doğan çocuğun velayetini talep eden babanın öncelikle çocukla soybağı ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Daha sonra ise velayeti anneden olan çocuğun velayet değişikliği için haklı nedenlerini mahkemeye sunması gerekmektedir. Babanın çocukla soybağı ilişkisinin bulunması tek başına velayet değişikliğine karar verilmesi için yeterli olmayıp babanın annenin velayet hakkını kötüye kullandığını, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocuğun güvenli ve sağlıklı bir ortamda yetişmediğini ispatlamalı ayrıca çocuğu kendisinin sağlayabileceği imkanları ve gelişimi için güvenli ve sağlıklı bir ortam sağlayacağını da mahkemeye kanıtlaması gerekmektedir. Burada çocuğun idrak yaşına sahip olması durumunda çocuğun görüşüne de başvuralacaktır.
Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti ile ilgili Yargıtay kararları
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 05.05.2015 tarih 2014/18635 esas 2015/7472 sayılı kararı
Küçük …, annenin evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı 12.03.2013 tarihinde tanıma (TMK. md. 295) ile kurulmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 337. maddesine göre evlilik dışı doğan çocuğun velayet hakkı anneye aittir. Anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim çocuğun menfaatine göre çocuğa bir vasi atar veya velayeti babaya verir. Mevcut olayda küçük …’ın annesi … 26.11.1997 doğumlu olup küçüktür. Baba ile soybağı tanıma ile kurulduğuna göre, babanın velayeti alma hakkı mevcuttur. Aslolan velayet olduğuna göre, davanın babaya ihbar edilmesi, beyanının alınması, onun tarafından velayetin kendisine verilmesi yönünde dava açılması halinde sonucunun beklenmesi, velayeti baba talep etmediği takdirde işin esası incelenerek çocuğa vasi atanması gerekir. Bu husus üzerinde durulmadan hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.03.2013 tarih 2012/14065 esas 2013/6115 sayılı kararı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Küçük 10.11.2010 doğumlu olup, evlilik dışı ilişkiden doğmuş, anne hanesine Türk Medeni Kanununun 321. maddesi uyarınca tescil edilmiştir. Davacı ile çocuk arasında soybağı kurulmamıştır.
Ancak; davacı, çocuğun velayetini istediğine ve 06.03.2012 tarihli oturumda da bizzat beyanda bulunarak “kendisinin evlilik dışı ilişkisinden olduğunu” bildirdiğine göre; bu talep “tanıma” beyanını (TMK. md. 295) da içermektedir. O halde mahkemece yapılacak iş; davacının tanımaya ilişkin beyanını Türk Medeni Kanunun 296. maddesi uyarınca çocuğun ve davacının kayıtlı bulunduğu nüfus müdürlüğüne bildirmek ve bu işlemin sonucunu beklemek (HUMK. md.165/1); daha sonra da, tarafların gösterdikleri delillerin değerlendirilip; velayet konusunda bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan yönde işlem yapılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 20.10.2011 tarih 2011/2870 esas 2011/16350 saylı kararında
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı ile velayeti talep edilen çocuklar arasında Türk Medeni Kanununun 282/2. maddesinde gösterildiği şekilde bir soybağı ilişkisinin kurulmadığı görülmektedir.
Çocuklar, evlilik dışı ilişkiden doğmuş olup, nüfusta annelerinin kızlık hanesinde kayıtlıdırlar. Bu hanede baba isimlerinin “Halil” olarak yazılmış olması davacı ile hukuki bağı göstermez. Davacı ile çocuklar arasında bir soybağı tesis edilmediğine göre, davacının bu çocukların velayetlerini talep etme hakkı da bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu hukuki durum karşısında davanın “davacının aktif husumet ehliyetinin yokluğu” sebebiyle reddi yerine, yazılı gerekçeyle reddedilmesi doğru değil ise de, verilen ret kararı, açıklanan sebeple sonucu itibarıyla doğru olduğundan, gerekçesi değiştirilmek suretiyle hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Evlilik dışı doğan çocuğun babasının hakları
Evlilik dışı doğan çocuğun baba tarafından kabul edilmemesi daha sık karşılaştığımız bir durum olmasına rağmen bazı durumlarda baba evlilik dışı doğan çocuğu kendi isteğiyle tanıyabilir. Evlilik dışı doğan çocukla ilgili anne kural olarak velayet sahibi olduğu için çocukla ilgili hakları daha fazla olmasına rağmen babanın da bazı hakları bulunmaktadır.
Evlilik dışı doğan çocuğun babasının haklarından biri kişisel ilişki kurulmasını talep edebilme hakkıdır. Uygulamada evlilik dışı doğan çocuğu tanıyan baba, anneyle evli olmadığından çoğu zaman çocuğunu görememektedir. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kural olarak anneye aittir. Dolayısıyla annenin velayet hakkı için mahkeme kararına ihtiyaç yoktur. Anne velayet sahibi olduğundan mahkeme tarafından babayla çocuk arasında kişisel ilişki tesisine ilişkin bir karar olmadığında çocuğu göstermek zorunda değildir. Bu durumda baba çocukla kişisel ilişki kararı verilmesi için mahkemeye başvurmalıdır. Ayrıca baba mevcut durumun şartlarına göre çocukla soybağı ilikisi kurulduktan sonra çocuğun velayetini de talep edebilir. Ancak bu durum ancak haklı gerekçelerin varlığında mümkün olabilmektedir.
Baba çocuğu tanıma hakkına sahiptir. Tanıma Türk Medeni Kanununun Madde 295- Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. İlgili kanun düzenlenmesinde başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamayacağı düzenlenmiştir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk arasındaki bağın geçersiz kılınması ancak soybağının reddi davasıyla mümkündür. Peki biyolojik baba olduğunu iddia eden kişi başka erkekle çocuk arasında kurulan soybağının reddini isteyebilecek midir?
Biyolojik baba soybağının reddi davası açabilir mi?
Soybağının reddi davası Türk Medeni Kanunun Madde 286.maddesinde ” Koca, ana veya çocuk soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava, dava açma hakkına sahip diğer kişilere karşı açılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani kural olarak soybağının reddi davasında dava açma hakkı koca, ana ve çocuğa tanınmıştır. Ancak Türk Medeni Kanunun 291.maddesinde baba olduğunu iddia eden kişiye de dava açma hakkı tanınmıştır.
Diğer ilgililerin dava hakkı bağlıklı Türk Medeni Kanununun 291.maddesinde ”Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde baba olduğunu iddia eden kişi, kocanın altsoyu, anası veya babası, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir. Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar. Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla baba olduğunu iddia eden kişi başka erkekle çocuğu arasındaki soybağının reddini talep edebilecek bu bağ geçersiz kılındıktan sonra da çocuğu tanıyabilecektir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 18.06.2019 tarih 2018/9295 esas 2019/6121 sayılı kararı
”Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere göre; davalı … ile davalı …’in 16.11.2004 tarihinde evlenip 13.05.2010 tarihinde boşandıkları, davalı anne …’nin ilk eşi …’ten boşandıktan sonra 27.10.2010 tarihinde davacı … ile evlenmiştir. Çocuk İsa’nın anne … ile davalı …’in ile evlilik birliği içinde 28.12.2008 tarihinde dünyaya geldiğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda çocuğun “evlilik içinde doğmuş olması” sebebiyle davalı … ile soybağı ilişkisi mevcuttur. Babalık davası açma hakkı anaya ve çocuğa tanınmış (TMK mad. 301/1) olup, baba olduğunu iddia eden kişinin “babalık davası” açma hakkı bulunmamaktadır. O, ancak Türk Medeni Kanunu’nun 291. maddesinde sayılan hallerde “soybağının reddi” davası açabilir. Davacı, küçüğün babası olduğunu iddia ettiğine göre, dava, küçükle davalı … arasında kurulmuş bulunan soybağının reddi isteğini de ihtiva etmektedir.
Buna göre davada birden fazla istem olup bunlardan ilki; … ile davalı …’ın evlilik birliği içinde 28.12.2008 tarihinde doğan …’ın biyolojik babasının … olmadığı yönündeki iddia 4721 … TMK’nin 286.maddesi kapsamında soybağının reddi; ikincisi ise, çocuk İsa’nın babasının davacı … olduğu yönündeki istem ise TMK’nin 301.maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti istemlerine ilişkindir.
Şimdi soybağının reddi ile babalık davasını kimlerin açabileceği üzerinde durulmalıdır.
Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesi gereği, soybağının reddi davasını koca (somut uyuşmazlıkta …) ile çocuk (somut uyuşmazlıkta …) açarak babalık karinesini çürütebilirler. Belli şartların varlığı halinde ise koca dışında Kanun’un 291.maddesinde sayılan kişilerin de dava açma haklarının bulunduğu kabul edilmiş, buna göre; dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilirler.
Somut uyuşmazlıkta koca ve çocuk tarafından açılmış bir davanın olmadığı gibi, çocuk İsa ile soybağı ilişkisi olan davalı … sağ olup ayrıca davalıAhmet’in ayırt etme gücünü kaybettiği de iddia edilmemiştir. Öyleyse, Türk Medeni Kanunu’nun 291. maddesindeki şartlar gerçekleşmedikçe davacı …’in çocuğun babası olduğunu ileri sürerek soybağının reddini isteme yönünden aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gibi çocuk ile bir başka erkek arasındaki soybağı ilişkisi ortadan kaldırılmadıkça davacı ile çocuk arasında yeni bir soybağı ilişkisi kurulamaz.
Babalığın hükmen tespiti davasını ise, TMK’nin 301.maddesi gereği baba olduğu iddia edilen (somut uyuşmalıkta …) aleyhine açılacak dava ile ana (somut uyuşmazlıkta …) ile çocuk (somut uyuşmazlıkta …) isteyebilirler. Dolayısı ile davacının babalığın hükmen tespiti davası yönünden de aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde, açılan dava hem soybağının reddi, hem de babalığın hükmen tespiti istemlerini kapsadığı, her iki dava yönünden de biyolojik baba olduğunu iddia eden …’in aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, dava açıldıktan sonra çocuk İsa’ya davacı kayyım atanmış ise de menfaat çatışması bulunduğundan davacının uyuşmazlığa konu dava da çocuğu kayyım sıfatı ile temsil etme imkanında bulunmadığı bu sebeplerle mahkemece soybağının reddi ve babalığın hükmen tespitine yönelik davanın aktif husumet ehliyetinin yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerine işin esası incelenerek davanın kabulüne karar verilmesi,
Kabule göre de; Soybağının reddi ve babalığın hükmen tespiti davalarında Nüfus Müdürlüğünün pasif husumet ehliyetinin bulunmadığından Nüfus Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir.