Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez - samsun avukat cansu bayramoğlu

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez? sorusu boşanma dava sürecinde çocukların velayetini isteyen annelerin merak ettiği en önemli sorudur. Boşanma davası gündeme geldiğinde çoğu erkek çocukların velayetini alacağım şeklinde tehdit içeren cümleler kurmaktadır. Boşanma sürecine giren anneler çoğu zaman bu tehditler gündeme geldiğinde korkuya kapılmaktadır. Bu nedenle bu duruma açıklık getirerek aynı zamanda  geliri olmayan bir anneye velayet verilip verilmeyeceği, aldatma durumunda çocuğun velayetinin nasıl belirleneceği ve hangi şartlarda velayetin babaya verilebileceği gibi önemli noktalar hakkında da bilgi vereceğiz.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?

Çocuğun velayetinin hangi durumlar anneye verilmeyeceği konusunda bilgi sahibi olmak kritik öneme sahiptir, çünkü her durumu ve ayrıntıyı göz önünde bulundurmak gerekecektir. Anne eğer fiziksel veya ruhsal sağlık sorunları yaşıyorsa, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi konusunda yetersiz kalabilir. Bu tür durumlarda, mahkeme çocuğun daha iyi bir ortamda büyümesini sağlamak için, velayeti farklı bir aile üyesine veya babaya verebilir. Ayrıca, uyuşturucu veya alkol bağımlılığı gibi ciddi sorunları olan anneler de bu konudaki velayet haklarını kaybetme riski ile karşı karşıya kalabilirler. Aynı zamanda, çocuğun güvenliği ve refahı açısından annenin yaşam koşulları da önemli bir kriterdir. 

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez sorusunun yanıtları karmaşık olsa da, temel prensip her zaman çocukların güvenliği ve sağlığı üzerine kuruludur. Mahkeme çocuğun üstün menfaatini her aşamada gözetmek zorundadır. Çocuğun velayetinin anneye verilmeyeceği durumlar:

  • Anne çocuğun velayetini istemiyorsa çocuğun velayeti anneye değil babaya verilir. Çocuğun idrak yaşında olması durumunda çocuğun isteğinin de sorgulanması gerekir. Çocuk idrak yaşında bulunup babasıyla birlikte yaşamak istediğini beyan ederse çocuğun velayeti babaya verilebilir. Ancak bu durumda çocuğun isteği bulunsa bile  hakim çocuğun üstün menfaatini gözeterek karar verir.
  • Anne haysiyetsiz bir yaşam sürüyorsa, genel ahlak kurallarına aykırı bir yaşamı alışkanlık haline getirmesi durumunda çocuğun velayeti anneye verilmez.
  • Annenin psikolojik ,fiziksel  rahatsızlığının bulunması veya sağlık durumunun elverişsiz olması durumunda bu durum çocuğun bakımını olumsuz etkileyeceğine kanaat getirildiği durumlarda çocuğun velayeti anneye verilmez.
  • Annenin suçtan hüküm giymesi, tutuklanması veya kısıtlanması durumunda çocuğun velayeti anneye verilmez.
  • Annenin uyuşturucu veya alkol bağımlılığının bulunması durumunda çocuğun velayeti babaya verilebilir.
  • Annenin fiil ehliyetinin bulunmaması veya akıl sağlığının yerinde olmaması durumunda çocuğun bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğinden velayet anneye verilmez.
  • Mahkeme çocuğun velayeti hakkında karar verirken çocuğun üstün menfaatini ve çocuğun bakımının hangi tarafça yerine getirildiğini göz önünde bulundurur. Çocuğun annenin bakımına muhtaç olması durumunda velayet hakkının anneye verileceği düşünülse de annede mevcut bir durumun çocuğu fiziksel veya piskolojik açıdan olumsuz etkileme ihtimali bulunmaktaysa çocuğun velayetinin babaya verilmesine de karar verebilir.

Geliri Olmayan Bir Anneye Velayet Verilir Mi?

Boşanma davalarında çocuğun velayeti hususunda hakim karar verirken çocuğun bakım ve gözetimi, üstün yararını ve güvenliğini göz önünde bulundurarak karar verir. Annenin gelirinin bulunmaması durumu velayet konusunda yapılacak değerlendirmeleri değiştirmez. Geliri olmayan ve çalışmayan anneyi velayet verilir. Annenin gelirinin bulunmaması veya çalışmaması mahkemece nafaka hususu değerlendirilirken göz önünde tutulur.

Hakim geliri olmasa da diğer şartların mevcut olması halinde çocuğun velayetini anneye verir, diğer tarafın da çocuğun bakım ve ihtiyaçlarının karşılanması için iştirak nafakası ödemesine karar verir. Örneğin çocuğun yaşının çok küçük olması ve annenin bakımına muhtaç durumda olması durumunda anne, çocuğu bakıcı veya aile üyelerinden birine bırakıp çalışamaması durumunda velayet yine de anneye verilir. Annenin gelirinin bulunup bulunmamasına göre değil çocuğun bakımı, güvenliği, ihtiyaçları, anneye olan bağlılığı ve taraflarla olan ilişkisi daha önemli unsurlardır.

Kısacası, geliri olmayan bir anneye velayet verilip verilmeyeceği yalnızca ekonomik durumuna bağlı değildir. Her durum kendi içinde değerlendirilmelidir. Mahkemeler, anne ile çocuk arasındaki bağın gücünü, annenin çocuğa karşı gösterdiği ilgi ve şefkati, sosyal destek ağlarını ve çocuk için daha verimli bir yaşam sunup sunamayacağını göz önünde bulundurarak karar vermektedir. 

Aldatma Durumunda Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Taraflar arasındaki boşanma davasının zina (aldatma) nedeniyle açılması durumunda boşanma nedeninin velayet hükmüne tek başına etkisi olmaz. Hakim velayetin aldatan eşe verilmesi durumunda çocuğun üstün menfaati için daha uygun olduğu kanaatine varırsa velayeti verebilir. Aldatma durumu tek başına velayete etki eden bir durum değildir.

Aldatan eşe de velayet verilebilir. Boşanma davalarında tarafların eş ve ebeveynlik durumları ayrı değerlendirilir. Eşlerden birinin zina yapması durumunda boşanma davasında diğer eşe karşı kusurlu davranışı nedeniyle tazminat ödemesi gündeme gelse de bu durum zina yapan eşin velayet hususunda kötü bir ebeveynlik yapacağının göstergesi değildir. Ancak aldatma durumu aldatan eşin çocukla olan ilişkisine veya çocuğun bakım, ilgi ve gözetimine etkili olan bir durumdaysa bu durumda çocuğun velayeti anneye verilmez. 

Sonuç olarak, aldatma durumunun çocuğun velayetine olan etkisi karmaşık bir konu olup, her davada spesifik durumlar göz önünde bulundurulmaktadır. Yani, çocuğun velayeti hangi durumlarda anneye verilmez sorusunun cevabı, sadece aldatma eylemi ile sınırlı kalmayıp, ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkileri ve sorumlulukları çerçevesinde de şekillenmektedir. Bu nedenle, velayet davaları sırasında profesyonel hukuki destek almak, sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından büyük önem taşır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi    21.05.2018 tarih 2016/18282 esas  2018/6427 sayılı kararında

”Mahkemece, velayet konusunda görüşlerine başvurulan tarafların ortak çocukları 15.10.2006 doğumlu … ile 13.09.2009 doğumlu … anneleri ile kalmak istediklerini beyan ettikleri halde, “annenin evli olduğu halde eşine karşı sadakate aykırı davranışlar sergilediği, müstehcen fotoğraflarını 3. bir kişiye telefon yoluyla gönderdiği, bu şekilde ki yaşam tarzı ve davranışları ile çocukların anne ile kalmalarının bedeni, fikri ve ahlaki gelişmeleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği” gerekçesiyle ortak çocukların velayetlerinin davalı-davacı babaya bırakılmasına karar verilmiştir.

İlgili Makale: Ortak Velayet

Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun “Üstün yararı” dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumlan gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir.Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

 Dava 27.11.2015 tarihinde açılmış, tarafların fiili ayrılık tarihinden mahkemece 28.01.2016 tarihli ara kararla ortak çocukların tedbiren velayetlerinin davalı-davacı babaya bırakılmasına kadar çocuklar fiilen anne ile birlikte yaşamışlardır. Mahkemece velayetleri konusunda görüşlerine başvurulan ortak çocuklar 26.04.2016 tarihli duruşmada anne ile birlikte yaşamak istediklerini beyan etmişlerdir.

Mahkemece alınan sosyal inceleme raporlarında; annenin kendi ailesi ile birlikte yaşadığı ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, velayet görevini yerine getirebilecek sosyal ve ekonomik şartlara sahip olduğu, babanın ise kendi ailesi ile altlı-üstlü oturduğu, mahkemenin tedbiren velayet düzenlemesi sonrasında çocukların fiilen büyükbaba ve babaanne ile birlikte yaşadıkları, bulundukları evde çocukların odalarının bulunmadığı ve anneyi özlediklerini ifade ettikleri rapor edilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı annenin çocuklara yönelik olumsuz bir tutum ve davranışının bulunmadığı, velayet görevini yerine getirebileceği, görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocukların da anne ile yaşamak istediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre ortak çocukların velayetlerinin davacı-davalı anneye bırakılmasına karar vermek gerekirken, annenin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışı dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir”

Hangi Şartlarda Çocuğun Velayeti Babaya Verilir?

Boşanma davasında çocuğun velayetinin hangi durumlarda babaya verileceği hususu içerisinde pek çok analiz edilmesi gereken bir durumdur. Öncelikle tarafların anlaşmalı boşanması durumunda taraflar çocukların velayetine ilişkin düzenleme yapacaklarından bu düzenlemede çocuğun velayetinde kalmasına ortak karar verip bu durum hakim tarafından da onaylanırsa çocuğun velayeti babaya verilir. 

Tarafların çekişmeli boşanması sırasında velayeti istenen çocuğun yaşı çok önemli bir faktördür. Yargıtay Hukuk Genel kurulunun kararına göre çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya üstüdür. 8 yaş veya bu yaşın üzerinde olan çocukların görüşü alınmadan velayetin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün olmadığı görüşündedir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür.

Bu nedenler nedeniyle velayeti talep edilen çocuk idrak yaşındaysa velayet konusundaki fikri sorulduğunda babayla kalmak istediğini beyan etmişse velayet babaya verilebilir. Hakim genellikle idrak yaşındaki çocuğun velayet konusundaki isteklerini hazırlanan SİR raporunda görerek ona göre karar verir.

Çocuğun idrak yaşından küçük olması durumda ise babaya velayetin verilip verilmeyeceği durumu mevcut durumun şartlarına göre değişiklik göstermektedir. Öncelikle babayla ilgili olan durumlar yani müşterek çocuğun boşanma sırasında fiilen baba bakımında olması, boşanma sürecinde bakmaya devam etmesi, çocuğun gelişimi için uygun bir ortamın bulunması, evin çocuğun ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş olması, müşterek çocuğun kardeşinin babanın yanında kalması diğerinin kardeşinden ayrılmaması onun üstün yararına olması durumunda, çocuğun ihtiyaçları ve eğitimi için uygun koşulların sağlanması, babanın çocuğa ilgili ve özenli davranması durumlarından çocuğun velayetinin babaya verilme ihtimali artmaktadır.

Müşterek çocuğun velayetinin anneye verilemeyeceği durumlarda babaya verilme ihtimali yüksektir. Yani çocuk küçük yaşta olup annenin bakımına muhtaç olsa da annenin haysiyetsiz yaşam sürmesi, akıl hastalığı veya ağır psikolojik sorunlarının bulunması, alkol veya madde bağımlılığının bulunması, sağlık durumunun çocuk bakımı için elverişsiz olması durumunda çocuğun velayeti anneye verilmez. Bu durumlarda çocuğun velayeti babaya verilir.

Ancak bu durumda babanın velayete uygun olmaması durumunda her iki tarafa da velayetin verilmeme ihtimali de mevcuttur, hakimin takdir yetkisindedir. Annenin geçici velayet hakkını kötüye kullanması müşterek çocuğun babayla görüşmesini engellemesi durumunda da mahkeme çocuğun velayetinin babaya verilmesine karar verebilir.

Çocuğun Velayetinin Babaya Verilmesi Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2825 esas  2020/4588 sayılı karar

‘’Tarafların ortak çocuğu 2008 doğumlu Yasemin’in velayetinin alınan sosyal inceleme raporu göz önünde bulundurularak davalı anneye bırakılmasına karar verilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır.

Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir.

Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.Somut olayda, tüm dosya kapsamından, yargılama sırasında idrak çağında olan tarafların ortak çocuğu 2008 doğumlu Yasemin mahkeme huzurunda ve uzman eşliğinde alınan beyanında babasının yanında kalmak istediğini beyan etmiştir.

Çocuğun tercih ve görüşüne önem verilmemesini gerektiren, menfaatine aykırı bir husus bulunmamaktadır.Davacı babanın velayet hakkını kullanmasına engel bir durumda ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, ortak çocuk Yasemin’in üstün yararları gözetildiğinde velayetinin davacı babaya bırakılması gerekirken, davalı anneye bırakılması doğru bulumnamış ve bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 17.10.2016 tarih 2016/17842 esas 2016/13832 sayılı kararı

‘’Mahkemece yargılama aşamasında 22.08.2013 tarihli ara karar ile müşterek çocuğun velayeti tedbiren annesine bırakılmış, 09.10.2013 tarihli ara kararı ile de çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. Velayet kamu düzenine ilişkin olduğundan; re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle taraflar delil bildirmese dahi hakim, gerekli gördüğü delilleri kendiliğinden toplar.

Hüküm verilinceye kadar gerçekleşen olaylar da hakim tarafından değerlendirilir. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun “üstün yararı” (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b)’dır.

Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Dosya kapsamındaki delillerden ve davalı-davacı erkeğin 5 kez müşterek çocuk ile kişisel ilişki tesisi için icraya başvurduğu, icra kanalıyla kadının ailesiyle birlikte yaşadığı konuta gelindiğinde çocuğun orada bulunmadığı gerekçesiyle kişisel ilişki tesis edilemediği, ancak dosya içerisinde bulunan sosyal ekonomik durum araştırmasında ve sosyal inceleme raporunda kadının ailesinin yanında oturduğunun belirlendiği, kadın tarafından yeni bir adres bildirilmediği anlaşılmaktadır.

Bu suretle annenin baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi engelleyerek geçici velayet görevini kötüye kullandığı anlaşılmaktadır. Çocuğun baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi sebep ve deliller de bulunmamaktadır. O halde müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.’’

Boşanmış Baba Kaç Yaşında Çocuğunu Yatılı Olarak Alabilir?

Boşanmış babanın çocuğu kaç yaşında yatılı alabileceği çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına göre değişiklik göstermektedir. Her durum kendine özgü olarak değerlendirilmesi gerekir. Genel olarak bilgi vermemiz gerekirse çocuğun babada yatılı kalma durumu çocuğun anneye bağımlılığın azaldığı dönemdir.

0-3 yaş aralığındaki çocuk küçük yaşta olup emzirme döneminde olması ve annenin bakım ilgisine muhtaç olması nedeniyle genellikle babada yatılı kalması şeklinde kişisel ilişki tesis edilmez. Çocuğun 3 yaş ve üstünde olması durumunda annesine bağımlılığı azalacağından babayla yatılı olarak kalmasına yönelik kişisel münasebet kararı verilebilir. Bu süreç her çocukta farklı ilerleyeceği için hakim durumun şartlarına göre değerlendirme yaparak çocuğun üstün menfaatine olan kararı verir.

Velayetin Kimde Kalacağı Nasıl Belirlenir?

Çocuğun velayetinin kimde kalacağı, birçok faktörün göz önünde bulundurulması gereken karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte, mahkeme, çocuğun üstün menfaatini gözeterek karar verir. Öncelikle, her iki ebeveynin de çocuk üzerindeki etkileri, yaşam standartları, sağlık durumu ve eğitim imkanları gibi unsurlar değerlendirilir. 

Çocuğun Yaş ve Duygusal Durumu, velayet kararını etkilemektedir. Küçük yaşta olan çocukların, genellikle anne ile olan bağı daha kuvvetlidir. Örneğin, çok küçük yaştaki bir çocuk için annesinin velayet hakkı daha öncelikli olarak değerlendirilirken, daha büyük çocuklarda ise, çocuğun kendi görüşü ve duygusal durumu mahkeme tarafından dikkate alınır. Yapılan mülakatlar ve uzman görüşleri, çocuğun hangi ebeveynle yaşamak istediği konusunda yol gösterici unsurlar olarak kullanılabilir.

Ebeveynlerin Davranış Biçimleri ve Duygusal Destek, velayet kararına etki eden bir diğer faktör ise, ebeveynlerin çocuğa sağladığı duygusal destek ve psikolojik istikrarın derecesidir. Mahkeme, çocuğun ruhsal gelişimini destekleyen, istikrarlı bir ortam sunan ebeveynin velayet hakkını gözetir. Ayrıca herhangi bir kötü davranış, alkol veya madde bağımlılığı gibi durumlardan etkilenmiş bir ebeveyn, velayet hakkını kaybedebilir.

Sıkça Sorulan Sorular

Çocuğun velayeti hangi durumlarda anneye verilmez?

Çocuğun velayeti, annenin birçok önemli faktör göz önünde bulundurulduğunda kendisine verilmez. Özellikle annenin ağır bir hastalığı, psikolojik sorunları veya madde bağımlılığı gibi durumlar, çocuğun bakımını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca annenin çocuğa karşı istismar veya ihmalkarlık durumu varsa, mahkeme bu durumu göz önünde bulundurarak velayeti babaya verebilir. Bu tür durumlar, çocuğun en iyi çıkarlarını korumak amacıyla değerlendirilir.

Çocuğun velayetinde baba ne gibi roller üstlenebilir?

Baba, çocuğun velayetinde önemli bir rol üstlenerek, çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasında aktif bir şekilde yer alabilir. Velayet durumunda baba, çocuğun eğitim, sağlık ve yaşam standartlarının düzenlenmesinde karar verme yetkisine sahip olur. Ayrıca, baba çocuğun kişisel gelişiminde de kritik bir rol üstlenir, bu da çocuğun sağlıklı bir birey olarak yetişmesine katkıda bulunur.

Velayet davasında mahkeme hangi unsurları dikkate alır?

Velayet davasında mahkeme, öncelikle çocuğun en iyi çıkarlarını gözetme ilkesine dayanarak bir değerlendirme yapar. Bu süreçte, çocuğun yaşı, tarafların çocukla olan ilişkileri, bakım yeterlilikleri ve çocuğun yaşam koşulları gibi birçok faktör göz önünde bulundurulur. Ayrıca, çocuğun yaşı, cinsiyeti ve duygusal durumu da mahkemenin kararını etkileyebilir. Dolayısıyla, mahkeme karar verirken her bir durumun özelliklerini detaylı bir şekilde inceler.

bir yorum bırakın