Evlilik birliği süresince edinilen malların paylaşımı, boşanma davalarında en sık karşılaşılan uyuşmazlık konularından biridir. Özellikle boşanma sürecinin yaklaşmakta olduğu dönemlerde eşlerden birinin malvarlığını diğer eşten kaçırmak amacıyla üçüncü kişilere devretmesi, uygulamada sıklıkla rastlanan durumdur. Yazımızda boşanma davası açılmadan önce satılan malların hukuki durumunun ne olacağı bu durumun mal paylaşımına olan etkisini, boşanmadan önce satılan malların mal paylaşımına dahil edilip edilmeyeceği, boşanmadan 1 yıl ve 2 yıl önce satılan malların durumu gibi konularda ayrıntılı bilgi vereceğiz. Ayrıca boşanma davasında banka hesaplarında yapılan birikimin durumu, boşanmada kusur durumunun mal paylaşımına olan etkisi hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi hedefliyoruz.
Boşanmadan önce satılan mallar ne olur?
Boşanma süreci yaklaştıkça, bazı eşlerin malvarlıklarını elden çıkararak diğer eşin tasfiye alacağından mahrum kalmasını sağlamaya yönelik girişimlerde bulunduğu görülmektedir. Bu durumunun mal paylaşımına olan etkisi merak edilen konuların başında gelmektedir.
Eşler arasındaki mal rejimi Türk Medeni Kanunun 225.maddesine göre ”Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Buna düzenlemeye göre tarafların mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Kural olarak mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olan mallar üzerinden paylaşım yapılacaktır. Ancak kanun eşlerin birbirlerinden mal kaçırma durumuyla ilgili ayrı bir düzenleme yapmıştır.
Türk Medeni Kanununun 229.maddesinde ”Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1-Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2-Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.” şeklinde yapılan düzenlemeyle kaçırılan malların mal rejiminin tasfiyesinde ne şekilde değerlendirileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 23.12.2015 tarih 2014/14665 esas 2015/23028 sayılı kararı
”Tasfiyeye konu 3 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.03.2007 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, olup; 28.12.2009 tarihinde davalının kardeşi dava dışı Derviş’e satış suretiyle devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Yukarıdaki yasal düzenleme ile Dairemiz ilke uygulamaları uyarınca yapılan incelemede;
Mahkemece, taşınmaza yönelik alacağın ispat edilemediğinden reddine karar verilmiş ise de; gerekçe dosyada mevcut belge ve delillerle örtüşmemektedir. Davalı tarafın borçlar nedeniyle taşınmazın satıldığı yönündeki savunması inandırıcı delillerle ortaya konmamıştır. Bu yöndeki davalı tanık beyanları ise, soyut ve inandırıcı nitelikte değildir. Hayatın olağan akışına göre boşanmadan kısa bir süre önceki devrin katılma alacağını azaltmaya yönelik olduğunun kabulü gerekir.
Boşanma davasının açılmasından kısa süre önce taşınmazın davalı tarafça kardeşine tapuda devredilmesi karşısında, bu satışın TMK 229/2 maddesi uyarınca diğer eşin katılma alacağını azaltmak maksadıyla yapıldığının kabulü ile, mal rejiminin tasfiyesinde eklenecek değer niteliğinde olduğunun kabul edilerek, yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek davacı lehine artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekirken; yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 28.09.2017 tarih 2017/12991esas 2017/11707 sayılı kararında
”Tapu kayıtları, taraf ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davalının tasfiyeye konu taşınmazı boşanma davasından yaklaşık dört yıl önce tarafların müşterek kızı …..’a satttığı, tarafların arasında 2007 yıllarından beri huzursuzluk olduğu ve 2009 yılından itibaren de ayrı yaşadıkları ve …..’ın tanık olarak beyanında da ‘annesinden taşınmazı tapuda devraldığını, satmadığını’ beyan ettiği görülmüştür. Eşlerden birinin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir (TMK m.229).
O halde, Mahkemece, tanık …..’ın taşınmazı satın almadığına yönelik beyanı, tüm dosya kapsamı ile sabit olan taraflar arasındaki huzursuzluklar dikkate alındığında taşınmazın devrinin gerçek satış olmadığı ve TMK 229. maddesi gereğince eklenecek değer niteliğinde olduğu anlaşıldığından taşınmazın devir tarihindeki niteliği nazara alınarak tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak alacağa hükmedilmesi gerekirken delillerin hatalı değerlendirilmesi ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Yani boşanmadan önce satılan mallar ne olur sorusunun yanıtı olarak eşlerden biri mal rejiminin devam ederken diğer tarafın mal paylaşımındaki alacağını azaltmak kastıyla devir, satış veya bağış yaptığı durumlarda bu mallar da mal rejiminin tasfiyesinde edinilmiş mallara eklenir. Boşanmadan önce yapılan devir veya satışların diğer tarafın katılma alacağını azaltma kastıyla yapıldığını ispatlamak bu süreçte kritik öneme sahiptir. Bu sürecin alanında uzman avukatla yürütülmesi hak kaybına uğramamanız için büyük öneme sahiptir.
Boşanmadan önce satılan malların mal tasfiyesinde değeri nasıl belirlenir?
Boşanmadan önce satılan malların mal paylaşımında edinilmiş mallara dahil edilerek hesaplama yapılırken değerinin ne şekilde belirleneceği konusunda kafa karışıklığı mevcuttur. Boşanmadan önce satılan malların Türk Medeni Kanununun 229.madde kapsamında sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlendikten sonra söz konusu mal mevcut kabul edilerek tasfiyede devredilen malvarlığının devir tarihindeki niteliği gözönünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm değeri esas alınır.
Türk Medeni Kanununun 235.maddesinde değerlendirme anına ilişkin olarak ”Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar. Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır. ” şeklinde düzenlenmiştir. Bahsi geçen düzenlemede belirtilen eklenecek değerler boşanma öncesi mal paylaşımında eşin alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir, satış veya bağışlardır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 28.06.2018 tarihli 2016/5631 esas 2018/14565 sayılı kararı
”TMK’nun 232. maddesi “Mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır hükmünü, TMK’nun 235. maddesi “Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar. Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır.” hükmünü içermektedir. Somut olaya gelince; Mahkemece tasfiyeye konu taşınmazların TMK’nun 229.maddesi uyarınca eklenecek değer olarak kabul edilerek artık değere katılma alacağı hesabı yapılması doğru ise de; söz konusu hesaplamaların taşınmazların devir tarihindeki değeri olarak belirlenen değer üzerinden yapıldığı görülmektedir.
Az yukarıda açıklandığı üzere; tasfiyede devredilen malvarlığının devir tarihindeki durumu (niteliği, seviyesi, yaşı vs.) esas alınarak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm (raiç) değerinin esas alınması gerekmektedir. (TMK’nun 235/2.) Bu itibarla. Mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, tasfiyeye konu taşınmazların devir tarihindeki durumu esas alınarak tasfiye tarihindeki (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihindeki) sürüm (rayiç) değeri belirlenerek bu değer üzerinden talep miktarı da gözetilerek hüküm kurulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilmiştir.
Sonuç olarak boşanma öncesi mallar 1 yıl içinde karşılıksız olarak ve mal rejiminin devamı sürecinde eşinin katılma payı alacağını azaltmak kastıyla devir, satış veya bağış yapılmışsa, mal rejiminde eklenecek değer olarak kabul edilir. Devredilen malvarlığının devir tarihindeki niteliği gözönünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm değeri esas alınır .
Boşanmadan önce satılan mallar paylaşıma dahil midir?
Boşanmadan önce eşlerden birinin diğerinin mal paylaşımındaki payını azaltmak amacıyla satışlar mal paylaşımı sırasında dahil edilip edilmeyeceği merak edilen konuların başında gelmektedir. Kural olarak mal rejiminin sona erdiği zaman yani boşanma davasının açıldığı zaman eşlerin üzerine kayıtlı mal varlıkları paylaşıma dahil edilir. Ancak mal rejiminin sona ermesinden önce genelde boşanma davası gündeme geldiğinde boşaltılan banka hesapları ve devir edilen mallar sıkça karşılaştığımız bir durumdur.
Türk Medeni Kanununda boşanma davası açılmadan son 1 yıllık süre içinde yapılan eşin rızası alınmadan yapılan karşılıksız kazandırmalar ve mal rejiminin devamında bir tarafın diğer tarafın mal paylaşımındaki payını azaltmak kastıyla yaptığı devirler ispatlanması halinde boşanma davasının açıldığı tarihte kişinin mal varlığında bulunmasa bile sanki elinden hiç çıkmamış gibi diğer eşin katılma payı alacağı hesaplamasına dahil edilir.
İlgili Makale: Boşanmada Mal Kaçırma Nasıl Engellenir?
Boşanmadan 1 yıl önce satılan mallar
Boşanma davası açılmadan ne kadar süre önce satılan malların mal kaçırmaya gireceği boşanma sürecine gelen çiftler için en sık sorulan konudur. Türk Medeni Kanununun 229.maddesinde boşanmadan 1 yıl önce satılan mallarla ilgili ” Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Dolayısıyla taraflardan biri boşanmadan 1 yıl önce diğer tarafın rızası olmadan karşılıksız kazandırma yapmışsa bu satılan mallar edinilmiş mallara eklenecek değer olarak kabul edilir ve mal paylaşımında elinden çıkmamış gibi hesaplamaya dahil edilir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 17.02.2016 tarihli 2014/21043 esas 2016/2569 sayılı kararı
”Mahkemece; …, … ve … parsellerdeki davacıya ait payların davalıya miras yolu ile intikal ettiği gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş ise de; TMK.222/3. maddesi uyarınca, taşınmazlardaki payların edinme tarihi itibariyle “edinilmiş mal karinesi”nin aksini, diğer bir anlatımla bu payların miras yoluyla intikal eden kişisel malı olduğunu ispat yükü davalıda olup; davalı tüm dosya kapsamı, taşınmaza ilişkin tapu kayıtları ve alınan tanık beyanları ile bu karinenin aksini kanıtlayamamıştır.
O halde, yukarıda belirtilen ilkeler gözetildiğinde aksi ispat edilemediğinden bu üç taşınmazdaki paylar davalının edinilmiş malı niteliğindedir. Her ne kadar … ve … parsel sayılı taşinmazlardaki davalıya ait paylar mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle mevcut değil ise de; boşanma dava tarihinden yaklaşık iki ay önce davalının bu payları devrettiği tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Payların zorunlu bir ihtiyaçtan dolayı devredildiği de iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda, TMK 229/2 gereği bu taşınmazlar yönünden diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan bir devir olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Bu nedenle, payların TMK 235/2.maddesi uyarınca devir tarihindeki sürüm değerleri üzerinden ve … parsel sayılı taşınmaz boşanma dava tarihi itibariyle mevcut olmakla tasfiye tarihi olan karar tarihine yakın tarihteki sürüm değeri üzerinden yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca hesaplama yapıldığı görülen 02.01.2014 tarihli hesap bilirkişi raporunda bu taşınmazlar yönünden belirtilen alacak miktarıda eklenerek ve talep miktarı da gözetilmek suretiyle alacağa karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde eksik alacağa hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Boşanmadan 2 yıl önce satılan mallar
Boşanmadan 1 yıldan daha fazla süre önce satılan malların, mal paylaşımına dahil edilip edilmeyeceği daha karmaşık bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanmadan 1 yıldan daha önce satılan yani tarafların mal rejiminin devamı sürecinde satılan mallar söz konusu olduğunda eğer taraflardan biri diğer eşin mal paylaşımında alacağını azaltmak kastıyla devir yapmışsa bu mallar da edinilmiş mallara eklenecek değer olarak kabul edilir.
Türk Medeni Kanununun 229.maddesinde ”Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buradaki en önemli nokta devir yapan tarafın diğer tarafın alacağını azaltmak kastıyla yaptığının ispatlanmasıdır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 20.03.2019 tarih 2018/13949 esas 2019/2926 sayılı kararı
”Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece, tasfiyeye konu devremülkün evlilik birliği içinde satın alınması yeterli kabul edilip devredildiği gözardı edilerek katılma alacağına hükmedildiği, davalı adına satın alınan devremülkün boşanma dava tarihinden yaklaşık iki yıl önce devredildildiği anlaşılmıştır.
Mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiyeye konu mal mevcut olmadığına göre, TMK’nin 229 maddesine göre eklenecek değerlerin varlığını yani mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir olduğunu davacının ispatlaması gerekir. Taraf ve tanık beyanları ile toplanan tüm delillere göre, davacı tarafından taşınmazın devir parasının mevcut olduğunun veya davalının diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla devir yaptığının iddia ve ispat edilmediğinin, ayrıca devremülkün değeri dikkate alındığında devir bedelinin evlilik birliği içinde harcanmış olacağının kabulü gerekir. O halde, Mahkemece, davanın devremülk yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, konuya ilişkin temyiz itirazı reddedildiğinden karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Boşanmada ağır kusurlu eş mal paylaşımı
Boşanma davasında gerçekleşen olaylar kapsamında tarafların kusur durumlarının mal paylaşımına etkisi konusunda yanlış bilinen pek çok bilgi bulunmaktadır. Genellikle boşanma davasında ağır kusurlu tarafın mal paylaşımındaki payının daha az olacağı düşünülmektedir. Ancak taraflar arasında genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinde sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında mahkeme bir tarafı asli kusurlu bulsa bile taraflar mal paylaşımı sırasında edinilmiş mallarda yarı yarıya pay sahibi olacaklardır. Boşanma davası sonucunda taraflardan birinin daha ağır kusurlu olması maddi ve manevi tazminat, nafaka gibi talepler üzerinde etkisi olacaktır.
Boşanma davasının tarafların mal paylaşımındaki paylarına etkisi olacağı durumlar özel boşanma sebeplerinden olan zina ve hayata kast nedeniyle boşanmadır. Bu durum Türk Medeni Kanununun 236.maddesine göre ‘’Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir. Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla özel boşanma sebepleri olan zina ve hayata kast nedeniyle açılan boşanma davasının kabul edilmesi durumunda kusurlu eşin payının azaltılabileceği ya da tamamen ortadan kaldırılabileceği düzenlenmiştir.
Sonuç olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davasında tarafların ağır kusurunun mal paylaşımına etkisi olmazken zina veya hayata kast nedeniyle açılacak boşanma davasının kabul edilmesi durumunda mahkeme kusurlu tarafın payını azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir. Bu nedenle hem boşanma davasının hem de mal paylaşımı davasının alanında uzman bir avukatla takip edilmesi hak kaybına uğramanızın önüne geçecektir.
Evlilikten önce alınan mallar boşanmada ne olur?
Boşanma halinde eşlerin malvarlıklarının nasıl paylaşılacağı, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen mal rejimi hükümlerine göre belirlenmektedir. 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca eşler arasında aksine bir sözleşme bulunmadığı sürece, evlilik süresince edinilen mallar yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir. Evlilik süresi içinde elde edilen mallar kural olarak paylaşıma tabi tutulurken, evlilikten önce edinilen mallar ise kural olarak kişisel mal niteliğinde olup boşanma halinde tasfiye dışı bırakılmaktadır.
Edinilmiş mal ve kişisel mal ayrımı boşanma sürecinde mal paylaşımı konusunda sıkça karşılaşılan uyuşmazlıkların temelini oluşturur. Burada Türk Medeni Kanunun 222.maddesinde ”Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle kural olarak eşin malları edinilmiş mal olarak kabul edilir ancak kişi bunun kişisel malı olduğunu iddia ediyorsa bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Türk Medeni Kanununun 220.maddesinde kanun gereği kişisel mal olarak kabul edilen mallar:
- Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
- Manevî tazminat alacakları,
- Kişisel mallar yerine geçen değerler.
Her ne kadar evlilikten önce edinilen mallar kişisel mal kapsamında değerlendirilse de, evlilik birliği içerisinde bu malların değerinde meydana gelen artışlar veya diğer eşin katkısı, hukuki olarak göz ardı edilemez. Türk Medeni Kanunu, katkı payı alacağı ve değer artış payı gibi kavramlarla, eşin haklarını korumaktadır.
Boşanmada banka hesapları kaç yıl geriye incelenebilir?
Taraflar evlilik birliğinde ev, arsa gibi taşınmazlar alabileceği gibi yatırımlarını banka hesabında da biriktirebilirler. Bu durumda banka hesaplarında yapılan birikim, hesabın kime ait olduğuna bakılmaksızın tarafların edinilmiş malıdır. Bu nedenle mal paylaşımında hesaplamaya dahil edilecektir. Ancak taraflar arasında boşanma davası gündeme geldiğinde boşaltılan banka hesapları en sık karşılaştığımız durumlardan biridir. Burada eşlerden birinin diğerinin mal paylaşımındaki payını azaltmak amacıyla hesaplardaki birikimini başka birine devretmesi veya kendisinin çekmesi durumunda bu kişinin banka hesaplarının ayrıntılı olarak incelemesi gerekmektedir.
Burada yapılacak iş mahkemeden mal kaçırma potansiyeline sahip tarafın banka hesaplarının araştırılmasının talep edilmesidir. Daha sonra belirlenen bankalarda bu kişi adına açılan hesapların, hesap açılış tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ayrıntılı hesap hareketlerinin talep edilmesi gerekir.
Yani boşanma davasında banka hesapları kaç yıl geriye incelenebilir sorusunun yanıtı olarak banka hesabının açılış tarihinden boşanma davasının açılış tarihine kadar hesap hareketleri mahkeme vasıtasıyla araştırılması ve gerekli yerlere müzekkere yazılması talep edilebilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Hangi durumlar mal kaçırmaya girer?
Boşanmadan 1 yıl önce yapılan karşılıksız kazandırmalar ve mal rejiminin devamı süresince eşlerden birinin diğer tarafın mal paylaşımındaki payını azaltmak kastıyla yaptığı devirler edinilmiş mallara mal kaçırma durumuna girebilir.
Banka hesabındaki para edinilmiş mal mıdır?
Tarafların evlilik birliğinde banka hesabındaki birikimleri edinilmiş mallara dahildir.
Boşanmadan önce mal kaçırmanın cezası nedir?
Eşlerden birinin evlilik birliğinde mal kaçırma durumu Türk Ceza Kanunununda düzenlenmiş bir suç değildir. Bu nedenle ceza kanunu bakımından herhangi bir yaptırımı yoktur. Ancak evlilik birliğinde mal kaçıran taraf bu eylemleri Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş suç olarak düzenlenmiş eylemler kullanarak gerçekleştirmesi bunlar için öngörülen yaptırımlara maruz kalabilir.
Boşanmada hangi mallar paylaşılmaz?
Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevi tazminat alacakları, kişisel mallar yerine geçen değerler mal paylaşımında hesaplamaya dahil edilmez.
Boşanma davası açıldıktan sonra edinilen mallar ortak mı?
Tarafarın mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ereceğinden boşanma davası açıldıktan sonra edinilen mallar ortak değildir.