Boşanma davaları hem hukuki hem de duygusal açıdan zorlu bir süreçtir. Bu zorlu dönemde taraflar arasında adaletin sağlanabilmesi için öne sürülen iddiaların doğruluğu büyük önem taşır. Ancak ne yazık ki, Boşanma Davalarında Asılsız Suçlamalar, sürecin karmaşıklığını artırabilir ve tarafların haklarının ihlal edilmesine yol açabilir. Yazımızda evlilik sırasında asılsız suçlamaların boşanmada nedeni oluşturup oluşturmayacağı, boşanma davasında asılsız suçlamaların nasıl ele alındığını, ispat yükünün kimde olduğunu ve delillerin önemini ele alacağız. Ayrıca evlilik sırasındaki eşlerin birbirlerine karşı asılsız suçlamalarının boşanma davasında kusur oluşturup oluşturmayacağı hakkında da bilgi vereceğiz. Böylece evlilik birliğinde ve boşanma davalarında asılsız suçlamaların hukuki sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmanızı hedefliyoruz.
Boşanma Davalarında Asılsız Suçlamalar
Taraflar arasında boşanma davası gündeme geldiğinde karşılıklı suçlamalar da beraberinde gelmektedir. Boşanma nedeni olarak öne sürülen olayların bir kısmı gerçek olup hukuka uygun delillerle ispatlanabilirken bazı iddialar ise asılsız olarak öne sürülmektedir. Boşanma sürecine girmeyi düşünen tarafın karşı taraftan gelebilecek asılsız suçlamalara da hazırlıklı olması gerekmektedir. Genellikle asılsız suçlamalara maruz kalan taraf boşanma davasında haksız çıkacağı yanılgısına kapılmaktadır. Ancak burada mahkeme açısından önemli olan taraflarca öne sürülen iddialar değil bu iddiaların hukuka uygun delillerle ispatlanıp ispatlanamamasıdır. Dolayısıyla boşanma davalarında asılsız suçlamaların hukuki delillerle ispatlanamaması durumunda mahkeme açısından dikkate alınmayacaktır.
Asılsız suçlamalar yeterli delil olmadan yapıldığında karşı tarafın itibarını zedeleme ve haksız bir durum oluşturma riski taşır. Ayrıca bu tür ifadeler, mahkeme gözünde güven kaybına neden olabileceği gibi, tazminat taleplerine de yol açabilir. Bu yüzden iddiaları sadece mantıksal bir temelde değil, aynı zamanda somut delillerle desteklemek önemlidir.
Hukuki süreçte mahkeme, tüm delilleri inceleyerek doğru karar vermeye çalışır. Bu esnada asılsız iddialar ile karşılaşıldığında, genellikle asılsız suçlamalara maruz kalan taraf kendini savunmaya çalışmakta ve asılsız iddiaları çürütmeye çalışmakta yani ispat yükünün kendisinde olduğunu düşünmektedir. Ancak bu noktada ispat yükü suçlamada bulunan tarafa aittir. Yani suçlamada bulunan kişi karşı tarafa kusur olarak yüklemeye çalıştığı olayları hukuki delillerle ispatlaması gerekmektedir. Aksi halde mahkeme tarafından iddiaları dikkate alınmayacaktır. Asılsız suçlamalara maruz kalan tarafın suçlamalarla ilgili doğru bilgileri ve hukuki delillerini mahkemeye sunması sürecin menfaatine sonuçlanmasına yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak boşanma davalarında asılsız suçlamalar hukuki delillerle ispatlanmadığı hallerde karşı tarafa kusur olarak yüklenemeyecektir. Bu noktada ispat yükü suçlamada bulunan tarafa ait olsa da asılsız suçlamalara maruz kalan tarafın savunması ve delillerinin mahkemeye sunulması menfaatine sonuç oluşturacaktır. Dava sürecinde asılsız suçlamalar ispatlanmaması halinde suçlamada bulunan tarafın aleyhine sonuç oluşturacaktır.
Eş hakkında asılsız suçlamalarda bulunmak boşanma nedeni mi?
Boşanma davalarında asılsız suçlamalar dışında taraflar evlilik sırasında da bazı durumlarda birbirlerine asılsız suçlamalarda bulunabilmektedirler. Bu duruma maruz kalan taraf için suçlamaların boşanma nedeni sayılıp sayılmayacağı merak edilen konulardan biridir.
Evlilik birliğinde eşlerden birinin diğerine karşı asılsız suçlamaları piskolojik şiddet kapsamında değerlendirilmekte bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılacak boşanma davasında boşanma nedeni olarak öne sürülebilecektir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 02.02.2010 tarih 2009/21748 esas 2010/1557 sayılı kararı
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalının eşinin hastalığıyla ilgilenmediği ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği , davacının da kocası hakkında asılsız isnatlarda bulunarak şikayet ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunduğu mevcut ve sabittir. Taraflardan birinin kusurunu diğerinden üstün tutmak mümkün değildir. Davacı dava açmakta haklıdır. Bu koşullar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile reddi doğru bulunmamıştır.
Boşanma davasında küfür hakaret nasıl ispatlanır?
Boşanma davalarında taraflar arasında yaşanan gerilimler sıklıkla küfür, hakaret ve onur kırıcı sözlerle sonuçlanabilir. Ancak bu tür iddiaların mahkeme önünde geçerlilik kazanabilmesi için ortaya somut deliller koyulması elzemdir. Boşanma davalarında asılsız suçlamalar ile gerçek iddiaların ayrımını yapmak, kanıtların güçlü ve net olmasıyla mümkündür. Peki bu tür aşağılayıcı davranışlar nasıl ispatlanır?
Ses kayıtları, yazılı mesajlaşmalar ve tanık ifadeleri küfür veya hakaretin kanıtlanmasında sıklıkla kullanılan deliller arasında yer alır. Bu delillerin mahkeme tarafından dikkate alınabilmesi için hukuka uygun yöntemlerle elde edilmesi gerekmektedir. Ses veya video kaydının gizli şekilde alınması durumunda hukuka uygun delil kapsamında değerlendirilmeyecektir. Ses kaydının taraflardan birinin diğerine whatsapp uygulaması üzerinden gönderilmesi halinde ise kullanılabilecektir. Taraflar arasında whatsapp, sms veya sosyal medya üzerinde yapılan yazışmaların ekran görüntüleri mahkemeye sunulabilecektir. Tanık ifadeleri boşanma davasında en önemli ispat araçlarından biridir. Ancak tanık ifadelerinin mahkeme tarafından dikkate alınabilmesi için taraflardan duyuma aktarıma bağlı olmaması bizzat görülen veya duyulan olaylara ilişkin ifade verilmesi gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki, tüm bu delillerin hukuka uygun şekilde toplanmış olması gereklidir. Hukuka aykırı elde edilen deliller mahkemeye sunulsa da mahkeme tarafından taraflar arasında kusur belirlemesinde dikkate alınmayacaktır. Bu nedenle, boşanma davalarında profesyonel bir hukuki danışmanlık alınması, özellikle iddiaların ispatı sürecinde kritik önem taşır.
Hangi Sebepler Boşanma Nedenidir?
Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma davası açılabilmesi için bazı hukuki sebeplerin varlığı gerekmektedir. Bu sebepler genel olarak özel ve genel boşanma nedenleri olarak ikiye ayrılır. Genel boşanma nedenleri, evlilik birliğinin temelden sarsılması gibi daha geniş bir çerçeveyi kapsarken, özel boşanma nedenleri daha spesifik olay ve durumlarla ilgilidir. Peki, hangi durumlar boşanma nedenidir?
Özel Boşanma Sebepleri sınırlı sayıda düzenlenmiş olup bunlar:
- Zina nedeniyle boşanma ( TMK 161)
- Hayata kast nedeniyle boşanma ( TMK 162)
- Pek kötü veya onur kırıcı davranış ( TMK 162)
- Suç işleme nedeniyle boşanma ( TMK 162)
- Haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma ( TMK 162)
- Terk nedeniyle boşanma ( TMK 164)
- Akıl hastalığı nedeniyle boşanma (TMK 165)
Genel boşanma sebepleri özel boşanma sebeplerinin dışında kalan boşanma nedenlerinin mevcut olduğu için düzenlenmiştir. Genel boşanma sebepleri :
- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma
- Anlaşmalı boşanma
- Fiili ayrılık nedeniyle boşanma
Boşanma Davalarında Asılsız Suçlamalar nedene bağlı olmaksızın açılabilecek tüm boşanma davalarında karşılaşılabilecek durumlar arasındadır. Açılan boşanma davasında asılsız suçlamalar ispatlanamadığı durumda açılan davanın mahkeme tarafından reddedilmesi gündeme gelir.
Boşanma davasında ağır kusurlar nelerdir?
Boşanma davalarında en kritik konulardan biri, eşlerin birbirine karşı işlediği ağır kusurların tespit edilmesidir. Ağır kusurlar, evlilik birliğini ciddi şekilde sarsan ve devamını olanaksız hale getiren davranışlar olarak tanımlanabilir. Türk Medeni Kanunu, boşanma davalarında kusur durumunu değerlendirirken somut olayın özelliklerini ve tarafların evlilik birliğinde yaşadıkları olayları bütün olarak inceler. Yani boşanma davasında tek tarafın kusurlu davranışlarının ağırlığına göre değil her iki tarafın evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesindeki kusurları bütün olarak değerlendirilip asli kusurlu olan taraf belirlenir.
Boşanma sebepleri mutlak ve nisbi boşanma nedenleri olarak da ayrıma tabi tutulmuştur. Mutlak boşanma sebeplerinde boşanma sebebi olarak gösterilen durum varlığı ispatlandığında bu durumun evlilik üzerindeki etkisine bakılmaksızın boşanma kararı verilir. Mutlak boşanma sebepleri zina nedeniyle boşanma, hayata kast nedeniyle boşanma, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma, terk nedeniyle boşanma, fiili ayrılık nedeniyle boşanmadır. Nisbi boşanma sebeplerinde ise boşanma sebebi olarak öne sürülen durumun evlilik birliğine olan etkisine bakılır, hakim evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğine ve ortak yaşamın sürdürülemez hale geldiğine kanaat getirirse boşanma kararı verir. Nisbi boşanma sebepleri suç işleme sebebiyle boşanma, haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma, akıl hastalığı nedeniyle boşanma ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır.
Hangi nedenle boşanma davası açılırsa açılsın önemli olan boşanma nedeni olarak öne sürülen olayların ispatlanabilmesidir. Boşanma davalarında ispat yükümlülüğü, kusurlu davranışı iddia eden tarafa düşmektedir. Özenli bir hukuki destekle delillerin hazırlanması da etkili bir sonuca ulaşmada belirleyici olabilir. Özellikle “Boşanma Davalarında Asılsız Suçlamalar” ile karşılaşılmaması için tarafların delillerini dikkatli bir şekilde sunması gerekmektedir.
Boşanmada İspat ve Deliller
Boşanma davalarında, haklılığın kanıtlanması açısından ispat ve deliller büyük önem taşır. Mahkemeye sunulan olaylar hukuka uygun şekilde ispatlanmadığı durumda mahkeme tarafında boşanma davası reddedilebilir. Yine eşlerden birinin diğerine karşı kusur olarak öne sürdüğü olayların ispatlanamaması halinde mahkeme tarafların kusur durumları hakkında belirleme yaparken ispatlanamayan olayları dikkate almayacaktır.
Hangi Deliller Kullanılabilir?
Boşanma davalarında kullanılabilecek deliller oldukça çeşitlidir. Örneğin, mesajlaşmalar, telefon kayıtları, ses veya video kayıtları, tanık beyanları ve çeşitli belgeler delil olarak kabul edilebilir. Ancak, delillerin mahkemeye sunulmasında dikkat edilmesi gereken bazı hukuki kurallar vardır. Özel hayatın gizliliğini ihlal eden ya da hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller mahkeme tarafından kabul edilmez.
İspatın Hukuki Önemi
Türk Medeni Kanunu’na göre, her iki taraf da iddialarını ispatla yükümlüdür. Özellikle, Boşanma Davalarında Asılsız Suçlamalar durumunda, bu suçlamaları ispatlayacak delillerin eksik olması halinde, mahkeme tarafından dikkate alınmayacaktır. Bu nedenle, taraflar iddialarını desteklemek için hukuka uygun deliller sunmalıdır.
Tanık Beyanlarının Rolü
Tanıklar boşanma davalarında en sık kullanılan ve en önemli ispat araçlarından biridir. Özellikle, tarafların arasındaki uyuşmazlığın ya da iddia edilen olayların bağımsız üçüncü kişiler tarafından bizzat gözlemlenmesi durumunda tanık beyanları oldukça etkili olabilir. Ancak mahkemeler, tanıkların açıklamalarını değerlendirirken, beyanlarının tarafsız ve objektif olmasına dikkat eder. Tarafların aktarımına bağlı ve duyuma bağlı tanıklık durumunda mahkeme bu tanık ifadelerine itibar etmeyecektir.
Dijital Delillerin Yükselişi
Günümüzde dijital kanıtların boşanma davalarında önemi artmıştır. Örneğin, sosyal medya paylaşımları, WhatsApp görüşmeleri ve e-posta yazışmaları artırılmış bir güvenilirlikle delil olarak sunulabilir. Bu tür kanıtlar, tarafların iddialarını destekleyebilir ancak bu delillerin de hukuka uygun olarak elde edilmesi önemlidir. Tarafların aralarındaki yazışmaların ekran görüntülerinin mahkemeye sunulması mümkündür. Ancak dijital delillerin elde edilmesinde hukuka aykırı yöntemler örneğin telefona casus yazılım yüklenerek elde edilmesi halinde bu delillerin mahkemeye sunulması mümkün değildir, sunulsa da mahkeme tarafından dikkate alınmaz.
Boşanma davalarında ispat ve deliller, mahkemenin doğru bir değerlendirme yapması için olmazsa olmaz unsurlardır. Boşanma sürecinin başlangıcında ve sürecinde delillerin toplanması boşanma davasında kritik öneme sahiptir.
Boşanma Davalarında İspat Yükü
Boşanma talebinde bulunan taraf iddia ettiği ve mahkemede ileri sürdüğü boşanma sebeplerinin varlığını ispatla yükümlüdür. Öne sürdüğü iddialarını hukuka uygun ve geçerli delillerle kanıtlaması gerektiğini ifade eder. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde ‘’Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür’’ şeklinde düzenlenmiştir. Boşanma davalarında ispat yükü de bu kural kapsamındadır.
Boşanma davalarında ispat yükü boşanma sürecinin en önemli unsurudur. Boşanma nedenlerinin hukuka uygun delillerle ispatlanamaması halinde haklı iken haksız duruma düşme ihtimali mevcuttur. Boşanma davalarında, tarafların ileri sürdükleri iddiaların mahkemede kabul görebilmesi için somut delillerle desteklenmesi gereklidir. Mahkeme, iddiaların gerçekliğini tartışırken yalnızca sunulan delilleri değil, aynı zamanda bu delillerin doğruluk payını ve güvenilirliğini de değerlendirir. Delillerin mahkemeye sunulması sırasında hukuka aykırılık teşkil edip etmediği de önemle incelenir.
Özellikle boşanma davalarında asılsız suçlamalar gündeme geldiğinde, davayı açan tarafın suçlamalarını kanıtlayamaması hem dava sürecini olumsuz etkileyebilir hem de karşı tarafın itibarını zedeleyebilir. Doğrudan cezai bir yaptırımı bulunmasa da asılsız suçlamalar ceza hukuku kapsamında düzenlenmiş suç kapsamına girmesi durumunda bu yaptırımlara maruz kalınılabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Boşanma davalarında asılsız suçlamalar neden sık görülür?
Boşanma davalarında taraflar, genellikle psikolojik baskı altında oldukları için duygusal davranabilir ve menfaatlerini korumak amacıyla karşı tarafı suçlayıcı iddialarda bulunabilirler. Ayrıca, üstünlük sağlama ve davayı kendi lehine çevirmek amacıyla asılsız suçlamalar sıkça gündeme gelebilmektedir.
Boşanma davasında asılsız suçlamaların cezası var mı?
Boşanma davalarında asılsız suçlamalar doğrudan cezai bir yaptırımı bulunmasa da asılsız suçlamaların ceza hukukunda düzenlenmiş suç tiplerinden birinin kapsamında olması durumunda yaptırımla karşı karşıya kalınabilir. Örneğin asılsız suçlamaların iftira boyutuna ulaşması halinde koşulların oluşması halinde ilgili suçun yaptırımları gündeme gelebilir.
Asılsız suçlamalar ile karşılaşıldığında nasıl bir hukuki yol izlenmelidir?
Asılsız suçlamalar ile karşılaşan kişinin öncelikle güçlü bir hukuki destek alması önerilir. Bu süreçte belgeler ve deliller toplanarak iddiaların asılsız olduğu kanıtlanmaya çalışılmalıdır.
Mahkemeler asılsız suçlamaları nasıl değerlendirir?
Mahkemeler, asılsız suçlamaların dayanaklarını ve delillerini değerlendirirken tarafsızdır. İddiaların doğruluğu kanıtlanamadığı takdirde, bu suçlamalar dikkate alınmaz.
Asılsız suçlamalarda delil sunmanın önemi nedir?
Her ne kadar suçlamada bulunan taraf iddialarını ispatla yükümlü olsa da asılsız suçlamalara maruz kalan tarafın asılsız suçlamaların geçersizliğini kanıtlamak için delil sunması kritik bir rol oynar. Mahkemeler deliller üzerinden değerlendirme yaptığından, güçlü ve somut deliller sunmak, kişinin haklılığını ortaya koymasında büyük bir avantaj sağlar.