Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı- samsun avukat cansu bayramoğlu

Taraflar ortak karar vererek anlaşmalı boşanma sürecine girdiklerinde evlilik birliğinde edindikleri malların ne şekilde paylaşılacağı merak edilen konulardan biridir. Öncellikle, Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı konusunun, anlaşmalı boşanmanın zorunlu unsurlarından olup olmadığı, paylaşımın ne şekilde yapılacağını, mal paylaşımının boşanmadan sonra yapılıp yapılmayacağıyla ilgili ayrıntılı bilgi vermeyi hedefliyoruz. Ayrıca dava açma süreleri ve mal paylaşımına ne şekilde itiraz edilebileceği gibi konularla ilgili yanlış bilgileri aydınlatmaya çalışacağız. Böylece, tüm bu karmaşık süreçleri daha iyi anlayarak, haklarımızı ve yükümlülüklerimizi net bir şekilde bilgi sahibi olmanıza yardım olmayı hedefliyoruz.

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı

Öncelikle anlaşmalı boşanma TMK 166.maddesinde ” Evlilik en az 1 yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatleri göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmedilir. Bu halde tarafların ikrarları hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir. 

Anlaşmalı boşanmanın mümkün olabilmesi için eşlerin boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda anlaşmaları, düzenleyecekleri protokolün hakim tarafından da uygun bulunması gerekmektedir. Boşanmanın mali sonuçları ile ilgili anlaşılması gereken maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasıdır. Bu nedenle taraflar mal rejiminin tasfiyesi, eşya veya ziynet alacakları konusunda anlaşmaları zorunlu değildir. Bu konulara ilişkin anlaşmalı boşanma protokolünde düzenleme yapmasalar da hakim diğer konularda yapılan anlaşmaları uygun bulursa boşanma kararı verilecektir.

Tarafların mal paylaşımı konusunda anlaşmalı boşanma protokolünde anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak anlaşmalı boşanmadan sonra tekrar mal paylaşımı ile ilgili farklı bir davayla karşılaşmamak için, mal paylaşımı hususunda anlaşma yapmak tarafların menfaatinedir. Taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı da yapacaklarsa bunu ortak kararlarıyla yapmaları gerekecektir. Yani mahkeme bu noktada taraflara müdahalede bulunamayacaktır. Ancak taraflar mal rejimi hususunda bir anlaşma yaptıysa hakimin bu anlaşmayı kabul edebilmesi için tüm malların ayrıntılı ve şüphe yaratmayacak açıklıkta belirtilmesi gereklidir. Araç veya ev devri gerçekleşecekse bu devirlerin ne zaman yapılacağına dair maddenin de eklenmesi devirler sırasında karışıklık olmasını engeller. 

Sonuç olarak, Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı anlaşmalı boşanmanın zorunlu unsurlarından olmasa da taraflar boşandıktan sonra açılacak mal rejiminin tasfiyesi davasıyla karşılaşmamak adına mal paylaşımını anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlemeleri önemlidir. Burada yapılacak anlaşma tarafların özgür iradeleri ve ortak kararlarıyla olacaktır.

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Mal Paylaşımı

Tarafların anlaşmalı boşanması için anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin düzenleme yapmaları zorunlu değildir. Tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumuna ilişkin düzenleme yapmaları yeterlidir. Taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımına ilişkin düzenleme yapmamışlarsa boşanma kararı kesinleştikten on sene içerisinde mal paylaşımı davası açabilirler.

Ancak taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemeler yapıp , anlaşmalı boşanma protokolünde ” birbirlerinden hiç bir nam adı altında katkı payı alacağı, katılma payı alacağı, değer artışından kaynaklanan tüm talepler de dahil olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan tüm dava ve talep haklarından karşılıklı olarak feragat ettiklerini ” belirtirlerse, hakim tarafından protokol uygun bulunup boşanma kararı verilirse, boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açmaları mümkün değildir.

İlgili Makale: Anlaşmalı Boşanma Protokolü

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Boşanmada mal paylaşımı, hukuki süreçlerin en önemli aşamalarından birini oluşturmaktadır. Taraflar arasında boşanma gündeme geldiğinde boşanmanın ekonomik sonuçları daha önemli hale gelir. Taraflar anlaşmalı boşanma yolunu tercih ettiklerinde senelerce sürebilecek çekişmeli bir boşanma davasının önüne geçmiş olacaklardır. Ancak burada anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı nasıl yapılır sorusu tarafların merak ettiği konuların başında gelmektedir.

Öncelikle taraflar boşandıktan sonra tekrar farklı bir davayla uğraşmamak amacıyla mal paylaşımının da protokolde düzenlenerek mahkemenin onayına sunulmasını isteyebilirler. Ancak bu durumda taraflar anlaşmalı boşanma protokolündeki maddeleri ortak ve özgür iradeleriyle kararlaştıracağı gibi mal paylaşımı da aynı koşullarda olacaktır. Normal şartlarda çekişmeli boşanma davasıyla birlikte veya sonrasında açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında tarafların evlilik birliğindeki edinilmiş ve kişisel mallarını belirlenip buna göre çeşitli hesaplamalar yapılarak alacak miktarı hesaplanacaktır. Ancak anlaşmalı boşanmada bu hesaplamalardan bağımsız tarafların ortak kararları ve özgür iradelerine öncelik verilmektedir. Burada tarafların uyuşmazlığa düşmesi durumunda hukuki yardım almaları ortak paydada buluşmalarına yardımcı olacaktır. Bu aşamada alanında uzman boşanma avukatından alınan hukuki yardım  davaya çekişmeli olarak devam edilmesi durumunda ortaya çıkacak hukuki sonuçlar hakkında tahmin yürütmeyi sağlayarak her iki tarafın da taleplerini yeniden gözden geçirmesine yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, boşanmada mal paylaşımının nasıl yapılacağı sürecinde, karşılıklı diyalog ve uzlaşma ön planda olmalıdır. Bu sayede, her iki tarafın da memnun kalacağı ve adil bir paylaşımın gerçekleşeceği bir ortam oluşturulabilir.

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımından Feragat

Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımını da yapmayı kararlaştırdıklarında hazırlanacak protokolde buna ilişkin hükümleri düzenlerken çok dikkatli davranmaları gerekmektedir. Özellikle bu aşamada taraflar mal paylaşımına ilişkin ortak karar verdikten sonra protokolde bunları ayrıntılı ve açık şekilde belirtmelidir. Ayrıca protokolde mal paylaşımına ilişkin kararlaştırılan hükümler dışında birbirlerinden  hiç bir nam adı altında katkı payı alacağı, katılma payı alacağı, değer artışından kaynaklanan tüm talepler de dahil olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan tüm dava ve talep haklarından karşılıklı olarak feragat ettiklerini belirtmeleri gereklidir. Bu noktada hukuki yardım almak daha sonra mal paylaşımına ilişkin açılabilecek davaların önüne geçecektir. Çünkü anlaşmalı boşanma protokolünde feragat beyanı açık değilse taraflar anlaşmalı boşanma sırasında mal paylaşımını da yaptıkları sanacak ancak hangi haklardan feragat edildiği belli olmadığından daha sonra mal rejimini tasfiyesine bağlı alacaklar için tekrar davayla karşı karşıya kalacaklardır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 07.06.2022 tarih 2019/335 esas 2022/850 sayılı kararında 

.

‘’Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda tarafların TMK’nın 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği gözetildiğine, eşlerin boşanma kararında yer alan “birbirlerinden başkaca maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmamaktadır” şeklindeki beyan ve ifadenin edinilmiş mallara katılma mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkını kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır.Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın fer’îsi niteliğinde olmayıp; eşler, tasfiyeyi anlaşmalı boşanma ile birlikte yapabilecekleri gibi bu yöndeki haklarını zamanaşımı süresi içerisinde daha sonra da kullanmak isteyebilirler. Bu konuda anlaşma sağlanamaması anlaşmalı boşanma davasının reddi sonucunu doğurmaz ve anlaşmalı boşanmaya bir etkisi olamaz. Anlaşmada ayrıca yer verilmemişse, tarafların sırf anlaşmalı olarak boşanmış olmaları aralarındaki mal rejimini de tasfiye ettikleri anlamında kabul edilemez. eşler; zorunlu olmamakla birlikte, anlaşmalı boşanma davasında mal rejiminin tasfiyesi konusunda da anlaşma yapabilirler. Anlaşma, mal rejiminin tasfiyesini de içermekte ise ayrı bir geçerlilik şartı aranmaz. Anlaşmalı boşanmada, taraflar edindikleri malvarlığını paylaşarak veya tasfiyeye yönelik haklarından feragat ederek mal rejiminin tasfiyesini gerçekleştirebilirler. Usulüne uygun şekilde yapılan anlaşma ile boşanma davası neticelenmiş ve karar kesinlemiş ise tarafların tekrar mal rejimi tasfiyesi talep etmeleri mümkün olmayacaktır.

Diğer yandan mal rejiminin tavsiyesi davası, boşanma davasının fer’î niteliğinde olmadığından, boşanma davasında tarafların anlaşmış olmaları kural olarak boşanma davasının fer’î niteliğindeki tazminat, nafaka ve velâyet konularını kapsadığı kabul edilmelidir. Şayet eşler, boşanma davasında mal rejiminin tasfiyesi hususunda da anlaşma yapmak istiyorlarsa, bu hususun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta olması çok önemlidir. Soyut, muğlâk, her anlama gelebilen, farklı şekilde yorumlanmaya açık, müphem kelime ve cümleler kullanılan anlaşma metinleri sonradan açılan davanın görülmesine engel teşkil etmez.

Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, tarafların İzmir 5. Aile Mahkemesinin 05.02.2013 tarihli ve 2012/648 E., 2013/101 K. sayılı kararı ile TMK’nın 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, kararın 21.03.2013 tarihinde temyiz edilmeyerek kesinleştiği, anlaşmaya dayanak 05.02.2013 havale tarihli protokolün 5. bendinde “Taraflar yukarıdaki şartlarda anlaşmış olup birbirlerinden başkaca maddi ve manevi talepleri ile mahkeme masrafı ve avukatlık ücreti talep etmeyecektir” hükmünün imza altına alındığı, Mahkemece yapılan yargılamanın 05.02.2013 tarihli duruşmasında eşlerin hazır bulunduğu, protokolün doğru olduğunu ve onayladıklarını, anlaşma metni dışında birbirlerinden karşılıklı maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunmadığını beyan ettikler, Mahkemece gerekçeli kararın 7. bendi ile 05.02.2013 tarihli protokolün onaylanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda; eşlerin gerek anlaşmalı boşanmaya dayanak protokol metninden gerekse duruşmadaki beyanlarından aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri sonucuna varılamadığı gibi, salt “davalının davacıya ait evde oturacağına” ilişkin anlaşma hükmünden eşlerin mal rejimini tamamen tasfiye ettiklerini değerlendirmek mümkün değildir.

Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.’’ şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 07.02.2022 tarih 2021/5553 esas 2022/931 sayılı kararında

‘’Somut olayda, bölge adliye mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘…katkı payı talebim yoktur…’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm yoktur. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, boşanma davasındaki duruşmada davacı erkeğin “..katkı payı talebim yoktur…” şeklindeki beyanı sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde, bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir’’ şeklinde karar verilmiştir.

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımına İtiraz 

Taraflar anlaşmalı boşanmaya ortak karar vererek anlaşmalı boşanma protokolü hazırlandıktan sonra taraflar arasında bir takım anlaşmazlıklar doğabilir. Bu uyuşmazlık nafaka, maddi ve manevi tazminat, velayet gibi hususlara ilişkin olabileceği gibi mal paylaşımıyla da ilgili olabilir. Bu durumunda anlaşmalı boşanmada mal paylaşımına itiraz konusu merak edilen konulardan biri haline gelir. Öncelikle anlaşmalı boşanma protokolü boşanma kararı kesinleşene kadar her zaman değiştirilebilir. Taraflar mahkemeye sunmuş oldukları protokolü duruşmaya kadar başka bir protokolü sunarak değiştirebileceği gibi duruşma günü hakim karşısında da değişiklik yapabilirler. Ayrıca hakim karşısında onayladıkları anlaşmalı boşanma protokolünü karar kesinleşene kadar her aşamada değiştirme hakkına sahiptirler. Anlaşmalı boşanma protokolündeki değişiklikler ancak her iki tarafın da onaylaması ve daha sonrasında hakimin de yapılan değişikliği uygun bulmasıyla yapılabilir.

Anlaşmalı boşanma protokolü mahkemede onaylanıp gerekçeli karar yazıldıktan sonra taraflara tebliğ edilecektir. Bu noktada taraflardan biri anlaşmalı boşanmada mal paylaşımına itiraz etmek istiyorsa verilen kesin süre içerisinde üst mahkemeye itirazda bulunabilir. Tarafların anlaşmalı boşanmada kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir 

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2015/25638 esas 2016/653 karar 18.01.2016 tarihli

‘’Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir (HMK md. 439/2). Bu halde anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’’ şeklinde karar vermiştir.

Boşanmada Hangi Mallar Paylaşılmaz?

Boşanma süreci, pek çok çift için duygusal olduğu kadar hukuki açıdan da karmaşık bir süreçtir. Bu bağlamda, Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı sırasında hangi malların paylaşıma dahil edilmeyeceği önemlidir. Normal şartlarda çekişmeli boşanma davasıyla birlikte veya sonrasında açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında tarafların evlilik birliğindeki edinilmiş ve kişisel mallarını belirlenip buna göre çeşitli hesaplamalar yapılarak alacak miktarı hesaplanacaktır. Ancak anlaşmalı boşanmada bu hesaplamalardan bağımsız tarafların ortak kararları ve özgür iradelerine öncelik verilmektedir. Çekişmeli boşanma durumunda mal rejiminin tasfiyesinde edinilmiş mallar paylaşıma tabi tutulur. Kişisel mallar mal paylaşımına dahil edilmez. Burada ‘’edinilmiş mallar ve kişisel mallar nedir?’’ nedir sorusu gündeme gelmektedir. 

Edinilmiş mallar Türk Medeni Kanununun 219.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili düzenlemede ‘’Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır: 

  • Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 
  • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 
  • Kişisel mallarının gelirleri, 
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler

Kişisel mallar Türk Medeni Kanununun 220.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre ‘’Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: 

1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 

2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 

3. Manevî tazminat alacakları,

4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

Kanunda yapılan açık düzenlemeye göre mal rejiminin devamında miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri o kişinin kişisel malı olduğu için mal paylaşımına dahil edilmez. Boşanma ve mal paylaşımında kadına ait olan miras paylaşıtıralamaz.

Anlaşmalı Boşanmada Kadın Neler İsteyebilir?

Anlaşmalı boşanma süreci tarafların birbirlerine karşı daha ılımlı tavır sergilediği ve ortak kararlar alarak boşanma sürecini sonlandırmak istediği bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı konusundan hariç olarak kadının anlaşmalı boşanmada talep edebileceği pek çok hakkı bulunmaktadır. Ancak burada dikkat çekmemiz gereken durum anlaşmalı boşanmada kadın neler isteyebilir sorusunun cevabı tarafların kadının talepleri konusunda ortak karar vererek anlaşmaları, yani kadının taleplerinin karşı tarafça kabulü halinde anlaşmalı boşanmanın gerçekleşeceğidir.

Anlaşmalı boşanmada kadın maddi ve manevi tazminat, nafaka, çocuğun velayetini talep edebilir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi karşı tarafın da bu talepleri onaylaması halinde ortak karar vererek anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanması durumunda talepler anlamlı hale gelecektir. Taraflar aralarında anlaşıp ortak karar vererek mal paylaşımını, ziynet eşyaları ve ev eşyalarına ilişkin alacakları hususunda anlaşabilirler. Burada mahkeme çekişmeli boşanma davasında olduğu gibi araştırma yapmaz, hangi malın paylaşıma dahil edilip edilmeyeceğiyle ilgili bir karar vermez. Örnek vermek gerekirse normal şartlarda taraflardan birine kalan miras ev bu kişinin kişisel malı olduğundan mal rejiminin tasfiyesi davasında paylaşıma dahil edilmez. Ancak anlaşmalı boşanma protokolünde kendisine miras kalan evi eşine devretmek isteyen eşin talebini kişisel mal olduğu gerekçesiyle reddetmeyecektir.  Bu bağlamda, anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı sırasında kadınların talep edebileceği pek çok faktör bulunmaktadır. 

Boşanmada Mal Paylaşımı Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerde asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla görevli olacaktır. Boşanma davasında yetkili mahkeme Türk Medeni Kanunun 168.maddesinde “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Mal paylaşımı davasında yetkili mahkeme Türk Medeni Kanununun 214.maddesinde “Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:

1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,

2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,

3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi’’ şeklinde düzenlenmiştir. Mal rejiminin boşanmayla sonlanması durumunda boşanma davasında hangi mahkeme yetkili ise mal paylaşımında da o mahkeme yetkili olacaktır.

Yargıtay 5.Hukuk Dairesi 10.06.2024 tarih 2024/3245 esas 2024/7089 sayılı kararında 

‘’Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Kanun’un 214 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı 4721 sayılı Kanun’a göre belirlenmelidir.

Somut olayda; davanın boşanma istemiyle birlikte açıldığı, mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkin olarak tefrik kararı verildiği, boşanma istemine ilişkin davanın Dörtyol Aile Mahkemesinde devam ettiği, 4721 sayılı Kanun’un 214 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanma davasında yetkili olan Dörtyol Aile Mahkemesinin bu davaya bakmaya da yetkili ve görevli olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın Dörtyol Aile Mahkemesince sonuçlandırılması gerekmektedir.’’ şeklinde karar vermiştir.

Bu kapsamda, boşanmada mal paylaşımına ilişkin dava açma süresi oldukça önemlidir. Herhangi bir hak kaybına uğramamak adına, davanın açılması için belirli süreler bulunmaktadır. Eğer süre içinde gerekli başvurular yapılmazsa, haklarımızın kaybolması söz konusu olabilir. Başvurularınız sırasında, danışmanlık almak, sürecin daha anlaşılır ve düzenli ilerlemesine yardımcı olacaktır.

Boşanmadan Sonra Mal Paylaşımı Davası Açma Süresi (Zamanaşımı)

Boşanma süreci, çiftler için duygusal ve hukuki açıdan oldukça karmaşık bir dönemdir. Bu süreçte taraflar anlaşmalı boşanma yolunu tercih ettiklerinde Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı önemli bir yer tutar. Tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin düzenleme yapmaları zorunlu değildir. Tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumuna ilişkin düzenleme yapmaları yeterlidir. Taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımına ilişkin düzenleme yapmamışlarsa boşanma kararı kesinleştikten on sene içerisinde mal paylaşımı davası açabilirler.

Türk Medeni Kanunu’nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Ancak bu durumda, Türk Borçlar Kanunu 646.maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK’nun 146.maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Yargıtay uygulamalarında da mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas 2013/520 Karar sayılı kararı) kabulü de bu yöndedir. 

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 19.04.2016 tarih 2016/2953 esas 2016/7216 sayılı kararında

‘’Eşler 03.02.1983 tarihinde evlenmişler, 27.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 26.05.2006 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Mal rejimi TMK’nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Temyize konu dava 26.05.2014 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK’nun 646.maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. TBK’nun 146.maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Dairemiz uygulamalarında da, mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 Esas 2013/520 Karar sayılı kararı) kabulü de bu yöndedir. Her ne kadar, Dairemiz önceki uygulamalarında edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanmayla sona ermesi durumunda, TMK’nun 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresini kabul etmişse de, Yargıtay HGK’nun yukarıda açıklanan içtihadı doğrultusunda görüş değişikliğine gidilmiştir.

TBK’nun 149/1.maddesine göre, zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Aynı Kanun’un 153/3.maddesine göre de, evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa da durur. Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında; boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlayan on yıllık zamanaşımı süresi, temyize konu davanın açıldığı tarih itibarıyla henüz dolmadığından, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak taraf delillerine göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.’’ şeklinde karar verilmiştir.

Sıkça Sorulan Sorular

Anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı nasıl gerçekleşir?

Tarafların mal paylaşımı konusunda anlaşmalı boşanma protokolünde anlaşmaları zorunlu değildir. Ancak anlaşmalı boşanmadan sonra tekrar mal paylaşımı ile ilgili farklı bir davayla karşılaşmamak için, mal paylaşımı hususunda anlaşma yapmak tarafların menfaatinedir. Taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı da yapacaklarsa bunu ortak kararlarıyla yapmaları gerekecektir. Yani mahkeme bu noktada taraflara müdahalede bulunamayacaktır. Protokolde, paylaşıma konu olan mallar kesin bir biçimde belirtilmeli, değerleri hesaplanmalı ve tarafların bu şartlar üzerinde mutabık kalması sağlanmalıdır. Mahkeme, tarafların anlaşmasını onayladığı takdirde, bu paylaşım geçerlilik kazanır.

Anlaşmalı boşanma protokolü nasıl hazırlanır?

Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamak, tarafların mal paylaşımını, nafaka, çocukların bakımı gibi konuları içeren yasal bir belgedir. Protokolün etkili olabilmesi için, taraflar arasında her konu üzerinde net bir anlaşma sağlanmalı ve bu anlaşma yazılı hale getirilmelidir. Protokol, her iki tarafın da imzasını taşımalıdır ve anlaşmazlık yaşanmaması için bir avukat tarafından hazırlanması önerilmektedir. Ayrıca, mahkemeye sunulmadan önce her iki tarafın da belgeyi dikkatlice incelemesi önem taşır.

Mal paylaşımı sırasında hangi mallar dikkate alınır?

Mal paylaşımı sırasında, evlilik süresince edinilen tüm taşınmazlar, taşınır eşyalar, banka hesapları, araçlar ve diğer mülkler dikkate alınır. Buna rağmen, her iki tarafın sahip olduğu kişisel eşyalar, miras yoluyla kazanılan mallar ve karşılıklı rızaya dayanan hediyeler gibi bazı istisnalar bulunmaktadır. Bu nedenle, tarafların taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının açıkça belirlemesi ve belgelendirmesi oldukça önemlidir.

Anlaşmalı boşanma davaları ne kadar sürer?

Genellikle, tarafların anlaşması halinde, gerekli belgeler ve protokol mahkemeye sunulduğunda, dava daha hızlı bir şekilde sonuçlanabilir. Bu süreç, çoğu zaman birkaç ay içerisinde tamamlanabilir. Ancak, anlaşma sağlanamaz ya da taraflar arasında ek talepler olursa, dava süreci uzayabilir. Dolayısıyla, tarafların önceden anlaşmaları ve gerekli belgeleri eksiksiz sunmaları süreci hızlandırmak için oldukça önemlidir.

bir yorum bırakın

Hemen Ara