Nafaka artırım davası tarafların değişen ekonomik durumlar karşısında nafaka miktarının yeterli gelmemesi durumunda nafakanın artırılması için açılabilecekleri dava türüdür. Taraflar arasında boşanma davası sonucunda duruma göre çeşitli nafaka türlerine karar verilmektedir.
Nafaka artırım davası nedir?
Mahkeme tarafından boşanma davası sürecinde tedbir nafakası, boşanma davasının sonucunda müşterek çocuk bulunmaktaysa çocuğun eğitim ve bakımı için iştirak nafakası, boşanma davasının sonucunda eşin yoksulluğa düşmesi durumunda ise yoksulluk nafakasına karar verilebilir. Mahkeme tarafından hükmedilen nafaka değişen yaşam koşullarında yeterli gelmemesi durumunda nafaka artırım davası açılabilir.
Nafaka artırım davası irat şeklinde yani aylık taksitler şeklinde ödenmesine karar verilen nafakalarda söz konusudur. Boşanma davasının sonucunda hükmedilen nafaka kararı yeterli olup boşanmanın anlaşmalı ya da çekişmeli gerçekleşmesi nafaka artırım davası için önemli değildir. Ancak taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde nafakanın nakden toplu şekilde ödenmesini kararlaştırmışsa nafaka artırım davası açamazlar.
Nafaka arıtırım davasına ilişkin Türk Medeni Kanunun 176.maddesine göre:
”Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
- Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
- İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat
sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
- Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
- Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Türk Medeni Kanunu’nın 331.maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. Çocuğun ihtiyaçlarında veya anne ve babanın ödeme gücünde veya benzeri hayat koşullarının değişmesi halinde, hakim tarafından nafaka miktarının yeniden belirlenmesi veya nafakanın tamamen kaldırılması mümkündür
Nafaka artırım davası şartları
Nafaka artırım davasında artırım talebinin hakim tarafından değerlendirilebilmesi için bazı şartlar aranmaktadır. Bu şartlar:
- Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının değişikliğe uğrayarak artmış olması,
- Nafaka borçlusunun mali durumunda artış yönünde gelişmeler olması,
- Mevcut nafakanın giderleri karşılayamaması,
- Tarafların mali durumlarının değişmesi,
- Güncel ekonomik koşullar, enflasyon, alım gücünün azalması nedeniyle belirlenen nafakanın yeterli olmaması,
- Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında meydana gelen değişiklikler
Nafaka artırım davası yetkili mahkeme
Nafaka artırım davalarında; görevli mahkeme aile mahkemesi, yetkili mahkeme ise nafaka alacaklısının oturduğu yerdeki Aile Mahkemesidir. Türk Medeni Kanunumuzun 177. Maddesine Göre: “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Kişiler nafaka aldıkları süreçte istedikleri zaman nafaka artırım davası açabilirler.
Nafaka artırım davası kaç yılda bir açılır?
Nafaka artırım davasının açılması belirli bir zamanın geçmesine bağlı tutulmamıştır, nafaka artırımı için gerekli şartların sağlandığı her zaman bu dava açılabilmektedir. Nafaka artırım davasının kısa süreler içinde tekrar açılması durumunda tarafların mali durumlarındaki olağanüstü değişikliği ya da nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında meydana gelen değişikliklerin kanıtlanması gerekmektedir. Nafaka artırım davaları arasında belirli bir süre olduğunda hakkaniyet ilkesi ve güncel ekonomik koşullar nedeniyle davanın olumlu sonuçlanma ihtimali daha yüksektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 01.06.2016 tarih 2016/4481 esas 2016/8685 sayılı kararında
”Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 1.5 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğu yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.
Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; iştirak nafakasında artış yapılması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, Türk Medeni Kanunun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir artış miktarına hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Nafaka artışı neye göre belirlenir?
Nafaka artırım davasında hakim nafaka miktarını belirlerken belirli koşulları göz önünde tutar. Bunlar nafaka alacaklısından ,nafaka borçlusundan ya da güncel ekonomik durumlardan kaynaklanabilir. Nafaka borçlusunun ekonomik durumunda artış meydana gelmesi durumu hakimin nafaka miktarını belirlerken göz önünde tutacağı durumlardan biridir. Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının artması, ekonomik durumunun kötüleşmesi de hakim tarafından göz önünde bulundurulur. Bunlar dışında güncel ekonomik durum ve hakkaniyet ilkesi de nafaka miktarının belirlenmesinde önemlidir.
- Müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları
- Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarındaki değişiklikler
- Nafaka yükümlüsünün maddi durumunda artış yönünde değişikler
- Hakkaniyet ilkesi, paranın değer kaybetmesi, alım gücü, enflasyon
- Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında ortaya çıkan değişiklikler
Anlaşmalı boşanmadan sonra nafaka artırım davası açılabilir mi?
Anlaşmalı boşanma durumunda taraflar, anlaştıkları nafaka miktarını anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlemelidirler. Anlaşmalı boşanma davası sonuçlanıp nafaka miktarı belirlendikten sonra nafaka artırım davasının koşulları oluştuğunda her zaman nafaka arıtım davası açabilirler. Tarafların anlaşarak nafaka miktarını belirleyip anlaşmalı boşanması nafaka artırım davası açmaya engel değildir. Nafaka artışının yıllara göre ne şekilde artacağı mahkemenin takdirine bırakılmış ise Yargıtayın yerleşmiş kararlarında belirlenmiş olan ÜFE oranına göre artış yapılacaktır.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 06.11.2019 tarih 2019/4836 esas 2019/8858 sayılı kararında anlaşmalı boşanma protokolünde kararlaştırılan nafakanın boşanma gerçekleştikten sonra nafaka artırım davası açılabileceğine karar vermiştir. İlgili kararda
” Davacı açtığı bu davasında, protokolde belirtilen okulların kapanması ile çocuğun başka bir okulda eğitimine devam ettiğini, protokol hükümlerinin uygulanmasında güçlük yaşandığını, davalı tarafından çocuğun okul giderlerinin karşılanmadığını, davalının inisiyatifine bırakılmadan çocuğun iaşe, okul ve benzeri giderleri gözetilerek tarafların ekonomik durumlarına göre iştirak nafakasına takdir edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının bu iddiaları karşısında yeniden sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılması, davalının gayrimenkul ve araç kaydı olup olmadığının tespit edilmesi, mevduat hesaplarının istenmesi, davalının çalıştığı aile şirketindeki konumu ve geliri hakkında kolluk araştırılması yapılması ve davalının gerçekte sahip olduğu sosyal ve ekonomik durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Tüm bunların yanında, dosyadaki belgeler ile taraflarca düzenlenen protokol hükümleri birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemecesince takdir edilen 2.000,00 TL iştirak nafakasının az olduğu anlaşılmakla somut olaya uygun miktarda artırım yapılmalıdır.”
Nafaka artırım davasını kimler açabilir?
Nafaka artırım davası nafaka alacaklısı tarafından nafaka borçlusuna karşı açılır. Yoksulluk nafakasının artırılması için dava açılması durumunda yoksulluk nafakası alacaklısı eş dava hakkına sahiptir. İştirak nafakası için nafaka artırım davasının açılması durumunda çocuğun velayetini elinde bulunduran taraf nafakanın artırılması için dava açabilir. TMK Madde 176/4 göre “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” şeklinde düzenleme vardır. Bu nedenle nafaka alacaklısının dava hakkı olduğu gibi duruma göre nafaka borçlusunun da nafakanın azaltılması için dava hakkı vardır.
Nafaka artırım davası ne kadar sürer?
Nafaka artırım davası basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulünde dava dilekçesi ve cevap dilekçesi bulunur. Yani boşanma davasında olduğu gibi tarafların ikişer dilekçe değil birer dilekçe sunma hakları bulunur. Bu tür davalarda, mahkeme delilleri ve beyanları yeterli görmesi durumunda duruşma yapmadan karar verebileceği gibi uygulamada genellikle duruşma yapılır. Davanın durumuna göre duruşma sayısı değişkenlik gösterir. Yine mahkemenin yoğunluğuna göre de duruşmalar arasındaki süre değişir. Dava ve cevap dilekçeleri verildikten sonra duruşma günü tayin edilir, tanıklar dinletilerek dosya karara çıkar.
Nafaka artırım davası yargıtay kararları
Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 24.10.2018 tarihli 2018/5498 esas 2018/10545 sayılı kararı
”Dava, iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirildikten sonra hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.Dosya içeriğinden, tarafların 2008 yılında boşandığı, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye bırakıldığı, davacının ev hanımı olup, adına kayıtlı birçok taşınmazı olduğu, aylık 20 bin civarı kira geliri olduğu, davalının ise tekstil şirketi olup adına kayıtlı taşınmazlarının olduğu, aylık 20 bin civarı gelirinin olduğu ,evli olup bir çocuğu daha olduğu anlaşılmaktadır.
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık sekiz yıl süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir”
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2016/2469 esas 2016/4798 sayılı kararında
” TMK’nun 176/4. maddesine göre de; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Son nafaka artışına karar verilen davanın 2006 yılında açılıp, 2007 yılında karara bağlandığı ve bu tarihten sonraki arada geçen süre içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğunun iddia ve ispat edilmediği sabittir. Yine davacının babasından aldığı emekli maaşının ise aylık 870 TL’ye yükseldiği ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları da gözetildiğinde davacı yönünden yoksulluk nafakasının artırım koşulunun oluşmadığı anlaşılmakla, yoksulluk nafakasında artırım yapılmaması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece; davacının yoksulluk nafakası artırım talebi yönünden artırım koşulları oluşmadığından bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2016/17923 esas 2017/7063 sayılı kararında
” Somut olayda; davalı babanın aile hekimi olduğu, aylık 7.000 TL geliri olduğunun beyan edildiği, yeniden evlendiği ve yeni eşine ait evde yaşadıkları, davacı annenin ise; ev hanımı olduğu, lise mezunu olduğu, yeniden evlendiği ve yeni eşinin emekli olduğu, iştirak nafakasının daha önce artırılmadığı, eldeki davanın 06.03.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında 3 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, uygun bir nafaka artışına karar verilmesi gerekir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde, davalının gelirinde olağanüstü değişiklik bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”