
Anne ve babasına karşı görevlerini yerine getirmeyen, aile bağlarını zedeleyen veya ilgilenmeyen çocukların mirastan men edilip edilmeyeceği merak edilen konuların başında gelmektedir. Mirasçılıktan çıkarma nedenleri kanunda ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup bunlar dışında olan nedenlerle mirasçılıktan çıkarma yapılamayacaktır. Yazımızda hayırsız evladın mirastan men edilip edilemeyeceğini, mirastan çıkarma şartlarını, mirastan men işleminin nasıl yapılacağını ve anne babanın ölmeden önce mirasını istediği çocuğuna verip veremeyeceği hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi hedefliyoruz.
Hayırsız evlat mirastan men edilir mi?
Anne babasına karşı görevlerini yerine getirmeyen ya da aile bağlarını zedeleyen çocukların mirastan çıkarılıp çıkarılamayacağı, miras hukukunun en tartışmalı konularındandır. Mirastan men etme Türk Medeni Kanunun 510-513. Maddelerinde düzenlenmiş olup burada yer alan mirastan çıkarma nedenlerinin mevcut olması halinde evlat mirastan men edilebilecektir.
Mirasta çıkarma nedenleri cezai mirasçılıktan çıkarma ve koruyucu mirasçılıktan çıkarma olarak ayrı maddelerle düzenlenmiştir. Hayırsız evlat mirastan men edilir mi sorusu gündeme geldiğinde Türk Medeni Kanunun 510.maddesinde mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse veya mirasbırakana, mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse mirastan men edilebileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hayırsız evlat olarak nitelendirilen mirasçının eylemleri aile hukukundan doğan yükümlülükleri ağır şekilde ihlal etmişse mirasçılıktan çıkarma şartları oluşmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 26.01.2021 tarihli 2019/5571 esas 2021/471sayılı kararında
”Davacı babasının sosyal ve ekonomik durumu itibariyle yurt dışında okutulmuş, çok rahat bir hayat sürmesi sağlanmış olmasına rağmen ticari hayattaki beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine ailenin yanından ayrılmış, bu dönemde de gerçekten olmadığı halde kendini çevreye nörolog gibi tanıtmış, kurucusu olmadığı dernek kurucusu olarak göstermiş, farklı bir kişilikmiş gibi kendini tanıtmış ve kendi de buna inararak ailesinden tamamen kopuk bir hayat sürmüştür. Ailesinin onaylamadığı bir evlilikten sonra boşanmış ve daha sonra nikahsız bir beraberlik içinde bulunmuş ve ancak babası tarafından başka şahıslar aracılığıyla bulunarak hastalığı sırasında evine getirtilebilmiştir. Davacı miras bırakana ve öz annesine yönelik olarak ziyaret etmeme, hatırını sormama, onların ve toplumun genel kabulü dışında ailenin onurun ihlali olarak değerlendirilen nikahsız birlikte yaşama gibi eylemler yanında; ziyaret ettiğinde babasına yönelik olarak “bunun mezar yeri var mı” şeklinde olumsuz ifadeler kullanılmak suretiyle Türk Medeni Kanununun 510. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmesine sebep olmuştur.
Muris de bu sebeplerle davacıyı mirasçılıktan çıkarmıştır. Mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak vasiyetnamesinde belirtilen koşulların gerçekleştiği davalı tarafça ispatlandığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna müracaat edilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; mirasbırakanın, vasiyetnameler ile kendisi ile annesinin rızası dışında evi terk ettiği, dönmesi için haber gönderilmesine rağmen gelmediği, tanımadıkları birisi ile kendisine ve annesine haber vermeden evlendiği, ağır hastalığa yakalanmasına ve haber gönderilmesine rağmen bakmayacağını, ilgilenmeyeceğini, eve gelmeyeceğini bildirdiği; bayramlarda ve diğer önemli günlerde yıllar boyu eve uğramadığı, telefonla aramadığı; boşandığı eşi ile birlikte nikahsız olarak yaşadığı, son dönemde yapılan rica ve minnetler ile zoraki eve geldiği ancak ilgilenmediği yabancı biri gibi davrandığı; “yatacak mezar yeri var mı bu adamın” dediği; kiracılara özel hayatları ve geçmiş ile ilgili birtakım şeyler anlattığı, anne babasının kötü insanlar olduğunu söylediği, bu sebeple davacının ailevi görevlerini ağır bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle, mirasçılıktan çıkardığı görülmektedir.
Bu durumda, vasiyetnamelerde açıklandığı üzere, davacının mirasçılıktan çıkarılma sebeplerini varlığının ispatı, çıkarmadan yararlanan davalı mirasçıya (anneye) düşmektedir. Davalı anne, vasiyetnamede belirtilen ıskat sebeplerini ispat etmek için tanık dinletmiştir. Davalı tanıklarının, murisi uzun zamandır tanıdıklarını özel günlerde yanlarında olduklarını ancak davacıyı hiç yanlarında görmediklerini ilk defa duruşma salonunda gördüklerini; davacının anne babasına haber vermeden kayıplara karıştığını, davalı … hanımın daha önce kızının evini bilmediğini; davacının Bahçeköy’deki adresinin tespit edilmesinden sonra muris ve davalının bu adrese çiçek yaptırarak gittiklerini ancak davacının babasına “ne işiniz var niye geldiniz” dediğini; davacının babası ile helalleşmesi için eve çağrıldığını, eve geldiğinde anne ve babasının hoşgeldin dediği ve murisin gözünün yaşardığı; davacının murisin hastalığı için eve geldiğinde resimler çektiğini ve “bu adam nerede yatacak” gibi ifadeler kullandığını; bir kısım tanıkların ise murisin kızlarının olduğunu dahi bilmediğini; davacının mirasbırakana ve davalı annesine karşı ilgisiz kaldığı, hastalığı ile ilgilenmediği dinlenen tanık beyanları ile sabit olmuştur. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Dosyada, tanıkların gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığından tanıkların sözlerine değer vermek gerekmektedir.
Bu durumda bölge adliye mahkemesince, dinlenen tanık beyanlarına göre, dava konusu vasiyetnameler ile mirasbırakanın davacı kızını mirastan çıkarma sebebi olarak ileri sürdüğü vakaların mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılabilecek nitelik ve nicelikte bulunduğu, kısaca davacının anne ve babası olan mirasbırakana karşı mükellef olduğu aile hukukundan doğan yükümlülüklerini büyük ve kusurlu davranışlarla yerine getirmediği gözetilerek karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar vermiştir.
Sonuç olarak hayırsız evlat aile hukukundan doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ettiğinde mirastan men edilmesi mümkündür. Anne ve babasıyla hastalığından ilgilenmeyen, arayıp sormayan, nedensiz olarak aile bağlarını koparan, aile onurunu zedeleyen davranışlarda bulunan, miras bırakan veya yakınlarına karşı suç işleyen hayırsız evlat mirastan men edilebilir.
Çocuğumu mirastan men etmek için ne yapmam gerekiyor?
Mirastan men, evlatlık ret ve mirastan çıkarma kavramları uygulamada farklı anlama geldikleri düşünülse de aslında hepsi aynı anlama gelen kavramlardır. Miras bırakan bazı durumlarda çocuğunu mirastan men ederek öldüğünde saklı payını bile almasını engellemek istemektedir. Ancak bu işlemin hukuken sonuç doğurabilmesi için kanunda aranan nedenlerin mevcut olması ve mirastan çıkarma işleminin usule uygun şekilde yapılması gerekmektedir.
Mirasçılıktan çıkarma işlemi miras bırakacak kişinin ölüme bağlı tasarrufu ile gerçekleşir. Miras bırakan vasiyetname ile çocuğunu mirastan men edebilir. Mirastan men için miras bırakan düzenleyeceği vasiyetnamede mirastan çıkarma sebebini belirtmesi zorunludur. Aksi halde mirastan çıkarılmak istenen kişi saklı payını talep edebilir. Mirastan çıkarma işlemi için ”mirastan çıkardım, mirasımdan men ediyorum” şeklinde genel ifadeler yeterli olmayıp men etme nedeni açık ve ayrıntılı olarak belirtilmelidir.
Çocuğunu mirastan men etmek isteyen kişi düzenleme şeklinde vasiyetname hazırlayarak mirasçılıktan çıkarma nedenlerini somut ve ayrıntılı şekilde belirterek mirastan men işlemini gerçekleştirebilir. Ancak mirastan çıkarılan kişi bu duruma itiraz ederse diğer mirasçılar mirastan çıkarma nedenini ispatlaması gerekmektedir. Bu süreçte alanında uzman miras avukatından yardım alınması hak kaybına uğramamak açısından büyük öneme sahiptir.
Mirastan çıkarma şartları nelerdir?
Mirastan çıkarma işlemi sonucunda mirastan men edilen kişi kanunda korunan saklın payını bile talep edemeyeceği için bu işlemin keyfi olarak yapılması mümkün değildir. Mirastan çıkarma işlemi ancak kanunun öngördüğü hallerde gerçekleşebilecektir.
“Mirastan çıkarma şartları nelerdir?” sorusu, özellikle aile içi çatışmaların yaşandığı durumlarda merak edilen konuların başında gelmektedir. Türk Medeni Kanunun 510-513.maddelerinde mirastan çıkarma düzenlenmiş kanuna göre, mirastan çıkarma cezai mirasçılıktan çıkarma ve koruyucu mirasçılıktan çıkarma şeklinde düzenlenmiştir. Cezai mirasçılıktan çıkarma mirasçının miras bırakana veya yakınlarına karşı ağır suç işlemesi ya da aile bağlarını zedeleyecek derecede yükümlülüklerini ihmal etmesi halinde mümkündür. Koruyucu mirasçılıktan çıkarma mirasçının borç ödemeden aciz belgesinin bulunması halinde mirasçının alt soyunu korumak amacıyla yapılmaktadır.
Cezai çıkarma sebepleri, Türk Medeni Kanunu’nun 510. Maddesinde ”Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.” şeklinde düzenlenmiştir.
Koruyucu çıkarma sebepleri, Türk Medeni Kanunu’nun 513.maddesinde borç ödemeden aciz sebebiyle mirasçılıktan çıkarma başlığı altında düzenlenmiştir. Koruyucu mirasçılıktan çıkarma:
”Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır.
Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sonuç olarak mirasçılıktan çıkarma sebepleri kanunda sınırlı şekilde düzenlenmiş olup bu nedenlere uygun olmayan mirasçılıktan çıkarma işlemi hukuken sonuç oluşturmayacaktır. Mirasçılıktan çıkarma şartları bulunuyorsa miras bırakan bu nedenleri ayrıntılı ve somut şekilde vasiyetnamede beyan ederek mirastan men etme işlemini gerçekleştirebilecektir.
Anne ölmeden istediği evladına mal verebilir mi?
Miras bırakan kişi sağlığında kendisiyle ilgilenmeyen, arayıp sormayan, aile ilişkilerinde problem çıkaran çocuğuna mal bırakmak istemediğinden daha yakın ilişkilerinin bulunduğu evladına ölmeden mallarını vermeyi istemektedir. Ancak annenin sağlığında yaptığı işlemler öldükten sonra bazı durumlarda dava konusu olabilmektedir.
Miras bırakanın malları üzerinde yaşarken dilediği gibi tasarrufta bulunma hakkı vardır. Ancak miras bırakanın tasarruf özgürlüğü Türk Medeni Kanununun 505.maddesinde ‘’Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.’ şeklinde düzenlenmiştir. Yani miras bırakacak kişi ölmeden önce mirasını istediği kişiye verebilir ancak saklı paylı mirasçılarının payları aşacak devirleri tenkis davasına konu olur.
Miras bırakanın altsoyu olan çocukları saklı paylı mirasçılardır. Bu nedenle miras bırakacak anne ölmeden istediği evladına malını verebilir ancak diğer evlatları saklı paylı mirasçıları olduğundan kanunda korunan saklı payları için annenin ölümünden sonra dava açabileceklerdir.
Anne, hayırsız evladını mirastan uzak tutmak istediğinde çoğu zaman mallarını sağlığında diğer çocuklarına devretmeyi tercih edebilir. Ancak bu durum mirastan çıkarma ile aynı şey değildir. Çünkü mirastan çıkarma, kanunun belirlediği ağır sebeplerin varlığı halinde mümkündür ve vasiyetname ile yapılır. Mal devri yoluyla yapılan işlemler ise, diğer mirasçıların saklı pay haklarını korumak için sonradan dava konusu edilebilir.
İlgili Makale: Mirastan Mal Kaçırma Nasıl Tespit Edilir?