Evlilikte Krediyle Alınan Mallar Boşanırken Nasıl Paylaşılır? Türk Medeni Kanunun 225.maddesine göre ”Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer” şeklinde düzenlemeye göre tarafların mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer.
Tarafların mal rejiminin tasfiyesine ilişkin evlilik birliğinin devamı sırasında kredi kullanarak araç ya da ev almaları durumunda paylaşımın ne şekilde yapılacağı merak edilen bir konudur. Evlilikte krediyle alınan malların kredi ödemesi tamamlanmışsa ne şekilde paylaşılacağı, boşanma davasında sonra kredi ödemesi devam ediyorsa ne şekilde paylaşılacağı, kredilerin ödenmesinin kimin tarafından yapıldığının paylaşıma etkisinin olup olmayacağı konusunda ayrıntılı bilgi vermeye çalışacağız.
Evlilikte krediyle alınmış, kredi ödemesi evlilik birliğinde tamamlanmış malların paylaşımı
Taraflar evlilik birliğinin devamı sırasında taşıt veya konut kredisi çekerek ev ya da araç almış olabilirler. Tarafların evlilik birliği içinde söz konusu mallar için kredi ödemeleri tamamlamaları durumunda kredi ödemesinin kimin tarafından yapıldığı önemli olmaksızın tarafların edinilmiş malı olarak kabul edilir. Edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında mal rejiminde tasfiye edilir. Taraflardan biri kredi ödemelerinin kişisel malından yapıldığını kanıtlamadıkça edinilmiş mal olarak kabul edilir.
Evlilik birliği içinde alınan ev ya da araca kişisel malıyla katkı yapan (miras, evlilik öncesinde bulunan malını satarak vb ) eş yaptığı katkıya ispatlarsa kişinin yaptığı katkı düşülerek kalan miktar artık değer olarak hesaplanıp bunun yarısı oranında katılma alacağı hesaplanır.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 13.06.2011 tarihli 2010/5757 esas 2011/3446 sayılı kararında
”Bir eşe ait olduğu saptanan,ancak kişisel mallara mı edinilmiş mallara mı girdiği saptanamayan mallar aksi ispat edilene kadar edinilmiş mal sayılır. Toplanan delillere göre çalışmadığı ve geliri olmadığı belirlenen davacı kadının dava konusu aracın alımında kullanıldığını iddia ettiği ziynet eşyaları ile ilgili iddiasını kanıtlayamadığı, soyut ve duyuma dayalı tanık beyanlarının bu konuda ispat olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Dava konusu aracın alımında, davalı erkeğin evlenme öncesi sahibi olduğu taraflarca da kabul edilen murat serçe marka aracının satışından elde edilen gelir ile davalı tarafından bankadan çekilen kredinin kullanıldığının mahkemece kabulü de yerindedir. Diğer yandan alımda kullanılan banka kredisinin evlilik içinde erken ödeme ile kapatıldığına, boşanma dava tarihi sonrası yapılan bir ödeme olmadığına, kredi ödemelerinde tarafların kişisel gelirleri ile yapılan bir ödeme ispatlanamadığına, davalı erkeğin çalışarak elde ettiği gelirle kredinin ödendiği belirlendiğine göre edinilmiş mal olarak hesaplamada dikkate alınması da doğrudur”
Evlilikte krediyle alınmış, ödemesi boşanmadan sonra devam eden malların paylaşımı
Taraflar evlilik birliği sırasında araç veya konut kredisiyle ev veya araç almaları durumunda çekilen kredinin boşanma dava tarihinde mal rejimi sona ermesinden sonraya sarkması durumunda mevcut malların ne şekilde paylaşılacağı karmaşık ve önemli bir konudur. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince yani evlilik birliğinde, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
İki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda yani evlilik birliğinde bir kısmı ödenmiş boşanma davası açıldıktan sonra mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra ödenecek vadesi gelmemiş kredi taksit ödemelerinin bulunması durumunda ; mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Belirlenen taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2015/11560 esas 2015/17026 sayılı kararında
Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır. Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. TMK’nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir.
Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir.
Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir.
Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 27.01.2015 tarihli 2014/15353 esas 2015/1623 sayılı kararı
Mahkemenin, dava konusu 55 numaralı meskenin toplam alım bedelinin bir kısmının kredi kullanılarak ödendiği, bu kredinin bir bölümünün de mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi sonrasına isabet ettiği gözetilerek, boşanma dava tarihi sonrasına isabet eden kısmın denkleştirmede Erol lehine kişisel mal olarak dikkate alınarak hesaplama yapılması, bu kısım Erol’un kişisel malı olarak düşüldükten sonra kalacak evlilik birliği içinde ödenen miktarın toplam ödemeye oranı ile taşınmazın bozma sonrası belirlenecek yeni karar tarihine en yakın piyasa rayiç değeri ile çarpımı sonrası artık değerin bulunması, bulunan bu artık değerin yarısı oranında davacı Gülten’in katılma alacağı olduğunun dikkate alınması…”
Evlilik öncesi kredi çekerek alınmış, kredi ödemelerinin bir kısmının evlilik öncesinde, bir kısmının evlilik birliğinde ödenmesi durumunda malların paylaşımı
Taraflar evlilik birliği öncesinde birlikte oturacakları evi ya da kullanacakları aracı kredi çekerek almış olabilirler. Çekilen kredinin bir kısmı evlilik öncesinde bir kısmı ise evlilik birliği içindeyken ödenmiş olabilir. Bu durumda boşanırken malın ne şekilde paylaşılacağı konusu karmaşık ve merak edilen konulardandır. Bu durumda evlilik öncesinde ödenen kredi taksit miktarının toplam kredi miktarına oranı bulunur. Evlilik öncesinde ödenen kredi hangi tarafça ödendiyse onun kişisel malı gibi düşünülüp, geri kalan artık pay kısmı katılma payı alacağı talebine konu olur. Ancak evlilik birliği öncesinde ödenen kredi çeken taraf değil de diğer tarafça ödendiyse krediyi çekmeyen ancak ödeyen kişi ödemelerini ispatlayabilirse sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödediği miktarı geri isteyebilir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2017/8450 esas 2019/1633 sayılı kararında
Tasfiyeye konu edilen taşınmaz için davalı adına 240.000,00 TL miktarlı 120 ay vadeli konut kredisi çekildiği, 7 taksitin taraflar evlenmeden evvel, 32 taksitin evlilik birliği içinde, geri kalan taksit ödemelerinin ise mal rejiminin sona ermesinden sonra gerçekleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davacı taraf, taşınmaz alımında kullanılan kredinin evlilik birliği içinde ödenen taksitleri de kapsayacak şekilde değer artış payı alacağı talebinde bulunmuş olup, aksi ispat edilemediğine göre evlilik içi kredi ödemelerinin edinilmiş mallardan karşılandığının kabulü gerekir.
Az yukarıda açıklandığı üzere değer artış payı alacağı isteminde bulunurken katkı; somut olayda olduğu gibi edinilmiş maldan kişisel mala katkı şeklinde gerçekleşebilmektedir. Mahkemece, Daire’nin kredi ile mal alımına dair yerleşik ilke ve esasları çerçevesinde davacının toplam talep miktarı gözetilerek evlilik içi konut kredisi ödemeleri yönünden taşınmazdaki değer artış payı alacağı talebinin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde de hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni yapılmıştır.
Evlilik birliğinde çekilen ihtiyaç kredisinin durumu
Evlilik birliği içinde çekilen ihtiyaç kredisi evlilik birliği içinde edinilen bir malın alınması için kullanılmadıysa talep konusu yapılamaz. Çekilen kredinin ödemesi boşanma davası sonrasına sarkıyorsa sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre şartları mevcutsa ve ispatlanabilirse talep edilir. Ancak çekilen kredi bir malın edinilmesinde kullanıldığı ispatlanırsa ve ihtiyaç kredisinin ödemesi boşanma davası sonrasına sarkıyorsa boşanma sonrası ödenecek kredi edinilen malın borcu olarak düşülüp buna göre katılma payı hesaplanır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.10.2011 tarihli 2011/398 esas 2011/5204 sayılı kararında
Yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş mallara katılma alacağı için edinilen malların değeri TMK.nun 235/1.fıkrası uyarınca “…tasfiye anındaki değerleri hesaba katılır”. Diğer yandan eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur.
Boşanma dava tarihinden önce yapılan ödemelerin kişisel mal olduğu kanıtlanamadığı takdirde eşlerin paylı mülkiyetinde sayıldığının kabul edilmesi gerekir. Yine bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Davacı ve vekilinin köfte dükkanları konusunda herhangi bir talepte bulunmadığı anlaşıldığına göre, dava konusu tüketici kredisi ile davacının kredi kartlarından yapılan harcamalara ilişkin olarak, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle ne kadar ödemenin yapıldığı bilirkişi aracılığıyla belirlenmelidir.
Davacıya ait tüm alacak ve borçların boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle bilirkişiye hesaplattırılması, boşanma dava tarihinden sonra davacı tarafından yapılan tüketici kredisi ve kredi kartı ödemelerinin iddia edildiği gibi davalının köfte dükkanı için yapıldığının belirlenmesi halinde bu değerin dikkate alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.”
Anlaşmalı boşanma protokolünde kredi borcu
Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde kredi borcunu üstlenme düzenlemesi yapmış olmaları durumunda hakim tarafları bizzat dinleyerek iradelerini serbestçe dile getirdiklerine kanaat getirirse taraflarca yapılan düzenlemeyi onaylar. Söz konusu düzenlemeyle hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolüne göre boşanma kararı verilip karar kesinleştiğinde taraflar için bağlayıcı sonuç oluşturur. İlgili Makale: Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmaması
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 25.02.2014 tarihli 2014/1890 esas 2014/3858 sayılı kararında
” Tarafların boşanma ve mali sonuçlarında anlaşmalarına dayanılarak Türk Medeni Kanununun 166/3.maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş, aralarında düzenledikleri 01.02.2005 tarihli protokol tasdik edilmiş, karar 01.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma anlaşmasıyla davacı ” davalı adına Akbank Gayrette şubesinden alınan kredinin kalan taksitlerini ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Boşanma anlaşmasında yer alan bu hüküm, kalan borç miktarı bakımından borcun iç üstlenilmesi niteliğindedir. Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur. ”