Anlaşmalı boşandıktan sonra nafaka davası açılabilir mi sorusu anlaşmalı boşanan tarafların oldukça merak ettiği bir konudur. Taraflar boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu ile ilgili ortak karar vererek evlilik birliği bir yıllık süreyi doldurmuşsa anlaşmalı boşanmaları mümkündür. Ancak taraflar anlaşmalı şekilde boşandıktan sonra anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlemedikleri veya düzenledikleri halde ileride durumlarında değişiklik olması durumunda anlaşmalı boşanma protokolünde düzenledikleri durumlarla ilgili hangi davaları açabileceklerini yazımızda ayrıntılı olarak açıklamaya çalışacağız.
Anlaşmalı Boşandıktan Sonra Nafaka Davası Açılabilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davası Türk Medeni Kanununun 166.maddesinde ” Evlilik en az 1 yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.
Hakim, tarafların ve çocukların menfaatleri göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmedilir. Bu halde tarafların ikrarları hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre tarafların anlaşmalı boşanmak için hazırlayacakları protokolde boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin ortak karar verdikleri düzenleme yapmaları gerekmektedir. Boşanmanın mali sonuçlarından biri de nafaka hususunda ortak karar vermeleridir. Taraflar anlaşmalı boşanma sırasında iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası hususunda anlaşmaları gerekmektedir.
Taraflar anlaşmalı boşanma davası sırasında anlaşmalı boşanma protokolünde ortak karar vererek iştirak ve yoksulluk nafakası belirlenmişlerse bu nafakanın anlaşmalı boşanma sonrasında değişen ekonomik durumlar karşısında yeterli gelmemesi durumunda nafaka artırım davası açabilirler. Türk Medeni Kanunun 176.maddesindeki” Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” şeklinde düzenlemeye göre anlaşmalı boşanma sonrasında değişen koşulların varlığı halinde hem nafaka artırım davası hem de azaltılması için dava açılabilir.
Peki taraflar anlaşmalı boşanma davasında iştirak veya yoksulluk nafakası ile ilgili düzenleme yapmamışlarsa nafaka davası açabilirler mi? sorusu da tarafların boşanma sonrası merak ettiği sorulardan biridir. Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde çocuk için iştirak nafakası düzenlenmesi yapmamışlarsa velayeti elinde tutan taraf daha sonra dava açarak iştirak nafakası talep edebilir.
Yani çocuk için daha sonra tekrar dava açılarak eğitim, öğretim ve bakım masrafları için iştirak nafakası talep edilebilir. Ancak anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakası talep edilmediyse bununla ilgili anlaşmalı boşanma protokolünde düzenleme yapılmamışsa daha sonra dava açarak yoksulluk nafakasının talep edilmesi mümkün değildir.
İlgili Makale: Çekişmeli Boşanma Davasında Nafaka Ne Zaman Başlar?
Anlaşmalı boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açılır mı?
Tarafların anlaşmalı boşanması için anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin düzenleme yapmaları zorunlu değildir. Tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumuna ilişkin düzenleme yapmaları yeterlidir. Taraflar anlaşmalı boşanmada mal paylaşımına ilişkin düzenleme yapmamışlarsa boşanma kararı kesinleştikten on sene içerisinde mal paylaşımı davası açabilirler.
Ancak taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemeler yapıp , anlaşmalı boşanma protokolünde ” birbirlerinden hiç bir nam adı altında katkı payı alacağı, katılma payı alacağı, değer artışından kaynaklanan tüm talepler de dahil olmak üzere edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan tüm dava ve talep haklarından karşılıklı olarak feragat ettiklerini ” belirtirlerse, hakim tarafından protokol uygun bulunup boşanma kararı verilirse, boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açmaları mümkün değildir.
Boşandıktan Kaç Yıl Sonra Nafaka Davası Açılabilir?
Taraflar anlaşmalı ya çekişmeli şekilde boşandıktan sonra değişen koşulların varlığı durumunda nafakanın artırılması veya azaltılması için dava açabilirler. Koşulların oluştuğu her zaman dava açılabilir. Dava açma süresi belirli bir zamanla sınırlandırılmamıştır. Ancak anlaşmalı boşandıktan sonra nafaka davası açılabilmesi için nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının arttığını, nafaka borçlusunun mali durumunda artış olduğunu, mevcut nafakanın giderleri karşılayamadığını ispatlaması gereklidir. Boşanma davasından sonra çok kısa sürede açılan nafaka davalarında bu durumların mutlaka ispatlanması gerekir aksi durumda dava reddedilir. Ancak boşanmadan uzun süre geçtikten sonra açılan nafaka davalarında güncel ekonomik koşullar, enflasyon, alım gücünün azalması nedeniyle hakim hakkaniyet ilkesi gereğince nafakanın güncellenmesine karar verebilir.
Anlaşmalı Boşanma Sonrası Hangi Davalar Açılabilir?
Anlaşmalı boşanma sonrasında taraflar anlaşma protokolündeki düzenledikleri, düzenlemedikleri durumlar veya anlaşmaya aykırılık durumunda bir çok dava açabilirler. Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde çocuğun velayetinin hangi tarafta kalacağına ilişkin düzenleme yapmaları gereklidir. Taraflar müşterek çocuğun velayetinin bir tarafta kalacağına ilişkin karar verebilecekleri gibi çocuğun velayetinin ortak olmasına da karar verebilirler.
Ancak anlaşmalı boşanma gerçekleştikten sonra mevcut durumun şartlarına göre velayetin değiştirilmesi ya da kaldırılması için dava açabilirler. Örneğin taraflar müşterek çocuğun yaşı küçük olduğu için annenin velayetinde kalmasına karar vermiş olabilirler, ancak çocuk idrak yaşına geldiğinde diğer tarafla kalmak isteyebilir, bu durumda velayetin değiştirilmesi davası açılabilir.
Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak ve yoksulluk nafakası için ortak karar verip, bu şekilde anlaşmalı şekilde anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir. Ancak anlaşmalı boşanma sonrası tarafların ekonomik durumlarının değişmesi, tarafların ihtiyaçlarının değişmesi veya belirledikleri nafakanın güncel ekonomik durum karşısında yeterli gelmemesi durumunda nafaka artırım davası açabilirler. Nafaka yükümlüsü kişi de mali gücünün azalması durumunda nafakanın azaltılması için dava açabilir.
Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımı, düğün altınları veya ev eşyalarına ilişkin düzenleme yapmamış olabilirler, bunlar boşanmanın ferisi niteliğinde olmadığından bunlara ilişkin düzenleme yapmamış olsalar da anlaşmalı şekilde boşanabilirler. Eğer bunlarla ilgili düzenleme yapılmamışsa düğün altınlarının iadesi için kişisel eşyanın iadesi davası, ev eşyaları için eşya davası ve mal paylaşımına ilişkin mal rejiminin tasfiyesi davası açabilirler.
Taraflar anlaşmalı boşandıktan sonra nafaka anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması durumunda dava açabilirler. Anlaşmalı boşanma protokolüne uyulmaması durumunda uyulmayan maddeye göre seçilecek dava ve hukuki yollar farklılık göstermektedir. Anlaşmalı boşanma protokolünün uyulmaması durumunda ihlal edilen düzenlemeye göre tapu iptal ve tescil istemi davası, alacağın tespiti davası, tazminat davası, menfi tespit davası, eda davası veya icra takibi gibi yollara başvurabilirler.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Hak Talep Edebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma gerçekleştikten sonra hak talep edilmeyeceği hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolüne göre değişiklik gösterir. Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde maddi ve manevi tazminat konusunda anlaşmaya varmaları gereklidir. Bu nedenle bu hususta daha sonra talepte bulunmaları mümkün değildir. Anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasıyla ilgili düzenleme yapılmamışsa daha sonra bu hususta dava açmak mümkün değildir. Protokolde çocuk için iştirak nafakası düzenlenmemiş olsa bile velayeti elinde tutan taraf iştirak nafakası için dava açabilir. Taraflar mal paylaşımına ilişkin protokolde düzenleme yapmamışlarsa boşanma kararının kesinleşmesinden sonra on yıl içinde açacakları dava ile mal rejiminin tasfiyesini talep edebilirler. Düğün altınlarının iadesiyle ilgili protokolde bir düzenleme yoksa bunların iadesi için kişisel eşyanın iadesi davası açabilirler.
Anlaşmalı Boşanma Davasından Sonra Tazminat İştenebilir Mi?
Taraflar anlaşmalı boşanma davasında boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin ortak karar vermeleri ve bunun hakim tarafından onaylanması gerekmektedir. Maddi ve manevi tazminat boşanmanın ferisi niteliğinde ve boşanmanın mali sonuçları arasındadır. Bu nedenle tarafların bu konuda bağımsız iradeleriyle ortak karar vermeden anlaşmalı şekilde boşanmaları mümkün değildir. Taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde maddi ve manevi tazminat hususunda anlaşmışlarsa miktarını mutlaka belirtmeleri gereklidir. Taraflar buna ilişkin düzenleme yapıp boşanma kararı kesinleştikten sonra maddi ve manevi tazminata ilişkin başka bir talepte bulunamazlar. Taraflar anlaşma protolünde maddi ve manevi tazminat talep etmediklerini belirtmişlerse, karar kesinleşene kadar her aşamada protokolde değişiklik yapabilirler. Ancak tarafların birbirlerinde maddi ve manevi tazminat talep etmeyecekleri şeklinde bir düzenleme varsa buna ilişkin boşanma kararı verilip kesinleştikten sonra tazminat talep edilmesi mümkün değildir.
İstek Olmadığı Halde Yoksulluk Nafakasına Hükmedilebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasında hakim, tarafların ve çocukların menfaatleri göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir, bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde geçerlidir. Hakim tarafların protokolde düzenlemiş olduğu maddeler hakkında değişiklik yapma yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle mahkeme kendini tarafların yerine koyarak değişikliği kendiliğinden gerçekleştiremez.
Tarafların isteği yoksa kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez. Bu durum çekişmeli boşanma davasında da aynıdır. Dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talep edilmediyse hakim kendiliğinden yoksulluk nafakası takdir edemez. Dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talep edildiyse hakim nafakanın miktarı konusunda taleple bağlıdır.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 28.01.2002 tarihli kararında ‘’ Taraflar mahkemeye anlaşmalı boşanma talebinde bulunmuşlar ve bu konuda hazırladıkları anlaşma metnine uygun beyanda da bulunmuşlardır. Mahkemenin tarafların bu anlaşmaları uygun bulmayıp gerekli değişiklikleri yapma, bu değişikliğin taraflara bildirilip taraflarca da kabulü halinde boşanmaya karar verme yetkisi var ise de bu istikamette bir işlem yapılmamıştır. Bu yön nazara alınmadan tarafların anlaşmalarına aykırı nafaka takdir edilmesi doğru görülmemiştir.’’
Tarafların Kendi Aralarında Yoksulluk Nafakasına İlişkin Yapacakları Anlaşma Geçerli Midir?
Taraflar anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakasına ilişkin ortak karar vererek, miktarı ve yıllara göre artış oranı hakkında anlaşabilirler. Tarafların bağımsız iradeleriyle yaptıkları bu anlaşma geçerlidir, hakim tarafından onaylandıktan sonra anlaşmalı şekilde boşanma gerçekleşmiş olur. Anlaşmalı boşanma kararı kesinleşene kadar protokolde değişiklik yapılabileceğinden yoksulluk nafakası hususunda da değişiklik yapılabilir. Ancak karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası ile değişiklik yapmak isteyen taraf nafakanın artırımı veya azaltılması için dava açabilir.
Düzenli Ve Sürekli Bir Geliri Bulunan Eşe De Yoksulluk Nafakası Bağlanabilir Mi?
Öncelikle boşanmanın anlaşmalı gerçekleşmesi durumunda taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde düzenli ve sürekli geliri bulunan eşe yoksulluk nafakası verilmesi hususunda anlaşmışlarsa bu durumda yoksulluk nafakasına hükmedilir. Hakim tarafların serbest iradeleriyle bu duruma karar verdiklerine kanaat getirirse herhangi bir müdahale de bulunmaz. Ancak taraflar arasında çekişmeli bir boşanma davası varsa düzenli ve sürekli geliri bulunan eşin yoksulluk nafakası talep etmesi durumunda mahkeme tarafından nafakaya hükmedilip hükmedilmeyeceği önemli bir husustur.
Burada mahkeme öncelikle tarafların ekonomik durumu birbirine yakınsa yoksulluk nafakasına hükmetmez. Ancak tarafların ekonomik durumları arasında büyük fark bulunmaktaysa geliri az olan eşin boşanma sonucunda yoksulluğa düşeceğine kanaat getirirse yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Burada tarafların sosyal durumları, gelirleri arasındaki fark, geliri daha az olan eşin boşanma nedeniyle ortaya çıkacak ihtiyaçları göz önünde bulundurulur.